Ormanýn yutmaya çalýþtýðý uygarlýk Angkor

Angkor Tapýnaklarý’nýn hikayesinin derinliklerine indikçe, bu büyük uygarlýða hayranlýk duymadan edemiyor insan. Hele de devasa aðaç köklerince yutulmaya direnen Ta Prohm’u görünce Angkor’un büyüsüne kapýlýyorsunuz.

Sabah saatleri. Tozlu bir yol. Etraftaki aðaçlýklar gölge etmese güneþ insanýn tenine yapýþacak gibi. Sýcak... Ýnsaný canýndan bezdiren bir nem var. Dünyanýn herhangi bir yerinde olabilirim. Ama durun, iki tane fil geçiyor aðaçlarýn arasýndan. Demek ki herhangi bir yerde deðilim. Bir süre doðanýn sesleri (ya da sessizliði) eþliðinde yürüdükten sonra bir ezgi çalýnýnca kulaðýma, daldýðým düþüncelerden uzaklaþýp etrafýma bakýnmaya baþladým. Sesin nereden geldiðini de o zaman anladým. Tamamý genç erkeklerden oluþan bir grup yol kenarýnda oturmuþ, daha önce pek görmediðim enstrümanlar çalýyor. Bunlar Khmer müzisyenleri. Kamboçya geleneksel müziðinde kullanýlan Khmer flütü ‘Khloy’, ‘Thon’ adý verilen davul, ‘Rhoneat’, yani ufak tokmaklarla çalýnan bir tür ksilofon ve müzisyenin etrafýný çevreleyen, yine tokmakla çalýnan ve ufak gonglardan oluþan ‘Kong vong thom’ gibi bizimkilerden çok farklý enstrümanlar çalýyorlar. Etraflarýyla pek ilgili deðiller sanki. Tamamen kendi dünyalarýna dalmýþlar. Önlerinde kendi kaydettikleri müzik CD’leri ve dinleyenlerin para atacaðý bir kutu var tabii.

Geleneksel Khmer giysilerine bürünüp turistlerle fotoðraf çektirmeyi bekleyen çevre köylüleri, hediyelik eþya satan çocuklar, tapýnaklarýn kara kalem veya suluboya resimlerini yapýp satmaya çalýþan genç ressamlar, susayanlar soðuk su alsýn diye bekleyenler, koca koca sepetlerde tropik meyveler satan sessiz kadýnlar, tuk tukçular, þoförler, rehberler, kolunuza þans bilezikleri takýp bahWþiþ bekleyen rahibeler, çeþitli seremoniler için hazýr durumda bulunan turuncu giysili Budist rahipler... Burasý kocaman bir ticarethane.

Angelina Jolie’nin film çektiði yer

Bir Hindu tapýnaðý olarak inþa edilse de bugün Budist inanca sahip Kamboçyalýlarýn ziyaret ettiði Angkor Wat, sadece Kamboçya’nýn deðil, Asya’nýn da en büyük tapýnaklarýndan. Kompleksin tamamý için Angkor Wat adý zikredilse de bu sadece giriþte sizi karþýlayan devasa tapýnaðýn adý. Bölge Angkor Tapýnaklarý olarak biliniyor. Kamboçya’nýn gururu ve ana turizm merkezi olan tapýnaklar Khmer Krallýðý’nýn 21. yüzyýla ulaþabilen parçasý. Antik dönemin olaðanüstü eserlerinin bulunduðu topraklarda doðup büyümüþ olmak belki þýmartýyor insaný. Angkor Tapýnaklarý’ný gördüðümde büyülenmemem bundan herhalde diyorum ister istemez. Bugün de o günkü hislerim geçerli ancak Angkor Tapýnaklarý’nýn hikayesinin derinliklerine indikçe, bu büyük uygarlýða hayranlýk duymadan edemiyor insan. Hele de devasa aðaç köklerince yutulmaya direnen Ta Prohm tapýnaðýný görünce, Angkor’un büyüsüne kapýlýyorsunuz. Direnmenin imkaný yok çünkü nereye baksanýz düzgün kesilmiþ taþlardan yapýlmýþ bir duvarýn üzerini yer yer bir ana þefkati, zaman zaman da ezip yok etmek için kollarýný açmýþ güçlü bir ahtapot gibi kavramýþ saðlam köklerle karþýlaþýyorsunuz. Garip, çok garip bir yer burasý. En büyük özelliði, Angkor’un diðer tapýnaklarý gibi bir restorasyon geçirmeyip bulunduðu haliyle býrakýlmýþ olmasý. Elbette yok olmasýna engel olmak üzere onarýlmýþ ve etrafýndaki çalýlardan arýndýrýlmýþ ancak aðaç köklerine dokunulmamýþ. Burayý farklý kýlan da bu zaten. Tabii Ta Prohm’un çok ziyaretçi çekmesinin nedenlerinden biri de Angelina Jolie’nin baþrolünü üstlendiði Tomb Raider filminin bir kýsmýnýn burada çekilmiþ olmasý.

216 yüzü var

Kamboçya’nýn ulusal bayraðýna da iþlenmiþ olan Angkor Wat, yüzlerce tapýnaðýn en büyüðü. ‘Baþkentin tapýnaðý’ anlamýna gelen bu etkileyici eser, dine karþý olsalar da Kýzýl Khmerlerin dahi saygý duyduðu, ülkeye ve insanýna verdikleri onca zarara raðmen koruduklarý bir mekan. 12’nci yüzyýlda Kral II. Suryavarman tarafýndan yaptýrýlan Angkor Wat; Shiva, Vishnu ve Brahma tanrýlarýna adanmýþ. Angkor Wat’tan sonra inþa edilmiþ olan Angkor Thom, Khmer Ýmparatorluðu’nun son baþkenti. Ýyi ruhlar ve iblislerin kabartma resimleriyle bezeli kapýlarý olan tapýnaðýn o dönem yaþanan bir savaþla yýkýlan antik baþkent Yasodharapura’nýn üzerine inþa edildiðine inanýlýyor. Angkor Thom’un ana tapýnaðý olan Bayon, Angor’a gelenlerin görmeden ayrýlmamasý gereken bir yer. 54 kulesi ve 216 yüzü olan Bayon’un her þeyi görüp kontrol etme gücüne sahip olduðuna inanýlýyor.

