Ölünce beni kim yıkayacak?

Billboardlardaki bu yazı tüm dikkatleri üzerine çekti. Herkes merak etti. Sonunda TRT'nin dijital platformu Tabii için hazırlanan bir dizinin reklamı olduğu anlaşıldı.

Dizinin adı ölü yıkayıcısı anlamındaki Gassâl idi. Reklam amacına fazlasıyla ulaştı ve Gassâl izlenme rekorları kırdı.

Resmi kurumlardan beklenmeyen bir performans göstererek tebrik ve takdiri hak eden büyük bir tanıtım başarısına imza attı TRT.

Evet, TRT son 20 yıl içinde insanımıza özellikle genç nesle okulların veremediği millî şuuru aşılayan önemli projeleri hayata geçirdi.

Başkan Erdoğan'ın söylediği gibi 'milli eğitim ve kültürde istenilen başarı yakalanamadı' ama TRT bu açığı önemli ölçüde kapatacak programlar üretti.

Kutul Emare dizisinden Diriliş Ertuğrul'a, Alpaslan dizisinden Abdülhamid'e, Gönül Dağından Fetihler Sultanı Mehmed'e, Kudüs Fatihi Selahaddin'den Teşkilat dizisine kadar insanımızı milli değerleriyle buluşturan senaryolar hayata geçirildi.

TRT'de emeği geçen herkesi içtenlikle kutluyorum.

Yine bu dönemde Türkiye'ye yakışır şekilde Kürtçe, İngilizce Arapça ve Farsça kanallarıyla dünyaya açılması her türlü takdirin üstündedir.

Spor, müzik, belgesel, kültür ve çocuk gibi diğer kanallar ve Tabii platformu da önemli bir açığı kapatıyor.

Evet, tebrik ediyorum ama uyarılarım da var.

İlk uyarım muhafazakâr camianın teklif ettiği projelerin yeterli ilgiyi görmemesidir.

Kimi kanal yöneticilerinin seküler kesime şirin görünmek istercesine tercihlerde bulunduğu izlenimini uyandıran tutumları muhafazakâr camianın eleştirilerine maruz kalmakta ve savunmak isteyen bizleri zor durumda bırakmaktadır.

Mesela Müzik kanalında uzun süre program yapan besteleriyle güfteleriyle yüzlerce esere imza atmış muhafazakâr kesimin en velûd Türk sanat ve dini musiki sanatçılarından olan ve bu dönemde tercih edilmesi ve desteklenmesi gereken Mehmet Kemiksiz'in programı durduruluyor! Onun eline su dökemeyecek kimilerininki devam ederken!

Fazla örnek vererek kimseyi üzmek istemem ama şu kadarını söyleyeyim muhafazakâr iktidarda makam mevki sahibi olanlar, seküler kesime ne kadar şirin gözükmeye çalışırsa çalışsınlar asla kendilerini onlara beğendiremeyeceklerdir, bari kendi mahallelerini küstürmesinler!

Fazla uzatmadan bir iki uyarı daha yapayım.

Devam etmekte olan Gönül Dağı, Mehmed Fetihler Sultanı, Kudüs Fatihi Selahaddin ve Teşkilat dizilerini fırsat buldukça ilgiyle takip ediyorum.

Emeği geçenleri tekrar kutluyorum. Gerçekten mükemmel diziler. Senaryoları, oyuncuları, kostümleri ve çekim kalitesi 'İşte budur!' dedirten cinsten.

Mehmed Fetihler Sultanı tüm yönleriyle mükemmel bir dizi olmuş. Sadece yeniçerilerin üniformalarıyla yani çarşı kıyafetleriyle savaş meydanına çıkarılmaları niye gözden kaçmış anlamadım.

Yeniçerinin başındaki beyaz çuhadan mamul börkün resmi kıyafet olduğunu biliyorum. Savaşta börk giyilmez, zaten savaş sahnelerinde börk sırıtmış. Sultan, paşalar zırhlı yeniçeriler çarşı kıyafetiyle arzı endam ediyor.

Bunun dışında mükemmel bir dizi olmuş herkesi tekrar tekrar kutluyorum.

Anadolu insanının doğal halini yansıtan Gönül Dağı dizisi ise her bölümde ayrı duygular yaşatarak bize bizi hatırlatıyor.

Yalnız dizi epey bir zamandan beri Anadolu sosyolojisinden koptu.

