ORHAN: Ýdlib’in geleceðini Türk-Rus müzakereleri belirleyecek. Türkiye’nin avantajlarý coðrafya, muhalifler ve Ýdlib kamuoyu üzerindeki etki gücü, Ýdlib’teki askeri varlýðý ve en mühimi bedel ödeme kapasitesinin yüksek olmasý.
Tahran’dan ateþkes çýkmadý, Astana süreci kýrýlma noktasýnda mý?
Ýdlib’te anlaþma henüz yok ama müzakere kapýsý da kapalý deðil. Zirvenin toplanmasý, sonrakinin Rusya’da yapýlacaðýnýn açýklanmasý taraflarýn sürece þans verdiðinin iþareti. Ancak son zirve artýk Suriye’de iþbirliði zemininin zayýfladýðýný gösteriyor. Açýkçasý Rusya ve Ýran tarafý belki de Türkiye’ye olan ihtiyacýn eskisi kadar olmadýðýný düþünüyor. Bu açýdan Ýdlib Astana sürecinin devamý için önemli bir test alaný. Rusya Türkiye’nin sýnýrlarýný görmek isteyecek. Türkiye de Rusya’ya Suriye’de kendisine ihtiyacý olduðunu, onsuz düzen kurmayacaðýný göstermek isteyecektir. Rusya hava saldýrýlarýný artýrabilir, Türkiye de muhalifler üzerinde ateþkese baskýsýný kaldýrabilir.
Ýdlib’te nihai kararý kimler verecek?
Ýdlib’in geleceðini Rusya-ABD deðil Türkiye-Rusya arasýndaki müzakereler belirleyecek. Zaten Ýdlib konusunda da ABD ile Rusya çok farklý pozisyonda. ABD’nin Ýdlib hassasiyetinin temelinde iki nedenin yattýðýný düþünüyorum. Birincisi Ýdlib’in düþmesi halinde siyasi çözüm konusunda Rusya ve Esad rejimini zorlayacak hiçbir aracýnýn kalmayacaðýný düþünüyor. Bu durum rejimin aþýrý güçlenmesi ve Rus etkisinin pekiþmesi anlamýna gelecektir. Bunun dolaylý sonucu ise Suriye’nin kuzeydoðusundaki ABD nüfuz alanýnýn daha büyük baský altýna girmesidir.
Rusya ve ABD’nin Türkiye aleyhine uzlaþma ihtimali var mý?
ABD ve Rusya’nýn Suriye konusunda bazý açýlardan benzer pozisyona sahip olduðu görülüyor. Rusya ve ABD’nin Suriye’de anlaþmasý Türkiye açýsýndan felaket senaryosu. Zira bölgesel güçler iki büyük gücün aralarýndaki rekabetten faydalanarak kendi oyun alanlarýný geniþletebilir. Ýki büyük gücün anlaþtýðý bir ortamda Suriye’deki düzeni büyük ölçüde belirleyebilmeleri, bölgesel güçlerin de etkisinin sýnýrlanmasý anlamýna gelir. Ama Suriye’de ABD-Rusya anlaþmasýnýn Türkiye açýsýndan daha büyük bir riski söz konusu. Çünkü bu anlaþma büyük ihtimalle Suriye’nin iki büyük güç arasýnda nüfuz alanlarýna bölünmesi ve paylaþýlmasý temeline dayanacaktýr. Bunun anlamý Suriye’de federal yapýya geçilmesi, Suriye’nin kuzeydoðusunda PKK kontrolündeki bölgenin siyasi statü kazanmasý ve iki büyük gücün Suriye’deki askeri varlýklarýnýn, üslerinin kalýcý hale gelmesidir. Dolayýsýyla Türkiye Ortadoðu’ya açýlan kapýsý Suriye sýnýrlarýnda terör koridoru, iki büyük gücün askeri varlýðý ile yaþamak zorunda kalabilir.
