Cuntacý terör örgütü FETÖ konusunda sohbetler iki vurgu üzerinden dönüyor. Birincisi mücadelenin sapla samaný karýþtýrmayacak bir özen ve hassasiyetle yürütülmesi konusunda; ikincisi mücadelenin amansýz ve çok kararlý þekilde sürdürülmesi konusunda.
Her iki bakýþ açýsýnda eleþtirel boyutlar da yok deðil. Özen ve hassasiyet vurgusu yapanlar ‘maðduriyet hikayeleri’ üzerinden meseleye yaklaþýyor; kararlýlýk vurgusu yapanlar ise ihmal, gözyumma, himaye, çifte standart, pasiflik üzerinden eleþtiriler yöneltiyorlar.
Doðrusu uðraþtýðýmýz meselenin çok kolay bir mesele olmadýðýný biliyoruz. Belki de insanlýk tarihinin en sinsi ve en alçak örgütlerinden biriyle mücadele ediliyor.
Zorluðun bir sebebi sinsilik ve gizlilik ise diðer sebebi normal vatandaþa da sirayet etmesi, dini duygular üzerinden çok farklý alanlarda etkinlik saðlamýþ olmasý...
Önümüzde içiçe geçmiþ halkalar þeklinde farklý derecelerde suça karýþan veya suçlu kiþilerle iliþkisi olan büyük bir kitle var.
Hemen önümüzde halký katleden bir darbeci güruh var.
Onun yanýnda yýllardýr kumpas kuran, suç üreten, insanlarýn hukukuna tecavüz eden bir suçlular ordusu var.
Onun yanýnda devleti yýkmaya dönük örgütlenen illegal bir yapý ve onun yöneticisi-sorumlusu-üyesi bir þebeke var.
Onun yanýnda örgüte sempati duyan, destek olan, kol kanat geren bir kitle var.
Onun yanýnda örgütle organik iliþkisi olmayan ama çocuðunu okula-dersaneye gönderen, kurban veren, insani iliþkiler kurmuþ olan bir toplum kesimi var.
Ortada büyük bir suçlar manzumesi ve suçlular taifesi olduðu çok açýk.
Bu kadar iç içe geçen bir sorunlar kümesinde özen vurgusu yapanlarý dikkate almak ‘adalet ve hakkaniyet’ ilkesi açýsýndan elbette önemlidir.
Ben birinci vurguyu önemsemekle birlikte ikinci vurguyu, yani amansýz mücadele kýsmýný þu an olmazsa olmaz görüyorum.
Karþýmýzda 40 yýldýr sinsi bir þekilde örgütlenmiþ ve tek iþi bu olan, organize ve motive bir þekilde hareket eden bir yapý var.
Bu örgütlü yapýyla mücadele eden devletin ise birçok iþi, birçok sorunu var. Cumhurbaþkanýmýzýn yýllardýr yaptýðý mücadele vurgusunun topyekün bir devlet mücadelesine dönüþememesinin eksikliðini 15 Temmuz’da gördük, acý bir þekilde tecrübe ettik. Devletin bir bütün olarak ve konsantrasyonunu kaybetmeden uzun soluklu bir mücadele ortaya koymasý çok önemli. Etkin ve kararlý mücadele vurgusunun hiç zayýflamamasý, mücadelenin çok boyutlu ve netice alacak þekilde sürmesi bu yüzden þart.
Yýllardýr yaptýðýmýz paralel vurgusunu bir takýntý gibi gören ve rahatsýz olan arkadaþlarýmýzýn þimdi sesini yükseltmesi yine de bir kazançtýr. Ama artýk önemli olan söylem deðil, uzun soluklu ve sonuca odaklý bir mücadeledir yani eylem ortaya konmasýdýr.
FETÖ büyük ve kompleks bir yapý ve kýsa sürede etkisizleþtirilebilecek bir örgüt deðil. Darbe psikolojisi hafiflediðinde ikinci plana atýlabilecek bir örgüt hiç deðil.
On binlerce insana karþý yürütülen bir mücadelenin yüzbinlerce insaný etkilemesi, sosyal sorunlar veya yeni güvenlik riskleri içermesi elbette mümkündür. Bu boyutlar da doðru bir þekilde yönetilmelidir. Ama bunun alternatifi meseleyi yarým yamalak ve göstermelik bir þekilde ele alýp, orta ve uzun vadede ülkemizi uçurumun kenarýna getirmek olmamalýdýr.
Bu yüzden elbette özen þart ama kararlý bir mücadele olmazsa olmaz...
Sayýn Baþbakanýmýz ve hükümetimiz meselenin tüm boyutlarýyla farkýnda görünüyor, tüm eleþtirileri nazara alarak titiz, hassas ve kararlý bir mücadele iradesi ortaya koyuyor.
Evet, her mücadele sancýlýdýr ama yapýlmamasý ölümcül tehlikeler doðurur.