Kýzým Elvan, abisinden kalan botlarý giydiði için okuldaki arkadaþlarýnýn kendisiyle dalga geçtiðini söyledi. Onlara laf anlatamadýðýndan yakýndý. Sonra spor ayakkabýsýyla okula gitti.
lvan, abisinden ona kalan botlarla geçiriyor bu kýþý. Geçenlerde okula giderken “Bu ayakkabýlarý giymek istemiyorum. Spor ayakkabýlarla gideceðim okula” dedi. “Tabii spor ayakkabýlarýný da giyebilirsin ama niye botlarýný giymek istemiyorsun?” diye sordum. Ýyi ki sormuþum. “Arkadaþlarým bu botlarýn erkek ayakkabýsý olduðunu söylüyor. Ben de onlara anlatmaktan býktým, usandým!” dedi. Baktým yüzü de düþtü iyice. Derin bir nefes alýp kýyafetlerin ve renklerin sadece kýzlara ya da sadece erkeklere ait olmadýðýný, botlarýn lacivert de kýrmýzý da olabileceðini söyledim. Son olarak da “Bazý ülkelerde erkekler elbise gibi uzun giysiler giyiyor, Ýskoçya’da da etek!” deyip spor ayakkabýlarýný giydirdim. Elvan da “Biliyorum biliyorum ama anlamýyorlar!” diye söylendi durdu okul yolunda.
O gün uygun deðildi ama birkaç gün sonra konuyu öðretmeniyle de paylaþtým. Renkler konusunda böyle cinsiyetçi bir ayrýmýn doðru olmadýðýný düþündüðümü ilettim. O da “Haklýsýnýz ama çocuklar bazen böyle olabiliyor” dedi. Evet, çocuklar düþüncelerini süzgeçten geçirmeden olduðu gibi aktarýyor. Ama kendi kendilerine kodlamýyorlar bu renkleri. Büyüklerinden duyuyorlar. O günlerde okulda konuyla ilgili bir konuþma yapmýþ olacaklar ki Elvan bir daha ikiletmedi bot konusunu. Ben merak edip sorunca “Botlar konusunda arkadaþlarýn yine bir þeyler söylüyor mu?” diye. Kýsaca “Hayýr” dedi ve geçti.
BELKÝ DE SEVDÝÐÝ ÝÇÝN YAPIYORDU
Madem Elvan’dan baþladýk, ondan devam edelim. Kýzým þimdilerde okuma heyecanýyla yanýp tutuþuyor. Hazýrlýkta olmasýna karþýn okuma yazma öðretildiði için neredeyse bütün sesleri biliyor, bilmediklerini de uyduruyor. Akþamlarý birlikte kitap okurken “Ben okumayý öðrenince sana günde 100 sayfa okuyabilirim. Ama kitaplarýn resimli olmasý lazým” diyor. Abisi gibi kitapkurdu olmak istediðini söylüyor. Okul baþarýsý konusundaki sözler hoþuna gitmiþ olmalý ki dersi olunca söylemeden yapýyor. Geçen cumartesi günü sabah uyanýr uyanmaz dersinin baþýna oturmuþ. “Anne ben ödevlerimin çoðunu yaptým” deyince kendi kendime “Bu konuya dikkat! Ödev konusunda yapýlan yorumlar onu böyle etkilediyse bir yerde yanlýþ yaptým herhalde” diye düþündüm. Çünkü fark etmiþ, ders çalýþmanýn 'prim yapan' bir konu olduðunu. Oysa ben istiyorum ki öðrenmeyi sevdiði için yapsýn derslerini. Belki de öyledir... Yakýndan bakacaðým. Ders konusunda övgüden de uzak duracaðým.