Ancak ABD ve Rusya arasýnda her ne kadar güç paylaþýmýna dayalý bir anlayýþ olsa da görüþ farklýlýklarý aðýr basýyor. Her þeyden önce Rusya’nýn Suriye’de bu denli güçlenmesini saðlayan iki bölgesel güç olan Türkiye ve Ýran’ý yanýna alarak hareket etmesi sayesinde gerçekleþti. Daha da önemlisi Þam’ýn onayý ile Suriye’de bulunuyor. Ancak ABD ile söz konusu temellerde anlaþmasý Rusya’nýn bölgesel ittifaklarýnýn sonu anlamýna gelir ve bunu yapmak istese bile dikte ettiremez. Dolayýsýyla Rusya ABD’nin Suriye’deki varlýðý ile mücadele etmemeyi tercih edebilir ancak ABD ile federalizm temelinde anlaþamaz.
Rusya Suriye’de ne istiyor?
Rusya’nýn Suriye’de birkaç tane önceliði var. Rusya Eylül 2015 tarihinde Suriye’ye müdahale ettiðinde ilk amacý Suriye rejimini ayakta tutmaktý. Rusya’nýn Þam’a desteðinin arka planýnda birkaç neden söz konusuydu. Rusya’nýn bu riskli hamlesi Suriye’de bütün dengeleri deðiþtirdi ve Moskova adýna belki beklediðinin ötesinde kazanýmlar saðladý. Artýk Suriye, Rusya açýsýndan elini güçlendiren bir koz deðil doðrudan stratejik öneme sahip bir alan haline gelmiþ durumda. Bunun en önemli nedeni Rusya’nýn Tartus’ta deniz ve Lazkiye’de hava üslerinin 50 yýllýk kullaným haklarýný almýþ olmasýdýr. Rusya bu anlaþmalardan sonra her iki üssün kapasitesini artýrdý. Bu askeri üsler Rusya’yý Doðu Akdeniz’in en güçlü aktörü konumuna getirecektir. Rusya bu þekilde artýk sadece kendi sýnýrlarý etrafýna güç enjekte edebilen deðil ayný zamanda bir süper gücün olmasý gerektiði þekilde sýnýrlarýnýn ötesinde etki uygulayabilen bir aktör olmuþtur. Bu açýdan Rusya’nýn Suriye’deki varlýðý onu yeniden süper güç konumuna doðru yaklaþtýrýyor. Rusya her þeyden önce bunu korumak istiyor ve bu Esad rejiminin ayakta kalmasý ile doðrudan baðlantýlý. Rusya bununla baðlantýlý olarak kendi etkisine açýk þekilde bir Suriye ulusal ordusunun kurulmasýný destekliyor.
Rusya ikinci olarak Suriye meselesini diðer devletlerle iliþkilerinde pazarlýk aracýna dönüþtürebilmeyi baþardý. Suriye meselesi ABD, Avrupa ve bölge ülkeleri için o kadar kritik bir konu haline geldi ki Suriye kaynaklý sýkýntýlarýný çözmek isteyen herkes Suriye’de karar alýcý haline gelen Rusya ile pazarlýk etmek durumunda kaldý. Bu da Rusya’nýn farklý alanlarda hem siyasi hem de ekonomik çýkar elde edebilmesine neden oldu.
Bunlarýn dýþýnda Rusya’nýn özellikle Ýdlib kaynaklý tehdit algýlarý da var. Ýdlib’teki gruplar içinde çok sayýda Kafkas ve Orta Asya kökenli savaþçý yer alýyor. Rusya bu unsurlarýn kaynak ülkelerine dönmeden Suriye topraklarýnda imha edilmesini istiyor. Üçüncüsü Selefi-Cihatçý hareketlerin güçlenmesinin kendi iç güvenliðini riske edebileceðini düþünüyor ve bu nedenle bu tarz hareketleri kendi topraklarýna yaklaþmadan boðmak istiyor.
