Örgüte katılım sebepleri ve mankurtlaştırma

Kürt meselesine veya terör sorununa yaklaşırken ekonomik analizler yapılması, işsizlikten bahsedilmesi, kamu hizmetlerine atıf yapılması bazı kesimlerin istihfafına, istihzasına sebep olur. Bu meselenin içinde haklar ve kimlik konuları barındıran siyasi boyut elbette çok önemlidir. Ama her büyük meselenin içinde küçük gibi görülen çok önemli ayrıntılar vardır ve Kürt meselesi gibi bir sorunlar yumağı olan konuların kapsamında sosyal ile siyasalın, ekonomik ile kültürelin içiçe geçtiği görülür.

Örneğin en son yapılan bir araştırmaya göre terör örgütüne katılan gençlerin yüzde 78’i işsiz iken, ailesinde hiç çalışan olmayanların oranı yüzde 71’dir. Yani ya gencin kendisi ya ailesi tamamen kendisini geçindiremeyecek durumdadır.  

Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Araştırma Merkezi (UTSAM) tarafından 2010-12 arasında 15 ilde anket, görüşme, mülakat yöntemleriyle yapılan bir çalışma örgüte katılım sebeplerini ve örgüt üyelerinin profillerini ortaya koyuyor. Süleyman Özeren başkanlığında Murat Sever, Oğuzhan Başıbüyük, M. Alper Sözer ve Oğuzhan Ömer Demir’den oluşan bir akademik bir heyet tarafından gerçekleştirilen araştırma, örgüte katılımı tetikleyici-hızlandırıcı bireysel faktörleri çok boyutlu olarak tahlil ediyor.

Bu araştırmaya göre örgüte katılım saikleri arasında örgüt propagandası ve ailevi sorunlar yüzde 17’lik oranlara sahipken, işsizlik ve ekonomik sorunlar yüzde 11, kaçırılma ve tehdit yüzde 11, etnik duygular yüzde 12 gibi bir orana sahip. Örgüte katılma yaşı, 15-21 arasında yoğunlaşıyor.

***

Bir dönem alan hakimiyetini önemseyen, sonraları ise psikolojik üstünlüğü, gündem oluşturmayı ve toplumsal algıyı kontrol etmeyi daha öncelikli hedef haline getiren terör örgütü, gençlik merkezleri, destek evleri, yurttaş dernekleri gibi yapılanmalar üzerinden eleman kazanma faaliyeti yürütüyor.

Özellikle herhangi bir olumsuz tecrübe yaşamayan, kendi özelinde trajik hikayeler olmayan çocuk yaştaki gençlere, örgüt propagandasıyla farklı ütopyalar sunuluyor.

Geçmiş dönemlerde devletin kimi olumsuz uygulamaları, ihmal ve hataları örgüte istismar malzemesi sunarken, son dönemde örgütün farklı gerekçeleri kullanmaya çalıştığı anlaşılıyor. Örgüte katılımda haksızlık ve adaletsizlik üzerinden oluşan intikam duygusu önemli bir faktör olarak yer alıyordu. Hükümetin son dönemde attığı adımlar, demokratik reformlar, ekonomik iyileştirmeler, kamu yatırımları ve sosyal restorasyon projeleri örgütün istismar malzemelerini büyük oranda ortadan kaldırdı. Köy yakma, dışkı yedirme, faili meçhul, yargısız infaz, kötü muamele gibi yanlış uygulamaların tamamen ortadan kaldırılması, bölge halkı üzerinde şiddet uygulayan karanlık yapılanmaların kökünün kazınması, örgütün doğal destek kanallarını kurutmuş durumda.

PKK’nın okul yakma, kamu yatırımlarını engelleme, ekonomik hayatı baskı altına alma girişimleri istismar zeminini yeniden oluşturma gayretini yansıtıyor.

Devletin olumsuzlukları üzerinden propaganda yapamayan örgüt, halkın üzerinde baskı kurarak kontrol sağlamaya çalışıyor. Şemdinli’de 11 yaşındaki çocuğun öldüğü, sivillerin yaralandığı patlama sadece güvenlik güçlerine zarar vermeyi değil, bölge halkını şiddet üzerinden hizaya getirmeyi de amaçlıyordu.

***

Örgüte katılımda kahramanlık hikayelerine özenti, statü ve kimlik arayışı, aidiyet duygusunu tatmin gibi faktörler de etkili oluyor.

KCK, şehir merkezlerindeki serhildan eylemleriyle gençleri militanlaştırmayı ve dağ kadrosu için hazır hale getirmeyi amaçlıyor. Bu eylemlerle suça itilen ve kriminalize edilen çocuklar dağ kadrosuna aday hale getiriliyorlar.  

Genel olarak otoriteden ve baskıdan kurtulma eğilimi içinde olan gençlerin örgüte katılımı daha beter bir baskı ve otorite sarmalına sürüklenmelerine sebep oluyor, bu da başkaca travmalara yol açıyor. Beklediğini bulamama ve hayal kırıklığı kısa sürede pişmanlık oluşturuyor, zaman geçtikçe ise temin edilen statü ve örgüt içinde pozisyon kazanma, kopuş ihtimalini zayıflatıyor. Özgürleşme olarak sunulanın gerçekte bir ‘mankurtlaştırma’, ‘köleleştirme’ olduğu anlaşıldıkça örgütten kopuşlar da artıyor. Nitekim araştırmaya göre teslim olma ve örgütten ayrılmada 25 yaş altındakilerin oranı daha yüksek görülmektedir.

Daha ileri yaşlarda örgütten ayrılan kişilerin ise daha ciddi bir ideolojik sorgulama içine girdiği, örgütün nasıl bir sahtekarlık ve kandırmaca düzeni kurduğuna yönelik bir fikre sahip olduğu görülüyor.

Terör örgütü, bir sektör veya farklı dalları olan bir şirket gibi çalışıyor. Bir dönem BDP yöneticisi veya milletvekili olan bir şahıs daha sonra Avrupa sorumlusu olabiliyor, ekonomik faaliyetlerin başına geçebiliyor veya başka bir dönem Kandil’deki KCK yürütme heyetinde yer alabiliyor. Örgütün silahlı kanadı, sosyal, ekonomik veya siyasi kolu arasında geçişkenlikler yaşanıyor. Sabri Ok, N. Demirtaş, Z. Aydar gibi isimlerin pozisyon değişkenliklerinde bu durum görülebiliyor.

UTSAM’ın çalışması meseleye afaki ve hamasi değil, bilimsel ve rasyonel bakmak isteyenler için iyi bir analiz sunuyor.