Önce ben sonra sen...

Bir düşünün 24 saat içerisinde kaç kez küfür ediyorsunuz? Evde bir tartışma programı ya da maç seyrederken, trafikte bir yere gitmeye çalışırken, şirkette çok sıcak ya da soğuk gelen çaya ya da ne bileyim patrona durmadan yalakalık yapan adama hiç küfrediyor musunuz? Akşam ister kahvehaneye gidin ister en lüks restorana ya da ne bileyim ünlü bir alışveriş merkezine...

Okeyde gelmeyen taşa, gözü masasından çok başka masalarda olan adamlara ya da ana kapı önündeki yığılmalara küfrediyor musunuz? Diyelim dünyanın en kibar adamısınız, ağzınızdan küfür çıkmıyor, bu sizi küfürden kurtarmıyor mu? Ya komşunun, ya mesai arkadaşının ya yan masada oturanın ya da trafikte birilerinin küfürlerini duyuyorsunuz mutlaka. 

***

Bu hafta CHP Grup Başkan Vekillerinden biriyle Ak Partili bir milletvekili arasındaki küfürleşmeyi konuştuk, kınadık, kızdık. İşi ileri götürüp tüm Meclis’i töhmet altında bırakan başlıklar da oldu ama konu o değil. Hayatımızın her alanında tanık olduğumuz küfür, sadece Meclis’te, milletvekillerince, edilince mi kötü oluyor?Ne Türkiye’de ne de dünyanın bir başka yerinde meclisler sokağın yansımasından farklı değildir... 

Genel Kurul’da cep telefonundan twit yazan vekille, toplantı sırasında twit yazan çalışan arasında fark var mı? Milletvekilinin trafikte ayrıcalığı olmasın deriz ama arıza şeridinden gitmek için sahte tepe lambaları kullanırız.Arayanlara dönmek zorunda olan milletvekilinin telefon harcamalarına konuşuruz da, iş yerinin verdiği telefonundan eşi, dostu aramayı marifet sayarız. 

***

Tasvip edilmeyen bir davranışı eleştirmek herkesin hakkıdır ama aynı hatayı yapmamak kaydıyla.

Bir adım ötesi, Meclis ve orada görev yapan insanlar sandıktan çıkmış, seçilmiş kişilerdir.Bir ya da bir kaçının hatası Meclis düşmanlığına dönerse bundan en çok demokrasi kaybeder...