Bizim medya, federasyon, MHK, yayýncý kuruluþ ve genel kamuoyu; sürekli olarak 3 büyüklerin çýýkarlarýna “Yakýn Koruma Polisliði” yaptýðý için, bunlarýn futbolcularý da, arkalarýndaki büyük desteðin verdiði güvenle, çoðu kez sorumluluktan kaytarýrlar. “Bir þekilde maçý alýrýz” duygusu, kýytýrýk kalitede geçen maçlarýn ana nedenidir.
Beþiktaþ da, ülkemizdeki bu temel içgüdünün doðal seyri içinde maça baþladý. Oyuna, rakibe, hakeme, sahaya, tribünlere karþý kayýtsýz bir üslupla giriþ yaptýlar. Futbola karþý soðuk kalmayý, bize soðukkanlýlýk olarak kakalamaya çalýþtýlar. Ataklar hesapsýz-kitapsýz, pozisyonlar az ve tehlikesiz, takým oyunu ise mahalle arasý taktiði çizgisindeydi. Beþiktaþ o denli savruk ve becerkisizdi ki, golü kendi kalesine attý. Buna karþý G.Birliði, oyunu ciddiye alan temel yaklaþýmý nedeniyle aktif olan taraftý. Öne geçmek için Beþiktaþ’ýn hata yapmasýna ihtiyacý yoktu. Zaten rakibini hataya da zorluyordu Birisi ense yapýp diðeri çalýþýnca, alýn teri dökenin galip duruma geçmesi þaþýlacak bir þey deðildi.
****
Maçýn ikinci yarýsý; “Sýrtýný arkaya, amcaya, dayýya, birilerine baðlamanýn” her koþulda sonuç getirmeyeceðini anlayan Beþiktaþ’ýn, biraz da kendisinin bir þeyler yapmasý gerektiðini anlamasýyla baþladý. Evdeki hesabýn çarþýya uymadýðý gerçeðiyle yüzleþip, oyuna asýldýlar. sadece büyüklüðüne güvenip büyük sonuç alamazsýn. Zaten seyirci de, “Ayaða kalkýn, adam gibi oynayýn” diye baðýrmaya baþlamýþtý. Bunun sonrasýnda hareketlilik, baský ve pozisyonlar baþlamýþtý ama; ataklara telaþ hakim oluyordu. Zamanla o da düzelince, gol de geldi. Üç büyükler geriye düþtüðünde; maça hemen gerilim yükleyip rakibin önce ruh yapýsýný, sonra da teknik yapýsýný bozuyorlar. Bu aþamada Cenk’in yaptýklarý, baþka hakemler tarafýndan sahadan atýlýrdý. Fýrat Aydýnus nasihatle geçiþtirdi.