Rusya’nýn Suriye rejimi üzerinde ne kadar etkili? Ýran ve Suriye ne istiyor peki, birbirleriyle nerede örtüþüp nerede ayrýþýyorlar?
Rusya’nýn pozisyonu Þam ve Tahran ile uyuþsa da Suriye’de federalizm konusunda farklý düþündükleri görülüyor. Rusya Suriye’de federalizme sýcak bakýyor ancak Suriye’deki önceliði bu deðil ve þimdilik taraflar arasýnda sýkýntýya yol açmýyor. Rusya her ne kadar Suriye’de kritik bir oyuncu olsa da her istediðini Þam’a dikte ettirecek bir gücü bulunmuyor. Hatta birçok zaman Rusya’nýn Þam’ýn isteklerine göre pozisyonunu deðiþtirmesi gerekebiliyor. Örneðin ilk Astana toplantýsý sonrasý Rusya’nýn sunduðu anayasa taslaðý sadece Türkiye deðil ayný zamanda Þam’ýn da itirazlarý nedeniyle gündemden düþürüldü. Zira bu taslakta özerlikten bahsediliyordu ve Suriye bundan çok rahatsýz oldu.
Rusya ile Ýran arasýnda da Suriye’de artan rekabetin iþaretleri görülmeye baþlandý. Ancak bu farklýlýðý taraflarýn iþbirliðini sonlandýrmasýna neden olacak bir çatlak olarak görmemek gerekir. Ýran Suriye’de kendi etki alanýný Irak, Lübnan, Afganistan ve Pakistan gibi ülkelerden ihraç ettiði Þii milis güçler üzerinden kuruyor. Bu gruplar doðrudan Ýran yönlendirmesi ile hareket ediyor ve Suriye’nin güvenlik yapýlanmasýnýn bu güçler üzerine inþa edilmesi Rusya’nýn ulusal ordu projesi ile ters düþüyor. Buradan kaynaklý bir rekabet söz konusu. Esasen iþin özünde iç savaþ sonrasý Suriye’de kim daha fazla etkili olacak rekabeti yatýyor. Rusya her ne kadar Suriye’de büyük karar alýcý gibi gözükse de Ýran sahada ve Suriye’nin kýlcal damarlarýna daha fazla nüfuz edebilmeyi baþarýyor. Bu Rusya’da kaygý yaratýyor ve son dönemde Dera operasyonuna Ýranlý milislerin dahil edilmemesi ve Ýsrail sýnýrýndan 80 km. içeri çekilmeleri olayýnda olduðu gibi Rusya’nýn Ýran etkisini dengelemeye çalýþtýðý örnekler söz konusu. Ýdlib meselesi de bunlardan biri. Dikkat edilecek olursak tartýþýlan Ýdlib operasyonunda Ýranlý milislerin rolünden bahsedilmiyor. Rusya kendisinin belirleyici askeri güç olduðu bir ortamda sahanýn Ýran tarafýndan domine edilmesini istemiyor.
“Rusya bugüne kadarki askeri baþarýlarýný bir düzeye kadar Astana süreci sayesinde elde etti. Türkiye Ýdlib’te Doðu Guta ve Dera senaryosunun tekrarlanmasýnýn mümkün olmadýðýný ya da aþýrý maliyetli olacaðýný gösterebilir. Dolayýsýyla taraflar Ýdlib üzerinden yeni bir güç testine girebilir. Bu rekabetin sonucu Ýdlib’in kaderini ve Ýdlib’in kaderi de Suriye iç savaþýnýn nasýl sonuçlanacaðýný belirleyecektir. Türkiye’nin bu noktada avantajlarý coðrafya, muhalifleri yönlendirebilme gücü, Ýdlib kamuoyu üzerinde sahip olduðu etki, Ýdlib içinde sýnýrlý da olsa caydýrýcý olabilecek askeri varlýðý ve hepsinden önemlisi Türkiye’nin Ýdlib sorununu hayati olarak görmesi ve bedel ödeme kapasitesinin yüksek olmasý.”
