Prof. Dr. Erdem YEÞÝLADA
Prof. Dr. Erdem YEÞÝLADA
Tüm Yazýlarý

Omega-3’ün fazlasý sara hastalarýna zarar

Son yýllarda yapýlan deneysel ve klinik çalýþmalar omega-3’ün sinirler ve sinirsel iletiþim üzerindeki etkilerini ortaya koyuyor. Epilepsi yani sara nöbetlerini azaltan omega-3 yað asitleri, fazla kullanýldýðýnda ise etkisi kayboluyor.

Özellikle son 20 yýlda yürütülen deneysel ve klinik araþtýrmalarýn yaný sýra saha çalýþmalarýnýn sonuçlarý, çoklu doymamýþ yað asitlerinin (omega-3 ve omega-6) insan geliþimi ve saðlýðýnýn korunmasýndaki rolünü ortaya koyuyor. Omega-3 yaðlarý olarak; ceviz, keten tohumu ve badem gibi tohumlarda yer alan alfa-linoleik asit (ALA) ve deniz ürünlerinde bulunan eikozapentaenoik asit (EPA) ve dokozahekzaenoik asit (DHA) üzerinde yürütülen araþtýrmalarýn bulgularý saðlýklý yaþamla ilgili yayýnlarda sýk sýk gündeme geliyor. Beynimizde temel omega-3 bileþeni olarak bulunan DHA yediðimiz besinlerin yaný sýra ALA’dan sentezlenerek saðlanýyor. Ancak ALA’nýn DHA’ya dönüþümünün saðlanmasý için omega-6 yað asitlerinden linoleik asit gerekiyor. Dolayýsýyla beyin geliþiminde ceviz, keten tohumu yaðý gibi tohum yaðlarýndaki ALA’nýn yaný sýra zengin linoleik asit içeriði bilinen yemeklik yaðlar ayçiçeði veya kanola yaðýnýn rolü bulunuyor.

Son yýllarda yayýmlanan bazý deneysel ve klinik çalýþmalar omega-3’ün sinirler ve sinirsel iletiþim üzerindeki etkilerini ortaya koyuyor. Bu bulgulardan hareketle planlanan çalýþmalarda Omega-3 yað asitlerinin deney hayvanlarýnda oluþturulan epilepsi modellerinde nöbetleri azalttýðý bildiriliyor. Ancak bu bulgular dikkate alýnarak planlanan iki klinik çalýþmada yüksek dozda balýk yaðý uygulamasýnýn olumsuz sonuçlar verdiði gözlemlenmiþ.

BALIK YAÐI OLUMSUZ SONUÇ

Eylül ayýnda yayýmlanan ileri düzey bir klinik çalýþmada (faz II) epilepsi hastalarýna karþýlaþtýrmalý olarak düþük ve yüksek doz omega-3 uygulanmýþ. Çapraz-kurgulu olarak tasarlanan araþtýrmada, ilaca dirençli 24 epilepsi hastasý üç gruba ayrýlarak 10 hafta süre ile birinci gruba yüksek doz omega-3, ikinci gruba düþük doz omega-3 ve üçüncü gruba ise boþ ilaç verilmiþ. Uygulamalara 6’þar hafta aralarla (vücudun temizlenmesi süreci) 10 haftalýk süreçlerle üç dönem devam edilmiþ. Bu suretle her gruba sýrasýyla yüksek doz, düþük doz ve boþ ilaç verilmesi saðlanmýþ. Bu þekilde uygulamalarýn avantajý kiþisel farklýlýklarýn en aza indirilmesini saðlamasýdýr. Her uygulama sonunda hastalarda epilepsi nöbetlerinde deðiþim yüzde oraný olarak belirlenmiþ.

Yapýlan deðerlendirmede, düþük doz omega-3 uygulanmasýnýn boþ ilaç uygulanan gruba göre nöbet sýklýðýnda yüzde 33.6 azalmanýn (günde 3 kapsüle bölünmüþ halde 1080 miligram eikozapentaenoik asit + dokozahekzaenoik asit) yaný sýra kan basýncýnda belirgin bir düþme saðladýðý gözlemlenmiþ. Ancak yüksek doz omega-3 uygulamasý epilepsi krizlerinin azaltýlmasýnda boþ ilaç uygulamasý kadar etkisiz bulunmuþ.

Bu klinik çalýþmanýn bulgularý, Güney Kore’de 7 yaþýnda bir epilepsi hastasý (Lennox-Gastaut sendromu) çocuk üzerinde yürütülen ve yeni yayýmlanan bir baþka çalýþmanýn sonuçlarýyla da uyumlu. Ýnatçý epilepsi vakalarýnda uygulanan yüksek yað içerikli ketojenik beslenme rejiminde yað içeriðinin çoklu-doymamýþ yað asitleri bakýmýndan zenginleþtirilmesi ile olumlu sonuçlar alýndýðý bildiriliyor. Bu çalýþmada diyet içeriðinde 1 birim omega-3’e karþýlýk 2.8 birim omega-6 bulunmasý ideal oran olarak belirlenmiþ. Yani ortalama olarak günlük diyette yað içeriðinin dörtte birinin omega-3 kaynaðý olmasý öneriliyor.

Bu araþtýrmalarýn da gösterdiði gibi saðlýk için yararlý olduðu bilinen doðal da olsa her maddenin fazla miktarda kullanýlmasýyla daha yararlý sonuçlar alýnabileceði düþünülmemeli. Fazla miktarda kullanýldýðýnda yararlý etkisi kaybolabileceði gibi, zararlý ve hatta toksik olmasý mümkün.