Önüm arkam sağım solum şiddet....

Terör saldırısının ardından kanal kanal gezip duruyorum. Sonra ertesi gün reyting listelerini inceliyorum. Geçen hafta, gelen reyting bu hafta da tablo üç aşağı beş yukarı aynı durumda. 

Anlamakta güçlük çektiğim gün boyu Ankara’ya dair mesajlar atıp, umutsuzluk cümleleri kuranların gece dizilere dair twit atması.

Mesai saati gibi, gündüz endişelenip akşam normale dönemeyeceğine göre bir gariplik var bu işte. Geçen Salı günü gelen reyting sıralaması neyse bu Salı da aynı sıralama geldi. Yani seyirci cephesinde fazla değişen bir şey yok...

***

Terör kadar herkes şiddete de karşı değil mi? Survivor tanıtımlarında en çok kavga sahnelerinin kullanıldığının farkında mısınız? Hadi onu geçelim bir kalem... Futbol programlarına bakın dil tamamen şiddet dili, her kanalda bağırıp çağıran adamlar. 

Haber programlar eskiye nazaran bir tık daha düzgün hale geldi ve masum kaldı. Ama moda ve şıklık üzerine yapılan programlarda olanları ya da izdivaç programlarındaki kavgaları nasıl açıklayacağız?

Dedim ya, televizyonlarımızdan şiddeti çıkarsak geriye pek bir şey kalmıyor.

Mesela geçen hafta ekrana gelen Paramparça’da kızını tokatladığını zannettiği, gitar satan bir dükkanda çalışan genci dövdü Erkan Petekkaya. Tek bir tokat değil ağır bir saldırı ve tek bir kelime etmeden yaşandı o an.

Babaların kızlarını korumasının tek yolu şiddet değildir oysa ama senaryo öyle yazılmış, seyrettik birlikte Sadece Paramparça değil daha bir sürü dizide alakalı,alakasız şiddet var. Sonra lafa gelince şiddete son diyoruz.

***

Avrupa Birliği Komisyonu, 18 Mart Zirvesi öncesinde tüm ülkelerde yayınlanması için kısa bir film hazırlatmış. Suriyeli mülteci rakamlarından ve Türkiye ile yakın çalışma zorunluluğundan söz ediliyor bantta.

Bence AB Bakanı Volkan Bozkır da bir görsel hazırlatmalı. Mesela Madrid’de dilencilerle dalga geçen, onların yere atılan paralı kapma mücadelesiyle eğlenen PSV taraftarlarını da koyalım o görselin içine, cesedi Bodrum’da kıyıya vuran Aylan’ın büyüyünce tacizci olacağına dair karikatürü basan Charlie Hebdo’yu da...

Altına da “Böyle bir AB’ye üye olmak istemiyoruz” diye yazalım... 

Televizyon dediğiniz şey bazen ayna tutmaya yarar karşınızda olana...