ÝD ortaya çýkýp kafa kesmeye baþladýðý andan itibaren Türkiye bazý basýn-yayýn organlarý aracýlýðýyla baskýlanmaya baþladý. Bu baskýlamanýn iki düzeyde yapýldýðý söylenebilir.
Bunlardan birisi Türkiye ekonomisinin risklerinin hatýrlatýlmasý. Günümüz dünyasýndaki hangi ülkenin ekonomik riski yoktur emin olmak zor, ancak Türkiye ile ilgili olanýnýn güvensizlik yaratmaya yönelik olduðu hissediliyor. Güvensiz piyasa ihtimalini dillendirmek, ayný zamanda güvensiz siyasal ortamý ima eder; dolayýsýyla esas baskýlama da bu noktada.
Türkiye ekonomisinin riskleri olmadýðýný söylemek zor, ancak güvensizlik pompalamasýnýn bu risklerin bertaraf edilmesinde iþe yaramayacaðý da açýk. Türkiye ekonomik krize girse, bundan hiçbir kesimin zarar görmeden çýkmayacaðý ortada. Hatta ekonomisi bozulmuþ Türkiye’nin dünya devletlerine de hayrý olmasý söz konusu olamaz. Hal böyleyken güvensizlik ortamý yaratmaya yönelik çabalarýn, esasen siyasi baský aracý olarak kullanýldýðý ileri sürülebilir.
Bu durumda bu siyasi baskýnýn neden yapýldýðý sorusunu sormak gerekir. Yani Türkiye’nin ne yapmasý ya da yapmamasý bekleniyor, onu anlamak gerekiyor.
Siyasi baskýlama
Baskýlama araçlarýndan bir diðeri de Türkiye’nin ÝD’Ye yardým ve yataklýk eden ülke gibi gösterilmeye çalýþýlmasýyla ilgili. Buna bir de Kuveyt’ten çýkarýlan Müslüman Kardeþler temsilcilerinin Türkiye’ye gelmeleri de eklenebilir. Bunlar kýsaca Türkiye’yi terörist ülke olarak lanse etme çabasý olarak okunabilir.
Türkiye’ye yönelik bu çaba, bir beklentinin ifadesi. Eðer Türkiye’nin daha fazla ‘batý’ya eklemlenmesi için yapýlýyorsa, doðan reaksiyon hesaplanmamýþ demektir. Yok eðer kýzgýn bir Türkiye’nin müttefikleriyle, özellikle de ABD ile iliþkileri bozulsun diye yapýlýyorsa, o zaman baþka.
Belirtelim, Türkiye ABD’nin askeri operasyonlarýnýn sonrasý için çalýþýyor. Irak’ta Kürtler-Baðdat-Ankara hattýnýn yeniden düzenlenmesi ile Suriye’de yeni ve makul bir muhalefetin, örneðin Müslüman Kardeþler’in yeniden yapýlandýrýlmasý gibi. Türkiye’nin kabaca her ülkedeki Kürtlerin kendi ülkelerinde var olmalarýný saðlama ve Suriye’de de yeni bir koalisyon yönetimi oluþturma faaliyetleri söz konusu ve bunlarý da Obama ABD’siyle iþbirliði içinde yaptýðýna kuþku yok.
Bu durumda sorun ne diye soran olabilir, ki biz de soruyoruz.
Oyun-oyunu bozma
Türkiye’nin öngörülerinin birilerinin hiç iþine gelmediði anlaþýlýyor. Kim bilir belki o nedenle PKK da yeniden tehdit edici bazý eylemleri eþ zamanlý olarak baþlatmýþtýr. Zira zaten Çözüm Süreci sabote olursa, baskýlarý artýrmak daha kolay olur.
Yapýlan baskýlama, Türkiye’yi askeri olarak Ortadoðu’ya sokma amacý taþýyor gibi. Yani baþkalarý elini kirletmeyecek, ama Türkiye bu bataða girecek. Diyelim ki girdi. Bu durumda açýkça Kürtleri ÝD’den kurtarma faaliyeti sürdürmüþ olur; bunun bir zararý yok. Ancak bunu yaparken hem Ýran ile hem Sünni gruplarla, mesela Müslüman Kardeþler ya da Esad karþýtý makul yapýlarla iliþkileri bozulur. Demek ki sorun, bir sonraki Suriye tasarýmýyla ilgili; burada Sünni kesimlerin hiçbir biçimde yeni Suriye yönetiminde yer almasýný istemeyenler ya da Türkiye-Obama ABD’sinin öngördüðü kesimleri deðil de baþka kesimleri iktidarda görmek isteyenler var.
Oyunu bozmanýn yolu etkin küresel oyuncularýn masalarýnda daha fazla görünür olmaktan geçiyor. Bu, hem yapýlmak istenenlerin deþifre edilmesini kolaylaþtýrýr hem de Türkiye’nin baskýyla deðil rýzayla hareket eden bir ülke olduðunun anlatýlmasýný kolaylaþtýrýr. Uluslararasý kurum ve kuruluþlarý reddetmek yerine içine girmeye çalýþmak, tam da oyunu bozmak anlamýna gelir.