Mýsýr’ýn asker-sivil-bürokrat sýnýfý ve laik seçkinleri demokrasiyi sadece Mübarek’ten kurtulmak olarak anladýlar. Mübarek olmamalý ama Müslüman Kardeþler hiç olmamalý. Mýsýr deðiþecek ama çoðunluðun istediði istikamette deðil. Mübarek rejiminin elitleri, ülkeyi kendi dünyalarýna uygun yapýlandýrarak yollarýna devam etmeyi planlýyorlar.
Mübarek’e 30 yýl tahammül edenlerin Mursi’yi bir yýlýn sonunda darbeyle göndermelerinin sebebi budur. Seçkinler için gerçek demokrasi zalim bir diktatörden her zaman daha sakýncalýdýr. Çünkü, seçim yapýlmasý gerekir ve o seçimi kazanmanýz mümkün deðildir.
Muhammed Mursi, Cumhurbaþkanlýðýnda kaldýðý müddetçe eski rejimin adamlarý güç kaybedeceklerdi, yol yakýnken ellerindeki tek imkaný kullandýlar.
Mübarek þimdi, olduðu yerden “Madem, demokrasiye darbe yapacaktýnýz beni niye indirdiniz” dese haklýdýr. Çünkü, Mýsýr’ýn önünde ya dikta ya da demokrasi seçeneði vardý. Tercih birinciden yana yapýldýktan sonra Mübarek’ten baþkasýna gerek yoktu...
Bunlar Mýsýr’ýn gerçeðidir ama zannedilmesin ki darbeyi bir silahlý kuvvetten daha çok dev bir holdinge benzeyen Mýsýr ordusu yaptý.
Hayýr, darbeyi ordu deðil Ýslamofobi yaptý...
Darbe, bütün dünya izlerken saat saat, göz göre göre geldi. Avrupa ve ABD benzersiz bir ikiyüzlülükle ve çifte standartla darbecilere göz yumdu, cesaret verdi. Ýki baþkent cuntayý tanýmayacaðýný söylese gerçekleþmeyecek darbe kolaylýkla hayata geçti.
5 bin yýlda ilk kez serbest seçim yapan bir ülkede demokrasiye emekleme imkaný bile tanýmadýlar. Sahte “kaygý” ifadeleriyle “yeni rejimi” alkýþladýlar.
Sadece Washington, Paris, Londra ya da Moskova’nýn deðil topyekün Avrupa Birliði’nin de sonuçta bulunduðu durum darbeye selam göndermekten ibarettir.
Daha birkaç gün önce Türkiye’deki çevre tartýþmalarý için art arda kararlar yayýnlayan, açýklamalar yaðdýran birlik ve birlik üyeleri Kahire darbesinden sonra kepenkleri indirip ortadan kayboldular.
Sonuçta darbe “Müslüman” Kardeþlere karþý yapýldý, kendi kardeþlerine deðil.
Adýný koyalým... Bu demokrasi tecrübesini yaþayan bütün ülkelere alan açabilirlerdi ama sözkonusu olan Ýslam ülkesi olunca “fobi” galip geldi. Ýslam’la demokrasiyi baðdaþtýrma riskini bir kez daha üstlenemediler.
Arap Baharý’nýn yeþermesi, ilerlemesi, geliþmesi ve yayýlmasý Batý’yý bir darbeye onay verecek kadar tedirgin etti. Ýslam dünyasýnda demokrasiyle kurulacak yeni dengeler, yeni diplomasi ve yeni ekonomi Avrupa baþkentlerini ürküttü. Bulduklarý ilk fýrsatta on yýllardýr bildikleri ezbere sarýldýlar: En iyisi diktatörler!
Ne kadar hata yapsalar ve çifte standart uygulasalarda kimseye hesap vermek zorunda deðiller. Kimseye, tutarsýzlýklarý için açýklama yapmak zorunda deðiller.
Dahasý var... Ordu onlara sadece Mýsýr’daki demokrasiyi yok etmeyi deðil ayný zamanda bütün bölgedeki otokrasileri dirilten bir vizyon da sunuyor. Mýsýr baþaramazsa kimse baþaramaz nasýl olsa!
Ama böyle olmayacak... Arap Baharý bir kez daha ve güçlü dönecek. Arap sokaðý Mübarek’in sisteme dönüþmesine izin vermeyecek. Ordu, Mýsýr’da yönetimin yarýdan fazlasýný garantilemek için eline silah aldý, yakýnda bütün hisselerini kaybedecek.
Cunta ve müttefiklerinin iþi çok zor... Her geçen gün kendilerini kuþatan bir reaksiyonla baþ etmek zorunda kalacaklar ve tahmin ettiklerinden çok daha kýsa bir süre içinde iktidarý kaybedecekler. Muhtemelen bütün demokrasi geri dönüþlerinde olduðu gibi yargýlanacaklar da...