Gençlik yýllarýmda izlemeye doyamadýðým balelerden biriydi “Giselle”... Hala da öyledir! Onu da “Kuðu Gölü”nü de, “Fýndýkkýran”ý da, “Don Kiþot”u da bayýla bayýla izlerim. Romantik balelerin cazibesi bir baþka deðil midir?
Dans etmeyi çok seven, aþýk olduðu adamýn aslýnda kýlýk deðiþtirmiþ bir soylu olduðunu ve soylu bir kadýnla niþanlý olduðunu öðrenince kalbi dayanmayan köylü kýzýnýn öyküsünü anlatýr “Giselle”. Aþký o kadar güçlüdür ki soyluyu cezalandýrmaya gelen perilerin büyüsünü bile önler! Hepimiz geçiciyiz “Giselle” misali, aþkla ve tutkuyla yaratýlmýþ yapýtlar ise kalýcý!
O yüzden “Giselle”in yarýn akþam Zorlu Center Ana Tiyatro’da orkestra eþliðinde sahnelenecek olmasý sanatseverler için önem taþýyor. Usta þef Elþad Bagýrov yönetimindeki ÝDOB orkestrasý yeniden dansçýlarla buluþacak! Gerçekten çok acýklý bir durum ama salonsuzluk yüzünden çoktandýr balelerimiz kayýttan müzik eþliðinde sahneye konuyor...
***
Kültür ve Turizm Bakaný Ömer Çelik’in bu yýl açýlacaðý müjdesini verdiði ama önündeki polislerden ötürü yakýnýndan geçmeye bile korktuðumuz yýkýk dökük, perili bir binaya benzeyen AKM’deki temsillere hasret kaldýk... Ýstanbul gibi bir dünya kentinin göbeðinde önünde polisin nöbet beklediði metruk bir kültür merkezi bulunduðuna inanasým gelmiyor. Taksim’den her geçtiðimde bu absürd manzaraya hayretle bakakalýyorum.
Oysa hangi sanatsever o kapýdan içeri coþkuyla girmeyi özlemiyor ki? Hepimiz bir “beyaz bale” izleyince hemen masal alemine dalmaz mýyýz? Hele kahramaný Giselle misali ölümüne seven ve ölümüne dans eden bir genç kadýn ise! Bir de tabii erkekleri cezalandýrmak için ölene dek dans ettiren periler, yani Wililer var iþin içinde! Onlarýn acýmasýz kraliçesi Myrta olup Türkiye’de kültür ve sanat etkinliklerini sekteye uðratan herkese dans etme cezasý vermek isterdim, doðrusu. Ölene dek deðil tabii, bayýlana dek!
Librettoyu Jules-Henri Vernoy de Saint-Georges ile birlikte yazan Theophile Gautier, Christian Johann Heinrich Heine’den esinlendi. Nietzsche’nin “Ecce Homo” adlý kitabýnda ondan övgüyle söz eder: “Lirik ozan üstüne en yüksek kavramý Heinrich Heine verdi bana. Öylesine tatlý, öylesine tutkulu bir musikiyi binyýllar arasýnda boþuna arýyorum”.
Heine’nin Paris’te yaþadýðý ve yýldýzlaþtýðý dönemde yazdýðý “De l’Allemagne / Almanya’dan” kitabýndaki (1835) bir pasajda söz ettiði beyaz perileri, yani Wilileri bale haline getirdi. Fransa’da edebiyat kadar bütün sanat aleminde nüfuzlu bir isim olan Gautier, hem baleye yeni bir soluk getirme amacý güdüyor hem de hayran ve aþýk olduðu balerin Carlotta Grisi’ye yakýþacak bir eser yaratmaya çabalýyordu! Gautier, ilk perdenin ilhamýný, “bütün gece dans ettikten sonra ölen genç kýz” imgesini Fransa’nýn þair-i azam’I Victor Hugo’nun “Les Fantômes” þiirinden aldý.
Grisi’nin kocasý olan bale hocasý Jules Perrot ve Jean Coralli’nin koreografisine imza attýðý “Giselle”i Adolphe Adam besteledi. Ýlk kez 28 Haziran 1841 tarihinde Paris Operasý’nda sahnelenen “Giselle”, bugün romantik balenin baþyapýtlarýndan biri sayýlýyor. Bale tarihinin en önemli koreograflarýndan Marius Petipa’nýn daha sonra yeniden ele aldýðý “Giselle” koreografisini sahneye koyuyor ÝDOB. Ivanka Lukateli de kendi küçük deðiþikliklerini yaptý. Aralýk’tan beri sergilediði eserin temsilleri sezon boyunca devam edecek.
Umarým bir an önce dünya çapýnda salonlara kavuþuruz da “orkestra eþliðinde bale izleyeceðiz” cümlesi haber niteliði taþýmaktan çýkar.