Paris’te Ömer Güney’in yakýn çevresinde etkili bir sivil toplum kuruluþu yöneticisi, suikasti araþtýran Fransýz savcýnýn, Güney’in suçlu olduðuna inanmadýðýný söyledi. Güney’i ve ailesini yakýndan tanýyan STK yöneticisi ile sohbetimde davaya iliþkin son geliþmeleri sordum.
Paris’te üç PKK’lý kadýnýn öldürüldüðü olayý soruþturan savcý, iddialara göre, Ömer Güney’in suçlu olduðunu düþünmüyor.
Bu düþüncesini de Ömer Güney’in yakýn çevresiyle paylaþmýþ.
Fransýz savcý, eðer soruþturma çerçevesinde bir yöntem olarak bu tarz ifadelerle Ömer Güney’in çevresine yaklaþmayý denemiyorsa, bu kanýsýný paylaþmasý kuþkusuz manidar.
Burada þu önemli notu düþelim, Fransýz adaletinden gelen sinyallere bakan Güney’e yakýn çevreler, Paris suikasti sanýðýnýn serbest kalabileceði beklentisindeler.
Bu beklentiyi, Fransýz yargý çevreleri yaratmýþ anladýðým kadarýyla.
Güney’in çeþitli “yabancý” çevrelerin kontrolü altýna girdiðini kabul ediyorlar ancak cinayeti iþlemiþ olma olasýlýðýna ihtimal vermiyorlar.
Sabah Gazetesi yazarý Sevilay Yükselir’in Ömer Güney dosyasýna iliþkin son yazýsýnda altýný çizdiði “rahatlýðý” ben de gözlerimle gördüm.
Geçtiðimiz yýlýn Ocak ayýnda, Paris’te PKK’ya ait Kürdistan Enformasyon Merkezi’ne düzenlenen saldýrýda öldürülen Sakine Cansýz, Fidan Doðan ve Leyla Þaylemez’in katil zanlýsý olarak yakalanan Ömer Güney ile ilgili dava süreci tam bir Arap saçýna dönmüþ durumda.
Ýstanbul’a kesin dönüþ yapmadan önce yakýndan izlemeye çalýþtýðým bu dosyayla ilgili olarak son konuþtuðum kiþi, PKK’lý kadýnlarýn ailelerin avukatlarýndan Jean-Louis Malterre idi.
Geçtiðimiz haftalarda bu olayla ilgili Reuters’in geçtiði “manidar” bir haber üzerine aramýþtým Fransýz avukatý.
Reuters haberinde dosyaya iliþkin yeni bulgulara ulaþýldýðý ve bu bulgularýn Ömer Güney’in Türkiye baðlantýlarýna iliþkin olduðu, dahasý bu bilgilerin Türkiye’deki çözüm sürecini olumsuz etkileyebileceði imasý vardý.
Ýþte bu kaynaðý belirsiz haber üzerine Jean Louis Malterre’i aradým. PKK’lý kurbanlarýn avukatýnýn bu iddiadan haberi yoktu!
Ama Türkiye baðlantýlarý demiþken þu nokta da es geçilmemeli...
Ömer Güney’in asker kaçaðýyken, nasýl Türk pasaportunu yenileyebildiði sorusu halen yanýt bekleyen sorulardan.
Kürt sorunu konusunda hükümetin baþlattýðý çözüm sürecini baltalamak isteyen “yurtiçi” parmaklarýn varlýðýný iþte bu pasaport yenileme iþi teyit ediyor.
Bu noktada Oslo görüþmelerinin sýzmasý, Silvan saldýrýsý gibi olaylar zincirine Paris suikastini bir halka gibi eklemeden geçemiyorum. Kürt sorununun çözümü için ne zaman heyecanlansak, bir darbe yiyoruz bu zincirlerle.
Güney’in avukatý ne diyor?
Güney’in Paris Barosu tarafýndan atanan avukatý Anne Sophie Laguens, aylar önce sorularýmý yanýtlarken, davanýn 2014 ya da 2015 yýlýnda açýlmasýný beklediklerini kaydetmiþti.
Son duyumlarý aldýktan yeniden Ömer Güney’in genç avukatý Laguens’i aradým. Elbette, Fransýz savcýsýnýn bu kanýsýndan haberdar olmadýðýný dile getirdi.
Ancak ýsrarlý sorularým sýrasýnda sarfettiði bir cümle, Ömer Güney’in aile çevresinin beklentilerini açýklar nitelikteydi.
Beyninde tümör olan Ömer Güney “defalarca” bulunduðu cezaevinden hastaneye nakledilmiþ.
Herhangi bir ameliyat geçirmemiþ bugüne kadar.
Ve anlaþýlan saðlýk sorunlarý Güney’in tutukluluk sürecinde dikkate alýnacak önemli maddelerden biri olacak.
Ömer Güney’e iliþkin beklenmedik bir haber alýrsanýz, þaþýrmayýn diye yazýyorum.