Kulluk ne güzel þeydir.
Tam bir eþitlik halidir.
Allah’ýn kullarý arasýnda elbette bir deðer sýralamasý vardýr.
Bu deðer sýralamasýnda ýrklarýn, dillerin, renklerin yeri yoktur.
Bir tek ölçü vardýr: Takva.
Manevi bir ölçü birimidir bu.
Allah’ýn mü’min kullarý onun dýþýndaki her konuda Peygamberimizin (sav) dediði gibi bir taraðýn diþleri gibi eþittirler.
Allah’ýn mü’min kullarýyla münkir kullarý arasýndaki deðer ölçüsü ayrýdýr.
Lakin o konu bahsi diðerdir.
Bilinen bir gerçek var ki o da þudur: Allah’ýn bütün kullarý Adem’in (as) çocuklarýdýrlar. Ve Adem ise topraktandýr.
***
Hiçbir unvan ve hiçbir makam kulluktan öncelikli deðildir.
Allah’ýn mü’min kullarý arasýnda sahip olunan hiçbir dünyevi unvan ve makam manen ayrýcalýklý/imtiyazlý olmak anlamýna gelmez.
Kim ki kendini mü’min kardeþlerinden dünyevi unvan ve makamýndan dolayý daha deðerli ve imtiyazlý addederse bilesiniz ki o, Kutsal Kitabýmýzdaki buyruklarýn bilincinde deðildir.
Yüce Resûl’u (sav) hiç tanýmamýþ demektir.
Kur’aný bilmek ve Resûl’u tanýmak lafzen anlamlý deðildir.
Resûl’un bilinciyle yol yürümek gerek asýl.
Çünkü Resûl “yürüyen Kur’an” gibidir.
Dünyevi unvan ve makamlardan dolayý insanlar zaten deðer görürler.
Bunda bir yanlýþlýk yok.
Lakin unvan ve makamlarýndan dolayý insanlardan daha deðerli olduklarý zehabýna kapýlanlar yanlýþ yaparlar.
Zira hiç bir mü’min kendini Allah katýnda diðer mü’min kardeþlerinden dünyalýk payeler dolayýsýyla üstün/deðerli göremez.
Öncelikle ve önemlilikle kul olduðunu unutanlar, sahip olduklarý dünyevi paye ve güçten dolayý kendilerini kral gibi görmeye baþlarlarsa manen ölürler.
Çevrelerinde toplaþan dalkavuklarýn iðvalarýna kapýlýp kendilerini Allah’ýn diðer kullarýndan üstün gören mütekebbirler kaybederler.
Biz, Allah’ýn mü’min kullarý, hiçbir þart ve ahvalde kul olduðumuzu unutmamalýyýz.
Önderimizin bilincini kuþanmalýyýz.
Hz. Muhammed (sav) kendini hep “Allah’ýn kulu” olarak tavsif ederdi. Resûl sýfatý sonra gelirdi.
Krallara ve Kisralara gönderdiði davet mektuplarýnda kulluk sýfatýnýn önüne Resûlluk sýfatýný yazmak isteyen arkadaþlarýna itiraz ederdi. “Ben önce Allah’ýn kuluyum, sonra Resûl’um” derdi.
Buradaki bilinç nirengi öneme sahiptir. Bu bilinci kaybettiðimiz an, Resûlluk sýfatýnýn yanýnda hiç hükmünde olan dünyevi payeleri öne çýkarttýðýmýz an manen çürümeye baþlarýz.
Hem unutulmasýn ki Hz. Muhammed (sav) Medine’ye hicretten sonra hem Resûl, hem de site devletinin baþkaný konumundaydý.
Ama O, her daim kul olduðunun bilincindeydi.
Kendisine itiraz edilebilen bir kul...
Kur’an tarafýndan zaman zaman ikaz edilen bir Resûl...
Vahiy dýþýndaki konularda arkadaþlarýyla Kur’an’da emredildiði üzere sürekli istiþare halinde olan bir devlet baþkaný...
Ýstiþare neticesinde kendi görüþünden vazgeçip arkadaþlarýnýn görüþlerini esas alan bir Yüce Resûl ve lider...
***
Bir meclise girdiðinde boþ bulduðu yere oturan...
Kimsenin önünde sýkça kalkmasýna izin vermeyen...
Bunu yapmak isteyenlere “Acemin birbirine tazim için ayaða kalktýklarý gibi siz de kalkmayýn” uyarýsýnda bulunan...
Mekke’nin fethedildiði günlerde huzurunda titreyen birine “ Kendine gel! Ben bir Kral deðilim. Ben sadece kurutulmuþ et yiyen bir kadýnýn oðluyum!” diyen...
Arkadaþlarýna “Hristiyanlarýn Meryem oðlu Ýsa’ya yaptýklarý gibi, bana da mübalaðalý övgülerde bulunmayýn! Ben ancak Allah’ýn kuluyum. Öyleyse bana Allah’ýn kulu ve Resûlu deyin!” ikazýnda bulunan...
Yeri gelince arkadaþlarýyla güzel þakalar ve espriler yapmaktan kaçýnmayan...
Baþtan sona yapýp ettikleriyle bizim için numune-i imtisal oluþturan o sevgililer sevgilisinin hayatýný tekrar tekrar okumalýyýz dostlar.
Bilincimiz saparsa Allah’ýn diðer mü’min kullarýný ve bizatihi Allah’ý gücendirmiþ oluruz.
Kulluk bilincimizi Kitab’ýn ve Resûl’un öðretisi doðrultusunda kuþanýrsak sýrtýmýz yere gelmez.
***
Prof. Dr. Bünyamin Erul’un Diyanet Vakfý Yayýnlarý arasýnda çýkan hacmi küçük ama deðeri büyük “Örnek Bir Lider HZ. PEYGAMBER” kitabýný herkesin okumasýný salýk veririm.