Nuri Bilge Ceylan, filmlerinden bir plan gösterildiðinde hemen tanýdýðýmýz sayýlý yönetmenlerden biri. Onu dünya çapýnda bir ‘auteur’ kýlan temel özelliði kendine özgü bir biçem oluþturabilmesi, kameranýn ardýndaki kiþiliði hissettirebilmesi. Rotterdam Kýrmýzý Lale Film Festivali kapsamýnda 27 Mayýs Salý günü yaptýðý uzun söyleþiden, sinemasýndaki geliþmeye dair önemli baþlýklar çýktý:
Suskunluktan diyaloglara…
- “Kasaba filminde çok uzun diyaloglu bir bölüm vardýr, çok iyi beceremediðimiz bir bölüm. O sahneyi yaþatamamýþ olmak beni çok korkuttu o zaman. O yüzden bir süre diyalogdan kaçmýþ olabilirim, ben beceremiyorum bu iþi, diye. Ama o sahneyi çekememiþ olmak bana sinemada çok þey öðretti. Bunun nedenleri üzerine çok düþünmek ve araþtýrmak zorunda kaldým. Hayattaki gerçek diyaloglarý gizli gizli kaydettim. Onlarýn yapýsýný inceledim diyaloðu oluþturan þey nedir diye… Diyaloðun doðallýðýna çok takmýþtým o zamanlar. Birçok yönetmen için de bir meseleydi o zamanlar… Tam da geldiðim bu noktada diyalogda doðallýk o kadar da önemli görünmemeye baþladý bana… Nedense… ‘Bir Zamanlar Anadolu’da’ da çok uðraþtým o iþle, biraz daha fazla diyalog vardý ve onlarýn birbirinden çok farklý kasabalý karakterlerin aðzýna oturtturulmasý gerekiyordu. Onda da Çehov’dan yararlandýk, en az bu filmdeki (Kýþ Uykusu) kadar. ‘Bir Zamanlar Anadolu’da’dan sonra bu filmde, o filme ait daha farklý bir dünya yaratma özgürlüðünü zannediyorum olsun istedim biraz. Týpký bir romancýnýn daha özgür hissetmesi gibi diyalog konusunda. Sinemada da sýrýtmayacak bir hale getirilebilir mi diye… Çünkü bana diyaloglar da çok keyif verir zaman zaman bir Çehov oyununda olsun ya da bir Dostoyevski romanýnda, Shakespeare oyununda falan… Bazen bir þeylerden sýkýlýyorsunuz, bir þeyler deniyorsunuz.Girmediðiniz bölgeler, hala anlatmak istediðiniz, sizin için çok önemli, baþat olan þeyler barýndýrýyor. Girmek istiyorsunuz, sýrasýný bekliyor bir þekilde”.
Amatörlerden profesyonel oyunculara…
- Amatör oyuncuyla da, profesyonel oyuncuyla da çalýþtým. Ýkisinin de özelliklerini biliyorum. Amatör oyuncuyla çalýþýyorsanýz çok doðal, çok sahici þeyler almanýz mümkün. Ama yazdýðýnýz diyaloglarý kesinlikle deðiþtirmeniz lazým, her an! Onun yapabileceði, onun aðzýna oturabilecek, sürekli yeni þeyler keþfetmek zorundasýnýz. Ama bu filmde (Kýþ Uykusu) biz yazdýðýmýz diyaloglarý aynen istiyorduk. Çok dikkatli yazdýk, tek bir kelimenin bile deðiþmesi, vurgusu bizim için çok önemliydi. O yüzden amatör oyuncu düþünülemezdi. Bir de amatör oyuncu zannedildiði kadar kolay deðildir. En beklemediðiniz konularda sorun çýkarýr. Çok naz yaparlar, mesela! Bu filmde iki üç tane amatör vardý. Bir hizmetçi karakteri var, otelde. Yani üçüncü çekimi yapmaya kalktýðýnýzda neden, bitmedi mi, niye olmadý, ne gerek var diye soran birisi! Ama bir profesyonelle ellinciyi çekseniz de hala elli birinciyi çekmek için bir iþtah görüyorum. O da insanýn hoþuna gidiyor doðrusu.
