Önce kadınlar ve çocuklar ölüyor!

Batı medeniyeti hukuken, siyaseten ve ahlaken çöktü. Suriye’deki vahşete sadece seyirci kalmak İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini çöpe, BM başta olmak üzere oluşturulmuş tüm uluslararası yapıları enkaza çevirmeye yetti de arttı bile. 

Suriye’ye her gün ortalama 50 varil bombası düşüyor. Düşen her bomba yüzlerce insanı, kadını, çocuğu yakarak, kolunu bacağını kopararak, iç organlarını deşerek öldürüyor.

Ölmeyip yaralı kurtulanların daha şanslı olduğunu söylemek içinse hiç bir neden yok. 

Dehşeti yaşayıp, geride ve çaresiz kalmanın verdiği acı bu kadar ağır olmasaydı, öleceğini bile bile çoluk çocuğuyla Akdeniz’e açılır mıydı insanlar?

Belki de en korkuncu, çocuklarını ölümden kurtarmak isteyen ama onlarla yolculuk yapmaya -daha doğrusu kaçakçılara verecek yeterli parası olmayan- Suriyeli anne babaların çocuklarını tek başına Avrupa’ya yolluyor olması.

Mesela İsveç’e her hafta ortalama 700 yalnız çocuk ulaşıyor. Yedi yüz kimsesiz, yaralanmış, örselenmiş çocuk...

Bu çocuklar sadece savaşın değil, insan tacirlerinin ürettiği şiddetin de izlerini taşıyorlar küçücük bedenlerinde.

Suriye’den Kuzey Avrupa’ya o uzun yolda aç bırakılıyor, dövülüyor, tecavüze uğruyorlar. Kimi kulaklarına sıklıkla vurulduğu için işitme kaybına uğramış, kimi yara bere içinde, kimininse kemikleri kırık. İstisnasız hepsinin kalbi çok fena kırık... 

Sadece İsveç’te yanlarında ebeveynleri olmayan çocuk mülteci sayısı 12 bini aşmış durumda.

Her türü tehlikeye açık durumdalar. Avrupa Polis Örgütü Europol, son 2 yılda 10 binin üzerinde göçmen çocuğun AB ülkelerine geldikten sonra kaybolduğunu açıkladı. Bu çocukların çeteler tarafından seks işçiliğine ve köleliğe zorlanabileceği tahmin ediliyor.

Uluslararası sivil toplum kuruluşu Çocukları Kurtarın (Save the Children) ise sadece 2015’te 26 bin civarında çocuğun Avrupa ülkelerine yanlarında anne ya da babaları olmadan geldiğini duyurdu. BM rakamlarına göre 100 bin Suriyeli bebek ‘sürgünde’ doğdu.

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği de bu konuda defalarca rapor yayınladı. Avrupa’ya gitmek üzere yola çıkan kadın ve çocukların cinsel şiddet ve istismara uğradığını raporladı. Ama sonuç değişmedi. 

Akdeniz bir mezarlık 

BM Mülteci Örgütü’nün 2015 sonu rakamlarına göre Akdeniz’i kaçak yollarla geçenlerin yüzde 49’u Suriyeli, yüzde 21’i Afgan. 

Sadece denizde ölen ya da kaybolan insanların sayısı 2014’te 3 bin 279, 2015’te 3.735!

Ortalama 3 bin-4 binin altına hiç düşmemiş!

Uluslararası Göç Örgütü’ne (IOM) göre ise sadece Ocak 2016’da Akdeniz’i geçmek isteyen 370 mülteci hayatını kaybetmiş.

Aynı örgüt son 5-6 yılda 20-25 bin göçmenin Akdeniz’e gömüldüğünü belirtiyor. Haliyle, önce kadınlar ve çocuklar ölüyor.

Akdeniz’in büyük bir mezarlığa dönmüş olmasının birinci nedeni güç, para, nüfuz, menfaat kazanmak için savaş yürüten katil devletler örgütler ise, ikincisi, savaşlar gibi insani krizler karşısında da sorumsuz vicdansız umursamaz bir tutum alan Avrupa ülkeleri.

Suç ortaklığının en büyük delili yine BM verilerinden: 64 Avrupa ülkesinde toplam 813 bin 599 Suriyeli var!

Türkiye kocaman bir yürek 

2 milyon 600 bin rakamının üzerine her gün yeni misafirlerin eklendiği Türkiye ise en fazla sayıda Suriyeliye kucak açan tek ülke. Bu sayının yarıdan fazlası çocuklardan oluşmakta. Barınma ve gıda başta olmak üzere sağlık ve eğitim ihtiyaçları da karşılanmaya çalışılıyor.

10 milyon dolardan para harcadı Türkiye bugüne kadar bu uğurda. Yardım da almadı.

BM, kamplara yaptığı cüzi miktardaki gıda yardımını bile kesti geçen yaz. BM yetkililerinin bile itiraf etmek zorunda kaldığı gibi Türkiye’deki kamplar 10 numara 5 yıldız.

Dünya insanlık sınavından çakarken şükür ki güçlü bir Türkiye var dara düşen herkese elini uzatan, kalbini açan.