Önemli olan, oyunun farkına varmaktır

“Biliyorsun Archie, Suriye’de ne olup bittiğiyle biz yakından ilgiliyiz” diyor evindeki çalışma odasında üstü evrakla dolu masanın arkasından gözlerini devirerek alçak sesle konuşan adam...  “Özellikle de şimdi; komünistler ile milliyetçilerin bir şeyler yapmaya kalkıştığı şu günlerde... Derhal Şam’a gitmeni istiyorum... Büyükelçiyle görüş... Neler yapılması gerekiyorsa...” diye de ekliyor...

Umarım, bazılarınıza gündem-dışı gelse de gündemle fevkalade ilgili olduğuna inandığım yan konulara dalmama kızmıyorsunuzdur.

Masanın gerisindeki adamın adı John Foster Dulles...  1953 ile 1959 yılları arasında ABD’nin dışişleri bakanlığı koltuğunda oturan kişi... Kardeşi Allen Dulles da CIA’nin başındadır (1953-1961)...

Archie diye hitap ettiği kişi, ABD başkanlarından Theodore Roosevelt’in yeğeni Archibald Roosevelt’tir. Ortadoğu’ya özel ilgi duyan, Arapça bilen, bir Arap kızla evlendikten sonra istasyon şefi olarak İstanbul’da görev yapmış bir CIA ajanıdır Archie... İstanbul’daki görevi 1953’te sona erince, ‘gazeteci’ kimliğine bürünüp Amerika’nın Sesi Radyosu’nda çalışmış, ardından örgütün Ortadoğu masası sorumluluğunu üstlenmiştir...

Gördünüz; tamamiyle gündem dışına düşmüş sayılmam... Sonuçta, Suriye konusunda ABD’nin o yıllarda neler yaptığını (veya yapamadığını), yapmak istediğini kimler eliyle ve hangi yöntemle hayata geçirmeya çalıştığını öğrenebileceğimiz bir ‘örnek olay’ bu...

Şimdilerde yapıldığı gibi kafadan atarak veya hayalimden uydurarak da yazmıyorum; Archie’nin kaleme aldığı ‘For Lust of Knowing’ (‘Bilmenin Şehveti’) kitabından aktarıyorum... Daha doğrusu, Hugh Wilford’un ‘America’s Great Game’ (‘Amerika’nın Büyük Oyunu’) kitabındaki (s. 246 vd) alıntıdan...

CIA’deki kodadıyla ‘WELS’ 1 Temmuz günü Beyrut’a varır; yanında kendisi gibi CIA ajanı olan kuzeni Kim Roosevelt ile birlikte... Kim’in kodadının da ‘NEARMAN’ olduğunu öğreniyoruz. Onları orada CIA’den bir başka isim karşılıyor: Wilbur Eveland... Eveland kuşku uyandırmamak için onlardan bir gün önce Beyrut’a gelmiştir...

Derhal ziyaretine koştukları büyükelçi Jimmy Moose da tanıdık biridir; Archie ile yolu Bağdat’ta kesişmiş eski bir kulağı kesiktir o da...

Aslında üçlünün ve tabii CIA’in de esas hedefi Suriye değildir; Suriye’nin yanlış ellere düşmesi engellenerek Arap Dünyası’nda ‘milliyetçi’ hisleri ayaklandırmış Nasır’ı Mısır’da zora düşürmek amaçlanmaktadır...

Bakın şimdiye kadarki özetten ne çok şey öğrendik: “Gidin, Suriye’yi şöyle bir karıştırın” talimatı verilebiliyor CIA ajanlarına... Suriye karıştırılıyor, ama o yolla başka bir ülkenin hesapları bozulmak üzere...

İlk gün, Archie Arap eşinin akrabası olan Suriye genelkurmay başkanı Gen. Şevket Şukayr’ı ziyaret eder. Büyük umutlarla gider, ancak hayal kırıklığına uğrar... Karşısındaki general tipik bir Nasır-muhibbi gibi konuşmaktadır...

Gen. Şukayr birkaç gün sonra görevden alınır...

Eveland zengin bir toprak ağasıyla tanıştırır onları; Mikhail İlyan’la... Mikhail Bey siyasetle yakından ilgilidir ve ‘Türkiye-yanlısı’ devlet başkanı Şükrü Kuvvetli’ye karşı yapılmış ‘CIA-damgalı’ darbe (1949) için hayli para harcamıştır.  Wilford, “ABD stratejisine çok uygun bir adamdı” diyor İlyan için...

Toplantı verimli geçer. Archie’nin Arapça sorduğu “Komünistlerin ülkeyi ele geçirmemesi için ne yapılabilir” sorusuna öyle bir cevap verir ki, Amerikalı ajanlar, “Yahu, bu adam bize darbeden bahsediyor” diye birbirlerine bakışırlar.  Archie’nin, “Yalnızca ABD parası ve gücüyle yapılabilir mi?” sorusuna, Suriyeli toprak ağası, “Elbette” cevabını verir....

Üçlü etrafı biraz daha kolaçan eder, Suudi Arabistan’a kadar gider... Washington’da Dulles Suriye’de yapılacak darbenin kaça mal olacağını öğrenmek ister... İlyan’dan Eveland aracılığıyla “Suriye parasıyla yarım milyon” cevabı gelince sevinirler...

Suriye halkını yönetime karşı hareketlendirmek için 31 Ağustos tarihi belirlenir...

Wilford, anlatımının burasında, “Archie oyuna yeniden dönmüştü” der...

Oyun bölgemizde eskiden beri böyle oynanıyor arkadaşlar...