Senaryodan kurguya…
- Senaryo nehir gibi… Bir nehrin doðuþu gibi oradan buradan bir sürü damla toplanýyor. Bir bakýyorsunuz bir gün yorgun bir ýrmak akýyor. Nasýl ortaya çýktýðý konusunda fazla bir fikrim yok. Her senaryoda da deðiþiyor bu, bazýsýnda bir görüntü baþlatabilirken bazýsýnda bir konuþma… Eninde sonunda her þey! Daha doðrusu bir sanat yapýtýnýn ortaya çýkmasý gibi bir kolaj, bir sürü þeyin harmonik, uyumlu biçimde bir araya gelmesi. Ama senaryo yazýmý benim için didaktik bir süreç. Senaryo yazýmý sýrasýnda insan daha akademik düþünüyor sanki. O yüzden senaryo yazýmýný sette de kurguda da devam ettirmek gerektiðini düþünüyorum ya da bunu yapabilceðim bir esneklik yaratmaya çalýþýyorum. Senaryodan hiçbir zaman emin olmuyorum. Çekimde daha iyi bir þey arýyorum. Kurguda çalýþmayabileceði korkusu beni çekimde baþka alternatiflere yöneltiyor. Çünkü insan psikolojisi o kadar tahmin edilmez ve bilinmez bir þey ki kurguda neyin çalýþacaðýna emin olmak gerçekten çok zor. Muhakkak hepimiz birer maskeyle yaþýyoruz; toplumsal hayatta bu maskenin nasýl kendi duygusunu gizlemek, baþkalarýný kandýrmak ve bir sürü þey için ne þekiller alacaðýný bilmek, bütün o detaylar insanýn senaryo aþamasýnda tümüyle hakim olabileceði bir konu deðil. Hiç aklýnýza gelmeyecek bir yüz ifadesini baþka bir þeyle çarpýþtýrdýðýnýzda duygusal olarak, etkisel olarak, ‘Ýþte bu insan doðasýna daha uygun,’ diyorsunuz mesela. Hiç düþünmediðiniz bir þey! Bu yüzden kurguya biraz fazla malzemeyle girmek gerektiðini düþünüyorum. O yüzden son filmde bayaðý bir malzeme çektik, 200 saatlik çekim var.
Görüntülerden stile…
- Kendimi ifade etmek konusunda görüntüler yerine sözlerde daha becerikli olduðumu düþünseydim hiç sinemaya bulaþmazdým. Çünkü yalnýzlýðý seven bir insaným. Bir romancýnýn yalnýzlýðýný, bir tiyatro yazarýnýn yalnýzlýðýný hep kýskanmýþýmdýr. Ama bu konuda çok yetenekli, becerikli deðilim, sözleri kullanmak konusunda. Görüntülerde de reflekslerim daha geliþmiþ. Daha doðrusu film yaparken görüntü konusundaki kararlarý çok daha net veriyorum. Uzun düþünceler harcamama gerek olmuyor. O yüzden fotoðraf, sinema gibi sanatlara zorunlu oldum. Hatta doðama çok daha aykýrý bir üretim süreci var sinemanýn. Pek çok insanla cebelleþmek zorundasýnýz, bittikten sonra bile! Fakat onlarý nasýl yaptýðýmý da bilmiyorum ayrýca, görüntü konusunda gerçekten hiçbir stratejim yok. Ben senaryoda da þuradan çekerim, buradan çekerim diye çok düþünmem. Hele bunca filmden sonra! Çok rahat sete giderim nereden çekeceðimi bilmeden. O teknik elemanlar, odanýn þekli falan hemen nasýl çekeceðim konusunda kafamda þekillenir. Çok çeþitleme yapmam, kamerayý oraya koy, buraya koy gibi bir çeþitleme deðil de oyuncularýn oyunlarýnda, söyledikleri sözlerde bir çeþitleme yaparým. Tekrarla oluþan þeyler, anlatabileceðim, analitik biçimde ele alabileceðim konular deðil. Ama stil konusu benim için çok önemli. Bir filmin anlatým þekli, neredeye içerikten daha önemlidir. Çünkü hayatýmýzda bile bir insan size bir þey söyler, dinlemezsiniz, ikna olmazsýnýz ya da çok þey ilgilenmezsiniz. Ama baþka biri baþka bir þekilde söyler baþka bir ilgi uyandýrýr. Söyleyiþ þekli çok önemlidir, her þeyde! Dolayýsýyla bir insaný belli bir dünyaya sokmak için bir yol bulmak zorundasýnýzdýr. Bu yolu sürekli araþtýrýrýz, insanlar üzerinde daha etkili olmak isteriz, söylediklerimiz dinlensin isteriz. Bunu hayatta nasýl arýyorsak, sinemacý da söyleyeceði yolu bulma, stil konusunda kafa yormak zorundadýr. Bu konu en çok dikkat ettiðim þeydir, ama içsel bir süreç. Dikkat ederim ama kendiliðinden olan bir þey. Ýzah etmem biraz zor ama böyle bir þey. En önemli þey benim için, özellikle kurguda çok dikkat ederim. Bir yönetmenin eninde sonunda bir filmde hesabýný veremeyeceði bir tek karenin olmamasý gerektiðini düþünüyorum. En küçük ayrýntýnýn da hesabýný verebilirim. Kurguya zaman çok ayýrýrým. Beni utandýrmamalý sonradan çünkü ufacýk bir þeye dikkat etmezseniz o yirmi yýl sonra bile gözünüze batmaya devam eder.
