Önce istikrar gerekir

Beşiktaş doğru dizilişle sahada Eskişehir karşısında. Sonuç ne oluyor? İlk yarıda tam 10 gol girişimi. E.Şehir’in maç başında, dk. 3 ve 11’de iki gol girişimi var. Bunun dışındaki tek gol girişimi dk. 36’da skoru yakaladığı pozisyon. İlk yarıdaki skora takılmıyorum, rahatlıkla fark yakalayabilirdi Beşiktaş. Özetle ilk yarının bilançosu 10’a 3 Beşiktaş lehine.

 Aklıma hemen Ordu maçı düşüyor. Geçen hafta da yazmıştım: O maçın ilk yarısında karşılıklı 5’er gol girişimi var. Sonra dk. 49’da Oğuzhan oyuna giriyor, Ordu maçının 2. yarısında gol girişimi bilançosu 9’a 3 Beşiktaş’ın lehine dönüyor. Rastlantısal bir benzerlik mi? Hiç sanmam. Aybaba, ceza ya da sakatlık söz konusu olmadıkça, Fernandes-Oğuzhan ikilisini sahada korusa ve anlamsız taktik deneylere girişmeseydi, bugün Beşiktaş’ın Şampiyonlar Ligi şansı ciddi bir olasılığa dönüşmüş olurdu.

Ordu maçıyla ilginç benzerlik 2. yarıda da sürüyor üstelik: Önce Ersun Yanal anlam veremediğim Özgür Çek-Mehmet Güven değişikliğini yapıyor. 2. yarıya etkili başlayan Eskişehir’in oyun karakterini etkileyen bir tercih.

Aybaba’dan da hemen Oğuzhan-Necip değişikliği geliyor karşılık olarak. 2. yarı E.Şehir’in 5, Beşiktaş’ın 4 gol girişimiyle bitiyor. Ordu maçının ilk yarısının kopyası sanki. Ve Beşiktaş maçı rastlantısal bir golle kazanıyor, maçın ilk yarısındaki hücum üretkenliğini sürdürerek değil.

Kısaca karşılaştırdığım şu iki maç tedbirli futbol şakşakçıları için ders niteliğinde. Ama Beşiktaş gereken skora ulaştığı için, onlar buna kulak asmaz. Türkiye’deki futbol anlayışının genel bir eleştiriye ihtiyacı var, futbolumuz hızla geriye gidiyor, kimsenin umurunda değil.

Beşiktaş’ın tüzüğü değişti. Yönetim kendi taslağına yönelik eleştirilere kulak verdi, kimi revizyonlar gerçekleşti. Olumlu bir gelişme. 2 Haziran’da da yeni yönetim oluşacak. Yeni yönetimin en önemli işi doğru teknik adam tercihi olmalı. Modern futbolu özümsemiş ve sistem oluşturacak bir teknik adam şart. Ve bu teknik adamın gerçek anlamda arkasında durulması şart oğlu şart. Biliyorum, boşunaydı, ama Schuster döneminde hep yazdım: Önce istikrar gerekir, ardından başarı illa gelir.