CHP önce aday kriterlerini açýklamýþtý:
1 - Partili olmayacak.
2 - Toplumun her kesiminin desteðini alabilecek.
3 - Hükümete karýþmayacak.
4 - Uluslararasý deneyim ve nezaket sahibi olacak.
5 - Ýngilizce bilecek.
Bunlarýn dördüne üstün anlamlar yüklemek mümkündü.
Ancak, CHP Genel Baþkaný Kemal Kýlýçdaroðlu, Cumhurbaþkaný’nýn ‘iyi Ýngilizce’sinden beklentisinin ‘Yabancý liderlere Ýngilizce espri yapabilme yeteneði’ olduðunu açýklayýnca, ilk dört maddeyi anlamsýzlaþtýrdý.
Yani,
“CHP Türkiye’nin uluslararasý alandaki yerini teslim etti ve uluslar arasý kabul görmüþ bir ismi önerdi; Türkiye’nin tavýr koyarak sürdürdüðü dýþ politikayla kendine güçlü bir alan açtýðýný kabul etti, ancak bu alanýn artýk ‘daha diplomatik’ bir usulle korunmasý ve geliþtirilmesini istiyor” izahýna soyunanlarý da mahçup etti!
***
-Cem Yýlmaz’ýn, topu konuða atan hazýrlýksýz TV sunucusunu ‘ti’ye aldýðý “Neden sanat?” esprisini hatýrlatarak- soralým;
Neden Ekmeleddin Ýhsanoðlu?
a- Mýsýr El Ezher mezunu olmasý.
b- Bilim tarihi profesörü olmasý.
c- Ýslam Ýþbirliði Teþkilatý Genel Sekreteri olmasý.
d- Hiçbiri.
CHP ve MHP sözcüleri ÝÝT Genel Sekreterliði’ne atýfta bulunarak ‘bilim adamý ve diplomat’ gerekçelerini saysa da; daha ilk gün Ýhsanoðlu’na ‘Ýslamoðlu’, ÝÝT’na da ‘Ýslam Kalkýnma Örgütü’ demekle sadece adayý ve örgütünü tanýmakla ilgilenmediklerini deðil, ‘seçim kriterlerini’ de göstermiþ oldular.
Yani;
Doðru cevap ‘d’ þýkký...
Çatý aday, ‘Erdoðan’dan oy koparabilme potansiyeli’ ve ‘politika geliþtirmek yerine geliþtirilmiþ politikalara uyumlu hareket etme’ yeteneðine göre belirlendi.
CHP için, ‘adý Ýslam’la baþlayan bir kurum’un baþkanlýðýný yapmýþ olmasý; Myanmar’daki katliamlar, Mýsýr’daki darbe konusunda ‘uluslar arasý toplum’la uyum içinde ama Türkiye’nin politikalarýyla çatýþan tutumu yeterli oldu.
Özetle, “Müslümanýn dünya görmüþü, Ýngilizce espri yapabileni olsun; AK Parti iktidarýna mesafeli olsun; dünyada da etliye sütlüye karýþmasýn, nazik olsun!”
Bu beklenti önce Ekmel Hoca’ya haksýzlýk.
Ekmel Hoca, “Politikaya girseydim zamanýnda AP’de, ANAP’ta ve AK Parti’de girerdim” diyor.
Kýlýçdaroðlu da, “Erdoðan’la çatýþacak bir AK Partili” bulduðunu düþünüyor.
Çatý aday araþýyýnýn temeli “Erdoðan karþýtlýðý”, ancak çatý ‘Erdoðan seçmeni’nin üzerine kuruluyor!
Ve bu aday Erdoðan’a karþý meydanlara çýkacak...
Erdoðan “Geleceðin Türkiyesi’ni, terleyen cumhurbaþkaný”ný anlatacak, -CHP’nin beklentisine göre- çatý aday da “Etliye sütlüye karýþmayacaðýný, AK Parti’ye mesafe koyacaðýný, dünya liderlerine yeri geldiðinde ‘one minute’ demek yerine nazik olacaðýný, Ýngilizce espriler yapacaðýný” anlatacak!
Dedim ya, Ekmel Hoca’ya haksýzlýk ediyorlar...
***
CHP’nin ‘saða açýlmasý’ Baykal döneminde belirginleþmiþti. Ýlahiyatçýlar ve ‘Demirel ekibi’nden ‘saðcý’ milletvekilleri partiye girdi. Bu açýlým Kýlýçdaroðlu döneminde ‘parti politikasý’ haline geldi, MHP’ye doðru geniþledi. Ankara’da CHP-MHP koalisyonunun, Ýstanbul Üsküdar’da emekli müftü CHP Ýstanbul Milletvekili Ýhsan Özkes’in aldýðý oylar ‘baþarý göstergesi’ sayýldý.
CHP tabaný da ‘kazanalým da kiminle olursa olsun’ noktasýna getirildi.
“Dindar cumhurbaþkaný ne demek” diye Özal’a, “Baþörtülü First Lady olur mu” diye Gül’e karþý çýkan CHP, “El Ezher’li Cumhurbaþkaný”na geldi!
Bunu olumlu anlamda söylüyorum.
CHP’nin milletin deðerleriyle çatýþarak bir yere varamadýðýný gördüðü anlaþýlýyor.
Ancak bu, CHP’ye milliyetçi-muhafazakar bir lider gelme ihtimalini de sürpriz olmaktan çýkaracak þekilde cereyan ediyor.
CHP, milliyetçi-muhafazakar bir adayla, milliyetçi-muhafazakar seçmenin üzerine ‘çatý’ inþa ediyor.
Cem Yýlmaz’ýn ön sýralarda oturan yaþlý seyircisiyle þakalaþýrken, “Teyze buradaydý, binayý üzerine inþa etmiþler” demesi gibi...
Teyze bu espriye gülüp geçmiþti...