Tamamý 802-1220 yýllarý arasýnda inþa edilmiþ olan Angkor, Vietnam’dan Çin’e, Çin’den Bengal Körfezi’ne büyük bir alaný yöneten Khmer Ýmparatorluðu’nun merkezi imiþ. Bugün Angkor’u gezenler herbiri detaylý kabartma resimlerle süslenmiþ yüzün üzerinde dini, sosyal ve idari yapýyý gezebiliyor. Sanýrým burayý asýl etkileyici kýlan bugün hala tapýnmak için insanlarýn gelmesi, burada çeþitli törenlerin düzenlenmesi. Ýþte bu görüntüler Angkor tapýnaklarýnýn büyüsünü artýrýyor. Aklýnýzda olsun, olur da 27 Kasým günü Kamboçya’da olursanýz ülkede her yýl düzenlenen su festivaline katýlabilirsiniz. Özellikle baþkent Phnom Penh’de çok renkli olan kutlamalar, arka planda Angkor Wat olduðu için Angkor tapýnaklarýnda da çok etkileyici oluyormuþ.

Kamboçya’ya nasýl gidilir?

Ben Bangkok’tan otobüsle Kamboçya sýnýrýndaki Aranyaprathet kentine gelmiþ, oradan bir tuk tuk sürücüsüyle anlaþýp beni sýnýra býrakmasýný istemiþtim. Bu sýnýr geçiþinde dikkatli olmakta fayda var çünkü kendini resmi görevli olarak tanýtýp vize için sizi kandýrmaya çalýþanlar olabiliyor. Ben zaten vizemi Ýstanbul’daki Kamboçya Fahri Konsolosluðu’ndan almýþtým, dolayýsýyla hiçbirine yüz vermedim. Sýnýra geldiðinizde karþý tarafa geçiyor, Kamboçya’da sýranýzý bekleyip pasaportunuzu damgalatýyorsunuz. Sýnýrý geçtikten sonra sizin gibi Siem Reap’e gitmek isteyenlerle taksi paylaþabilir (kiþi baþý 12-13 ABD dolarý civarý) veya otobüs bekleyebilirsiniz. Bütün bu kargaþayla uðraþmak istemezseniz Güneydoðu Asya’nýn hemen tüm baþkentlerinden Siem Reap’e uçmak mümkün.

TUK TUK’LARA BÝNEBÝLÝRSÝNÝZ

Tapýnaklarý gezmek için turlara katýlabilir, þoförlü araba kiralayabilir veya bir tuk tuk sürücüsüyle anlaþabilirsiniz. Tuk tukçular gündoðumunu Angkor Wat’ta izlemek isterseniz 15, normal bir gün için ise 12 ABD dolarý istiyor. Kamboçya’da hemen her þeyin fiyatý dolarla. Bu yüzden para bozdurmanýza gerek yok. Her tuk tuk þoförünün üzerinde numara yazýlý gri bir yeleði var. Tuk tukçu sizi sýrayla tapýnaklara götürüyor ve çýkýþta bekliyor. Böylece numarasýna bakarak kendisini bulabiliyorsunuz. Tapýnaklara geldikten sonra dilerseniz fil turlarýna da katýlabiliyorsunuz. Tapýnaklarý gezmek için bir günlük bilet 20, 3 günlük 40 ve 7 günlük olaný 60 ABD dolarý. Ben sadece bir gün gezdim, bana yetti ancak siz daha çok vakit geçirmek istiyorsanýz üç günlük bilet alabilirsiniz.

TAPINAKLAR ÝÇÝN SIEM REAP’TE KALMALISINIZ

Burasý hýzla büyüyen, geliþen bir kent. Her yýl Angkor tapýnaklarýný görmeye gelen 2 milyonun üzerinde kiþi burada konaklýyor. Siem Reap’te her bütçeye uygun oteller, restoranlar, kafeler, barlar, masaj salonlarý... Aklýnýza ne gelirse var. Ben ilk iki gün Terrase des Elephants adlý çok hoþ bir butik otelde kaldým ancak tipik bir Kamboçyalý’nýn aylýk maaþýný uyumak için otele vermek beni utandýrdýðý için sonraki günler daha makul fiyatlý bir otele geçtim. Siem Reap’e giderseniz mutlaka yemek yemenizi dilediðim bir restoran var: Sugar Palm. Burasý bana inanýlmaz haz verdi. Hem yemekleri çok güzel (geleneksel Khmer mutfaðýndan örnekler sunuyorlar) hem de atmosfer çok huzurlu. Geleneksel Khmer mimarisinin nasýl olduðunu görmek açýsýndan da önemli bir yer burasý. Siem Reap’te bir de kapalý pazaryeri var. Burada pek çok yerel ürün satýlýyor. Tam orta yerinde de çeþitli yöresel yiyeceklerin çok ucuza yenebildiði, açýk mutfaklarýn olduðu bir tür restoran alaný var. Burada da mutlaka birkaç yemek veya aðýrlýklý olarak pirinç ve hindistan cevizi sütü kullanýlarak yapýlan nefis tatlýlardan deneyin.