Denemelerden ustalýða…
- Kendi en sevdiðim yönetmenlere baktýðýmda çok da denemeci tipler olduðunu düþünmüyorum. Mesela Ozu denemeci bir insan deðildir. Hep ayný filmi çekerdi, ama sadece git gide daha sofistike bir hale getirdi. Sanki bir Çinli ressam elemanlarý git gide daha azaltýr gibi. Son filmleri iyice rafinedir. Keza Bresson öyledir, nitelikleri son filmlerinde ortaya çýkmaya baþladý. Cesaret tek baþýna saygý duyulacak bir þey deðil bana göre. Nereye gittiðine bakmak lazým. Sonuçta aptal cesareti diye de bir þey var. Sofistikeleþmeye baþladýðý zaman bir sinema içten gelen bir yere doðru gitmeye baþladýðýný görüyorsunuz.
Korkulardan cesarete
- Ýçten baktýðým zaman kendimi çok cesur görmüyorum, tam tersine çok korkak görüyorum. Onu da söylemem lazým. Sinema bir anlamda da korkuyla yapýlan bir þey. Attýðým her adým korkularla ve endiþelerle de yaratýlýyor. Daha sonra birisi cesaret diye de nitelendirmiþ olabilir ama aslýnda süreç öyle iþlemiyor. Sinema cesaretle yapýlan bir þey deðil bence, tam tersine sorular, korkular, kaygýlar, zayýflýk, yalnýzlýkla yapýlýr. Bir sanatçýnýn yalnýzlýk hissettiði için üretim yaptýðýný düþünüyorum. Benim için de en büyük meselelerden biri o. O korkunç yalnýzlýktan kurtulmak için biraz… Bazen… Bunlar derin konular…
Nefretten sevgiye…
- Ben gýcýk olma potansiyeli yüksek karakterlerle uðraþmayý tabii ki seviyorum. Anlamaya çalýþtýðým karakterler de onlar. Gýcýk olma kapasitemizin ardýnda kendimizi koruma güdüsü bazen yatar. Mesela alaycý birine gýcýk oluruz ama ondan korkarýz da. Gýcýk olduðumuz karakterlere gýcýk olmakla hayran olmak arasýnda ince bir çizgi var. Bir lafla, bir tek þeyle öbürüne bir anda dönüþebilir. Sinema yazarlýðýnýn anlamý da belki burada, bir þey hep göründüðü gibi deðildir. Anlamý birden deðiþebilir. Sanat eserleriyle iliþkide ben katalizörlerin çok önemli olduðunu düþünüyorum. Ýyi bir sinema yazarýnýn da böyle bir katalizör olabileceðini düþünüyorum. Ben kendi tarihimden biliyorum. Hem insanlarla hem sinemayla iliþkimde. Bugün en hayran olduðum insanlar önce en gýcýk olduklarým aslýnda! Ýlk görüþte sevdiðin bir insaný uzun süre sevemezsin. Kýsa vadeli olur. Filmde de öyle olur. Ýlk gördüðümde yarýda çýktýklarým sonradan hayatýmýn en önemli filmleri haline gelmiþtir. Ya da yýllarca sinir olduðum bir insan iliþkinin bir anda yön deðiþtirmesiyle en yakýn dostlarýmdan biri olmuþtur. Öyledir hayat, sürekli kendimizi koruyarak, kollayarak sað kalmaya çalýþýyoruz ayný geminin içinde. Tehlikeli bulduðumuz insanlarý, belli bir formülasyonla hayatýmýzdan uzak tutmaya çalýþýyoruz, kafamýzýn içinde. Ben ilginç bulduðum karakterleri filme koymaya çalýþýyorum, sevgi duymuyorum onlara, sevgi duymam gerekmiyor daha doðrusu.