Ölümü yaþamak...

Dünyaya geldiðimiz gibi bir gün ölüp gideceðimizi de biliriz…

Lakin yaþarken ölümü unuturuz.

Eski bilgelerin “gaflet hali” dedikleri þey...

Kendimizi en kudretli sanýrýz.

Burnumuzdan kýl aldýrmayýz.

Sahip olduðumuz rütbelerin, unvanlarýn, makamlarýn, paralarýn büyüsüne kapýlýp gideriz.

Allah’ýn aciz kullarýndan biri olduðumuzu unuturuz; kendi gücümüzü abartýrýz.

Kendimizde güç vehmederiz.

Azgýnlaþmak bu psikolojinin eseridir iþte.

O yüzden Aziz Peygamberimiz, sevgililer sevgilisi Hz. Muhammed (sav) sýkça mezar ziyaretini salýk verir.

“Ölüleri ziyaret”, ölümlü olduðumuzu unutmamak içindir asýl.

“Ölmeden ölünüz!” sýrrýna ermek içindir asýl.

Ýnsan olmak kolaydýr; asýl zor olan insan-ý kamil olabilmektir.

Modern zamanlarda biz insan-ý kamili kaybettik.

Ýnsan suretindeki canavarlýklar nasýl da kýyýcý olmaya baþladý.

Dost gülücüklü dost yüzlü ihanetler bu yüzden çoðaldý.

Siyaseten yanaþmalar “kiþilik katli”ne dönüþtü.

Güç ve kudret sahibi iken karþýnýzda el pençe divan duranlar gücünüzü kaybettiðinizi gördüðü andan itibaren namert bir canavara dönüþüyorlar.

Birilerine güç saðladýðýn sürece makbulsün.

Bunu bile bile güç karþýsýnda eðilen alçaklarý baþtacý eden bir týynete sahibiz ne yazýk ki!

Dost ve abi dediðini bir çýrpýda satan hainler kendilerine baþka güçlü sýðýnaklar bulmakta mahirdirler.

Görüyorum…

Görüyorsunuz…

Görüyorlar…

Hep birilerinden makam isteyen, makam verildiðinde ancak yýlýþýkça övgü yarýþýnda bulunan, makam veya imkan sunulmadýðýnda ihanet etmekte beis görmeyen alçaklardan kimseye hayýr gelmez.

Onlarý dün gördük.

Hâlâ yanýbaþlarýmýzda nasýl dolandýklarýný görüyoruz.

Kendilerini nasýl da pazarlayabiliyorlar eteðine alçakça tutunduðu yeni efendilerinin nezdinde.

“Bu adama dikkat et! Çünkü adam deðil!” dediðinde o yüzden inandýrýcý olamýyorsunuz.

Ta ki kendisi de sýrtýndan vurulduðu güne kadar.

Ölümlüyüz dostlar, unutmayalým!

Þah da olsak Þehinþah da o geldiðinde biz gitmiþ olacaðýz.

Bazen ansýzýn…

Hiç beklemediðimiz bir anýmýzda…

Geleceði tasarýmladýðýmýz o hileli anlarýmýzda...

Herkese rol daðýttýðýmýz o gaflet anlarýndan birinde bir de bakarsýnýz ki görünmeyen minnacýk bir düþman sizi yere sermiþ.

Ýþte kudretimiz buraya kadardýr.

Gerisi kaderdir.

Ölümü yaþamak, içinde hissederek yaþamak arýndýrýr ademoðlunu.

Ölümü atlattýðýnýzda tekrar eski benimize dönmemiz imtihan sýrrýyla alakalý.

Süruþ’un dediði gibi belki de dünyayý ayakta tutan iþte bu “gaflet hali”dir.

Gücünün sýnýrýný bilenler gafletin esiri olmazlar.

Dostlarýný seçmesini bilenler sýrtlarýný saðlama almýþ olurlar.

Her insanýn zor anlarý olur.

Ölüme yakýnlaþtýðý anlar.

Dara düþtüðü günler olur.

O günlerde uzatýlan bir ses, bir el o kadar kýymetlidir ki!

Siz siz olun dostlar, asýl bu günlerde varlýðýnýzý yürekten hissettirin.

Ýnsan olmak, insan-ý kamil olmak her þeyden daha deðerlidir.

Arayýp soranlardan olunuz ki gerçek dost olduðunuz bilinsin!

Gerçek dostun yürekten gelen soluðu manen iyileþtiricidir.

Siz bunu hissedersiniz.

O kadarýný bile çok görene sakýn dost demeyin.

Ama onlar gibi olmamayý da sakýn unutmayýn.

Onlar gibi olursanýz kamillikten insanlýktan da uzak düþersiniz.

Niye mi yazdým bütün bunlarý?

Ne bileyim içimden geldi.

Yazmasaydým olmazdý.

Hep sert siyasi yazýlar yazacak deðiliz ya.

Ýçimize bazen yönelmek gerek deðil mi?

Rabbim bizi bu ölümlü-geçici dünyada gaflet üzere yaþayanlardan eylemesin!

Günahlarýmýzý yarlýðasýn!