Ölülerini sattılar mı?

Bir kazada yakınını kaybedip de sonra kusurlu olandan tazminat kabul edenleri ölülerini satmakla suçlamak gibi bir tavrımız var. Meslek hayatım boyunca çok mücadele ettim bu tavırla.

Geride kalanın acısını, yaşam koşullarını düşünmeden, oturduğun yerden sallamak kolay ama ya gerçek ne? Geçmişte yaşanmış vakalardan yola çıkıp biraz daha eşeleyelim bu konuyu...

***

Son olaydan başlayalım... Yani Torunlar Gayrı Menkul Yatırım Ortaklığı’na ait şantiyede yaşanan asansör kazasından... O kazada eve ekmek getiren tek kişi olan baba öldü diyelim... Geride kalan eş nasıl geçinecek, kirasını nereden ödeyecek, çocuklarını nasıl doyuracak, nasıl okula yollayacak?

“Tazminat davası açsınlar” diyenleri duyar gibiyim ama mahkeme, temyiz derken yıllar sürecek bir dava sürecinde nasıl yaşayacak bu insanlar? Üstüne avukatlık ücreti, mahkeme masrafını da ekleyin....

Bitmedi Türkiye’de bu tür davalarda mahkemelerin atadıkları bilirkişilerin kullandıkları hesaplama sistemi genellikle şaşırtıcı derecede düşük rakamları ortaya çıkarır. Hadi şimdi kendinizi o anne yerine koyun bakalım, ne yaparsınız? Üstelik aldığınız para karşılığı imzaladığınız kağıt tazminat talebi hakkınızdan vazgeçtiğiniz anlamına geliyor, kamu hukuku adına ceza davası devam ediyor. Böyle bir tabloda para kabul eden insanları ölülerini satmakla itham etmek ne vicdansızlık...

***

Sabah Gazetesi’nde yazdığım dönemde, açık bir rögar kapağından düşüp ölen bir çocuk vardı.

Anne ve baba kazada sorumluluğu bulunan taşeron firmanın önerdiği tazminatı kabul edince yine bildik kıyamet kopmuştu. O dönem de bunun kavgasını vermiştim... Geride kalan anne ve baba aldıkları tazminatla diğer çocuklarına çok daha parlak bir gelecek hazırlama şansına sahip olmuşlardı.

***

Baba ya da çocuk, ölüm zaten yeterince acı. Geride kalanlar bir şekilde hayata devam etmek zorundalar. İdeal olan elbette pisi pisine kimsenin ölmemesi ama reel durumdan söz ediyoruz.

Eğer geride kalanlar günün birinde “Öldüğü iyi oldu, elimize toplu para geçti, yaşasa asla bu kadar paramız olmazdı” derse o gün ölüsünü satmak suçlaması gerçek olur. Ama adım gibi eminim ki tüm geride kalanlar kaybettiklerinin yaşamasını isterdi. Olan, giden gittikten sonra hayata ve gidenin emanetine iyi bakabilmek çabasıdır. Bilmediğimiz acılar, hayatlar hakkında atıp tutmadan önce umarım herkes bir daha düşünür...