Din diyanet, ununu elemiş eleğini asmış Ciritçi Abdullah ve dağ başında kalburla güneş toplayan Divaneye kalmış. Güzel mesaj vermiyor değiller ama toplumda bugünkü normal manzara görünmüyor.

Mesela bugün başörtülü bakan var, vali var, kaymakam var, hâkim var, savcı var, doktor var, polis var subay var, astsubay var, öğretmen var ama Gönül Dağı'nda bunların hiçbiri yok. İlk bölümlerde başörtülü bir avukat vardı o da yok oldu.

Din diyanet sadece kandillerde bayramlarda hatırlanırmış gibi bir seyre girdi dizi.

Teşkilat dizisi de öyle. Geçen sene kalitesi çok düşmüştü bu sene kalitesi yükseldi ama orada da bugünkü Türkiye sosyolojisi görünmüyor!

İdeoloji katın demiyorum sadece bugünkü Türkiye'nin sosyolojik gerçeğini yansıtın diyorum.

Gassal andığım dizilerin yanında amatör kalmış ama gerek süresi, gerek oyuncuların performansı ve gerekse verdiği mesajların netliği dijital platform için ideal bir başlangıç olmuş, tebrik ediyorum.

YARIŞMALARIN EN CİMRİSİ

Son olarak Lingo Türkiye isimli yarışma hakkında da bir iki şey söylemek istiyorum.

Okumaktan yazmaktan yorulduğumda akşam haberlerden önce TRT 1'de ekrana gelen kelime yarışması Lingo Türkiye ile dinleniyorum.

Keyifli bir yarışma.

10 saniye içinde 4,5 ve 6 harfli kelime üretme esası üzerine yapılan Lingo Türkiye, ikişer kişilik üç masanın yarışmasıyla başlıyor. Sonra iki masaya düşüyor sonunda bir masa finale kalıyor ve bir saatin nasıl geçtiğini fark edemiyorsunuz.

Yarışmayı izlenir hale getiren de hiç tartışmasız programı sunan Kemal Uçar'ın performansı.

Son derece doğal, yarışmacılarla mükemmel diyalog kurabilen, onlarla birlikte yarışmanın heyecanını yaşayan müthiş bir performans sergiliyor Kemal Uçar.

Yarışmacıların profili dizilerdeki eleştirimin aksine Türkiye'nin sosyolojik gerçeğini yansıtan bir profil onu hemen belirteyim.

Bu keyifli yarışmanın can sıkıcı tarafı da cimriliği.

Birinci ve ikinci bölümde üç masa yarışmaya başlıyor her masa bulabildiği her kelime için belli miktarda para kazanıyor. Ama ikinci bölümün sonunda en az para kazanan masa eleniyor ve kazandığı söylenen miktar ödenmiyor!

Üçüncü bölümde yine iki masadan biri eleniyor ona da kazandığı para verilmiyor!

En yüksek parayı kazanarak finale kalan masa da final yarışmasına girerken kazandığı para elinden alınıyor!

Böyle bir haksızlık olamaz!

İlk bölümde ayrılanın kazandığı para taş çatlasa 10 bin lira oluyor, ikinci bölümde elenen masa da taş çatlasa 15 bin lira kazanmış oluyor. Bu miktarlar elenenlere verilse daha iyi olmaz mı? İnsanları gönlü kırık göndermenin ne âlemi var?

Ya finale kalanların karşılaştıkları cimrilik?!

Önceki üç bölümde kazandıklarının tamamı sıfırlanıyor, yeniden kazanmaya tabi tutuluyor.

Haksızlık!

Lingo Türkiye seyirciyi eğlendiriyor keyiflendiriyor ama ödül konusunda katılımcıları üzen bir seyirde devam ediyor.

Adil olan, hiç değilse finale kalanın önceki üç bölümde kazandığının cebinde kalması, kazancının her kelime ile katlanmasıdır.

Son kelimeyi bilemezlerse tüm kazançlarını kaybediyorlar!

Bu haksızlık değil mi?

Ödenecek olan miktar da büyük olsa bari!

Diğer yarışmalarda milyonlar ödenirken ekranların en keyifli yarışmasındaki bu cimrilik kimse kusura bakmasın TRT'ye yakışmıyor!

Format değişmeli, kazanımlar kazananlarda kalmalıdır!

Yarışma güzel, cimrilik kötü!