Türkiye’nin Ýdlib planý tam olarak nedir?
Rusya ve rejim ülkenin diðer çatýþmasýzlýk bölgelerindeki tahliyelerle sivil halk ve silahlý gruplarý Ýdlib’e yönlendirmiþti. Böylece sýnýrlarýmýzda sivil nüfus sayýsý 3,5 milyona ulaþtý, on binlerce de muhalif savaþçý var. Astana’nýn garantör ülkeleri radikal ve ýlýmlý unsurlarýn ayrýþtýrýlmasý, ýlýmlýlar ile siyasi çözüme varýlmasý ve radikallerin elimine edilmesi konusunda anlaþmýþtý. Ýdlib’te gerçekten de radikal örgütler var. El-Kaide’nin türevi olan HTÞ yapýlanmasý güçlü. Ancak Astana’nýn parçasý olan, Türkiye’nin desteklediði ýlýmlý muhalif gruplar çoðunlukta. Rusya ve rejim radikallerin varlýðýný öne sürerek Ýdlib’e askeri müdahaleyi meþrulaþtýrmaya çalýþýyor. Türkiye radikallerin varlýðýný kabul ediyor ve mücadele edilmeli diyor. Ancak farklý bir metod öneriyor. Zira Rusya’nýn metodu Türkiye’ye doðru yeni bir göç dalgasý yaþanmasý, radikal unsurlarýn Türkiye’ye sýzmasý riskini içeriyor. Türkiye Ýdlib’te radikal ve ýlýmlýlarýn zaman içinde ayrýþtýðý, ýlýmlý kampýn giderek güçlendiði ve radikallerin zayýflatýldýðý bir yöntem öneriyor. Bu için epey çaba sarf edildi ve mesafe de kat edildi. Ancak bu yöntemin baþarý üretmesi için daha fazla zamana ihtiyaç var. Bunun için Türkiye Ýdlib’in çatýþmasýzlýk bölgesi olarak kalmasýný istiyor.
Ancak Tahran zirvesindeki tartýþmalar Rusya ve rejimin Ýdlib’te radikal varlýðýný öne sürerek askeri müdahale konusunda kararlý olduðunu gösteriyor. Ancak Rejim Rusya desteði olmadan Ýdlib’e adým atamaz. O nedenle Rusya’nýn tavrý belirleyici olacak.
“Kimyasal saldýrý tartýþmasýnýn en önemli nedeni Ýdlib’teki sivil nüfus ve savaþçý sayýsýnýn çokluðu. Suriye böyle bir bölgede askeri operasyon yapmanýn zorluðunun farkýnda. Kimyasal saldýrýlarýn önemi de burada. Kimyasal silah saldýrýlarýnýn esas amacý siviller arasýnda korku yaratarak kitlesel göçe zorlamak. ABD bu konuda kýrmýzýçizgi çekmemiþ olsaydý Suriye’nin Ýdlib’te bu seçeneði kullanmasý yüksek olasýlýktý. Ancak ABD ve Fransa askeri müdahalede bulunurum dedikten sonra rejimin bunu yapmasý düþük olasýlýk”.
“Ýdlib’in rejim kontrolüne geçtiði bir senaryoda muhaliflerin Suriye’nin geleceðinde hiçbir rolü olmaz. Bunu Ýdlib’i düþürmeyi baþarmýþ bir rejimin sonraki hedefinin Afrin ve el-Bab olacaðýný tahmin etmek zor deðil. Bu bölgelerde Türk askeri varlýðý olmasa kolayca rejimin eline geçerdi. Ancak Ýdlib’te yenilgiye uðramýþ bir Türkiye’nin de bu bölgelerde direnme gücü azalýr. Bu yüzden Ýdlib Türkiye için kritik önemdedir. Türkiye Rusya ve rejime Ýdlib’te sýnýr çekemezse kendi bölgelerinin hedef olacaðýný biliyor”.