Babamýn büyüðüydü.
Üç erkek, bir kýz kardeþtiler.
Kardeþlerin en büyüðüydü Hacý Mustafa amcam.
Yaþça daha küçük olan amcam ve kayýnpederim ile halamý kaybedeli çok oldu.
Geriye bir tek babam kaldý.
Babam Bedir Metiner 91 yaþýnda...
Dört kardeþin hayatý acýlarla dolu.
Memleketleri Aðrý’dan, Rus iþgali yýllarýnda göçüp gelen on binlerce aileden birine mensuplar.
Adýyaman’ýn Kâhta ilçesinde dünyaya gözlerini yoksulluk içinde açan kardeþler, çok geçmeden öksüz ve yetim kalýrlar.
Baþtan sona bir dram...
Pazar günü topraða verdiðimiz 98 yaþýndaki amcam kardeþlerin en büyüðü olmasý hasebiyle bütün çileleri yüklenmiþ.
Çocuk sayýlacak yaþta beline aldýðý bir darbe dolayýsýyla ilerde evlendiðinde zürriyetsiz kalýr.
Þimdi geride ismini sürdürecek bir tek evladý yok, yeðenlerinden baþka…
Topraða gömdüðümüz o anda baþ ucunda bir evladýnýn olmayýþýný düþündüðümde yüreðim bin kat daha incindi.
Sonuçta toprakla buluþuyordu bedeni.
Üzerine atýlan topraklar bedenini görünmez kýldýðýnda ölümün ne yaman bir gerçeklik olduðunun idrakine bir kez daha varýyordum.
Bir yokluða deðil ebedi bir varoluþa uðurluyorduk kendisini, amenna…
Ölümün herkes için mukadder olduðunun bilincinde olmamýz, acý ve hüzün duymamýza mani deðil elbette...
Kim ne derse desin, her ayrýlýk bir hüzün içerir.
Ölüm bir yanýyla firak, bir yanýyla vuslattýr bilirim.
Firak yaný yüreðimize hüzün olup çökerken, vuslat yaný gönlümüze sürur verir.
Biz ahiret gününe iman edenler biliriz ki bu dünya fanidir.
Kalýcý olan öteki alem için bir imtihan yurdudur burasý.
Öteye sadece kendi bedenimizi deðil, asýl kendi amellerimizi taþýrýz.
Bu dünyaya dair emellerimiz topraða gömülüp yerle yeksan olurken öteye dair amellerimiz bizi en yükseðe taþýr.
Emellerimizle ölür, amellerimizle yaþarýz.
Öldükten sonra da bizi amellerimiz ölümsüzleþtirir.
Hem burada, hem ötede...
***
Rahmetli Hacý Mustafa amcam kendi halinde inançlý bir Müslümandý.
Ýlkokul mezunu olmasýna raðmen aydýndý.
Kur’an okur, dinini diyanetini bilir, dünyada olup bitenleri takip ederdi.
Ýlgiliydi.
Okumayý severdi.
Televizyon çýkmadan önce radyodan takip ederdi ülkede ve dünyada olup bitenleri.
Recep Tayyip Erdoðan’ý çok severdi.
Ona bolca dua ederdi.
Eþini kaybettikten sonra bir baþýna kaldý.
Çöktü adeta.
Lakin ilerleyen yaþýna raðmen namazýný camiye giderek kýlardý.
Ölüm haberini seçim bölgem Ýstanbul’da aldýðýmda inanamadým nedense.
Ölüme inanmak kolay deðilmiþ, o an bir kez daha hissettim…
Mezarýnýn baþýnda ilk topraðý hüzünle attýðým o anda çocukluðuma geri döndüm.
Nerden nereye...
Bir gün bizim de üstümüz toprakla örtülecek.
Hepimiz bir gün ölüme yenileceðiz.
Bir tek ölmeden önce ölenler ölümü yenip ölümsüzleþecek.
Þu gök kubbenin altýnda hoþ sada býrakarak öteye göç edenler amelleriyle gönüllerde yaþamaya devam edecek.
Dedim ya bir gün hepimiz ölüme yenileceðiz. Lakin içimizden birileri de ölümü yenerek ölümsüzleþecek.
Biliriz ki ölüm herkes için birdir. Lakin herkesin ölümü bir deðildir.
Rabbim ömrü çilelerle geçmiþ o imanlý kulunu, Hacý Mustafa Metiner amcamý cennetiyle mükafatlandýrsýn.
Ölüm öyle mucizevi bir olaydýr ki bir yanda sevdiklerimizi bizden alýp götürürken, öbür yanda kimi sevgisizlikleri ve ayrýlýklarý da silip götürüyor yüreðimizden.
Karacaoðlan dizelerinden oluþan bir türkü ölümü þu þekilde özetler:
Yürü bre yalan dünya
Sana konan göçer bir gün
Ýnsan bir ekin misali
Seni eken biçer bir gün...
Yeryüzünde yeþil yaprak
Yer altýnda kefen yýrtmak
Bastýðýmýz kara toprak
Boyumuzu aþar bir gün...
Bu acýlý günümüzde gerek telefonlarýyla, gerekse bizzat gelerek bizi yalnýz býrakmayan her partiden ve her çevreden dostlarýma ailemiz adýna sonsuz teþekkürlerimi sunarým.