Türk sinemasında sanat filmlerinin belli yönetmenler sayesinde bir yere geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Ama sinema benim nazarımda daha çok gişe filmidir. Ortalama bir izleyiciye “Unutamadığınız filmler hangileridir” diye sorulduğunda beş filmin en az dördünün Hollywood’un entertainment (eğlence) türü filmlerinden olduğu görülür. Türk entelektüelinin ‘gişe filmi’ diyerek biraz da küçümsediği sinema türüdür bu. Ve sinemanın dünyanın en önemli üretimi olmasını sağlayan yapıdır. Sanat tabii ki çok önemli. Ama sadece sanat sinemayı belli, seçkin ve daracık bir gruba indirger. Halbuki sinema gücünü kalabalılıklardan alır. Bu bağlamda Türk sinemasının en güçlü olduğu dönem Yeşilçam dönemidir. Siz bakmayın yine bizim yarım entellerin Yeşilçam’ı aşağılamasına. Biz aslında 70’lerin başından itibaren sinemada sınıfta kaldık. Yeşilçam çökünce entertainment türünden çıkıp sanat filmlerine daldık. Hani ‘Kendileri için çekiyorlar. Sinema halktan koptu’ denilen dönem. Kısacası günümüzde evrensel bir ülke sinemasından bahsedebilmek için Nuri Bilge Ceylan’ın Cannes’da aldığı ödüller yeterli değildir. Asıl sinema yani merkez sinema, eğlencelik dediğimiz türdür. Ve ne yazık ki bizim bu noktada ürettiğimiz filmler aslında yerlerde sürünüyor.
Kanunsuzlar filmini bu açıdan çok önemsedim. Yapımcılığını Orçun Benli’nin üstlendiği, senaryosunu Kerem Topuz’un yazdığı ve yönetmenliğini ise Barış Erçetin’in kotardığı bir film Kanunsuzlar. Erçetin’in ilk uzun metraj sinema filmi. Artık o kadar alıştık ki ilk yönetmenlik denemelerine otomatik olarak beklentilerimizi de kısmaya başladık. Fakat bu sefer çok iyi bir uyum yakalamış bütün kadro. Barış Erçetin’in reklamcı yönetmenlere benzeyen bir tarzı var. Filmin sahneleri klip klip çekilmiş. Müzik kullanımı çok başarılı ve özenli. Hele oyunculuklar bir başka.
BİR SUÇ ÖYKÜSÜ
Bülent Çolak, Sürgün İnek’ten Çakallarla Dans serisine kadar önemli yapımlarda oynamış bir isim. Kumaşının iyi olduğunu her filmde kanıtladı. Belki bir başyapıtı yok ama her filminde yapıma bir şeyler katmayı başarmış bir isim. Kanunsuzlar filmi ise bence kariyerinin zirvesi. Cengo karakteri amiyane tabirle tam bir “Pislik”. Bunu başarmak önemli. Sanki bir Hollywood yıldızını seyreder gibi hissediyor insan. Rol arkadaşı Orhan Eşkin ise oyunculuk anlamında başarılı olmaktan öte hikayenin çatısını oluşturan bir karakteri canlandırıyor. Ezik, zayıf kişilikli ama içinde biraz saflık da olan bir karakter. Ona da pisliğin yanındaki akrep diyebiliriz. Filmde uyuşturucu aldıktan sonra geçirdiği değişim çok iyi yorumlanmış. Ve işlediği cinayetlerin hepsinin sebebini karakterinin içinde anlamlandırabiliyoruz. Bir oyuncu için daha ne söylenebilir ki... Tamam kabul ediyorum, bunda senaristin ve yönetmenin de etkisi var. Ama Orhan Eşkin dışında hiçbir oyuncunun fiziğiyle bir hissi bu kadar iyi destekleyebileceğini düşünemiyorum. Başarılı performansları bir de gerçek bir olaydan alıntılanmış öyküyle birleştirdiğimizde filmin önemi iyice ortaya çıkıyor. Hikaye tam aynı olmasa da Türkiye’de yaşanan bir seri katil olayından alıntılanmış. Gerçekte iki psikopatın ‘hap’ alıp benzinciler ve otobanlardaki konaklama yerlerinde insanları art arda öldürmesi ve polis tarafından yakalanmasıyla biten ola,y filmin öyküsüne taban oluşturmuş.
Kısaca öyküyü anlatırsak, İso ve Cengo kısa yoldan para kazanmanın yollarını arayan iki arkadaştır. Aldıkları son iş aslında oldukça kolaydır. Sadece onlara verilen paketi başka bir şehre götürüp teslim etmek. Ama şeytan boş durmaz. Paketin içinde ne olduğunun merakı korkudan ağır basar ve onlar için macera başlar...
Türk sinemasında çok da görmediğimiz bir modern suç öyküsü. Bu Son Olsun filminin yönetmeni Orçun Benli şimdi de yapımcı koltuğunda. Filmin çekim macerasını bilenler Orçun’un bilindik bir yapımcılık dışında elinden geleni yaptığını ve her şeye el attığını da kabul eder. Yani bu başarının altında azımsanamayacak kadar Orçun’un imzası var. Ne diyelim, tebrikler!
Filmin Künyesi
