Bugün Papa I. Francesco (Françesko) Cenablarý üç günlük Türkiye ziyâretini tamamlýyor.
Katolik Kilisesi’nin Rûhânî Lideri olan Zâtýn Türkiye’yi ziyâret etmesi dînî bakýmdan normaldir. Hattâ belki gereklidir bile... Kaldý ki Papa Cenablarý Türkiye’yi gayet iyi bilmekdedir. Zîrâ Hýristiyanlýkla ilgili olan pek çok hâtýra yâhut eser Anadolu topraklarýnda bulunur. Bunlar üstelik birinci dereceden önemi hâiz anýtlar, olaylar ve benzeri önemli sembollerdir. Sâdece Hazret-i Meryem’in Anadolu topraklarýnda yýllarca yaþadýðýný ve Efes’de medfun bulunduðunu zikretmek dahî yeterlidir.
Hýristiyanlýk Terminolojisi’nde “Yedi Yýldýzlar” olarak geçen ve bu inancýn fevkalâde önemli merkezleri sayýlan þehirlerin hepsi Anadolu’dadýr:
Alaþehir (Philadelphia),
Sâlihli (Sardes),
Efes (Ephesos),
Ýzmir (Smyrna),
Bergama (Pergamon),
Akhisar (Thyateria) ve Eskihisar (Laodikeia)...
10. Yy. sonlarýna kadar bütün Konsiller, yâni rûhânîler meclisleri, Anadolu’da toplanmýþdýr.
Hattâ Hazret-i Meryem ilk defâ 431 Yýlý’ndaki Efes Konsili’nde “Allâh’ýn Annesi” olarak kabûl edilmiþdir. Konstantinopolis (yâni Türkçedeki adýyla Ýstanbul) Patriði Nestorius buna karþý çýkarak “Ýsâ’nýn Annesi” tezini savunduysa da bunu kabûl ettirememiþdir.
Ayrýca en önemli Havârîlerden Pavlos da Tarsusludur.
Üstelik ilk Hýristiyan cemaati de Antakya’da teþekkül etmiþdir.
Son olarak “Hýristiyan” (kutsal merhemle salbolunmuþ) adý ve kavramýnýn da Anadolu’da ortaya çýkdýðýný ekleyelim.
Bunlar iþin dînî yaný. Îman bâbýnda her zaman önemli hususlar.
Ama meselenin bir de politik cebhesi var.
Bilindiði üzere Papalar öteden beri rûhânî þahsiyetlerinin yanýsýra siyâsî baðlamda da büyük aðýrlýk taþýyan kimselerdir. Zâten Roma’nýn içinde ufacýk bir toprak parçasý olan ve Papa’nýn resmî mekâný olan Vatikan da devletler hukukuna göre baðýmsýz devlet statüsüne sâhibdir ve Ankara da dâhil olmak üzere yeryüzünün pek çok baþkentinde diplomatik temsilcilikleri (büyükelçilikleri) vardýr.
Öyle ki Vatikan büyükelçilerinin bulunduðu baþkentlerde “Apostolik Nuntius” (nuntsiyus) yâni “havârîsel mümessil/papalýk temsilcisi” ünvânýný taþýyan zât, daha ilk gününden îtibâren o baþkentdeki “doyen” (duayyen/en kýdemli) diplomat sayýlýr. Baþka bir deyiþle diplomatik hiyerarþide en ön sýraya gelir.
Ýkinci Dünyâ Savaþý’ndan kýsa bir süre sonra bir meseleden, gâlibâ Sovyetler Birliði’nde ve Doðu Avrupa’daki Katoliklere yapýlan eziyetler yüzünden Papa ile Diktatör Stalin’in arasý limônîleþmiþ ve bir ara Stalin, yanýnda bulunan Britanya Sefîrine dönerek “Bu Papanýn kaç tümeni var ki?” þeklinde, aklýnca müstehziyâne bir sual yöneltmiþdi.
Britanya Büyükelçisi Sir Edwin ise buna karþýlýk þu cevâbý vermiþ derler:
“Papa’nýn tümenleri yok, Efendim. Sâdece oniki sâdýk adamý var.”
Anlamýþsýnýzdýr tabii ama okuyucu kýsmýna güven olmaz; ben yine îzâh edeyim:
Bu oniki adamla Sefir Oniki Havârîler’i kasdediyor... Lütfen beni üzmeyin!
Þimdi gelelim en önemli soruya:
Papa Cenablarý Türkiye’ye neden geldi?
Ne bileyim ben!