Ortadoðu bütünleþtiði zaman huzurlu, parçalandýðý zaman acýlý olur.Sanki parçalanmanýn en son aþamasýndayýz.
Daha önce olmamýþ þeyler oluyor Ortadoðu’da... Ýran Nükleer Anlaþmasý üzerinden kopan fýrtýna, Dünya Ticaret Savaþýna geniþliyor. Nükleer Anlaþma- demek, Ýran pazarý ve petrol demek. Ýran ile çatýþmaya, daha doðrusu Ýsrail ve ABD’yi Ýran ile çatýþtýrmaya çok meraklý olan Suudi Arabistan, petrol fiyatýný yükseltmeye çalýþýrken, Trump’tan azar yiyor, petrol düþüyor.
Vladimir Putin, Suriye’den hemen çýkma planlarý olmadýðýný söylüyor, sonra Ortadoðu dahil gündem meselelerini konuþmak için Trump ile zirve öneriyor. ABD içinde ‘Rus ajaný’ muamelesi gören Donald Trump, baskýya raðmen Rusya’yý G7 grubunda görmek istediðini söylüyor.
Ýsrail, Suriye’de Ýran’ý vururken, Lübnan’ý hedefte tutuyor ve Suriye sýnýrýndan Ýran baðlantýlý milislerin çekilmesi konusunda Rusya ile anlaþýyor. Rusya, Ýsrail ile yakýn çalýþýrken, Þam’ýn merkezi hükümet statüsünü yükseltmekle meþgul. Netanyahu ‘Ýran yanýnda Beþar Esed’in de misillemeden muaf olmadýðýný’ söyleyerek, Þam’a gözdaðý verdi. Gazze’de Filistinli katliamý sürmekte.
Irak’ta iktidarý Mukteda El Sadr’a vermemek için seçim sonuçlarýna itiraz üzerinden kavga baþladý. Ürdün’de ekonomik zorluklar halký sokaða döktü. Protestolarda, Kral Abdullah karþýtý sloganlar duyuluyor.
Bütün bu tabloda Türkiye, Suriye ve Irak’taki güvenlik ve siyaset önceliklerini kararlýlýkla uyguluyor. Münbiç yeni bir aþamada ve ABD’nin Suriye’deki yeni durum karþýsýnda Türkiye ile çalýþmak zorunda olduðunun göstergesi. Fýrat’ýn Doðusundaki durumu Türkiye reddetmekte. Orasý kalýcý deðil. Suriye’de son söz, Türkiye’nin.
Türkiye açýsýndan Kuzey Irak ve Kerkük-Musul güvenlik ve ekonomik-siyasi etki çemberinde. Dicle üzerindeki Ilýsu Barajý tamamlandý. Su toplama iþlemi, Irak’ta sýkýntý olmamasý için yavaþ baþlýyor. Baraj geçenlerde suyu geçici olarak kesti, Irak’ta su seviyesi gözle görülür biçimde düþtü, bazý yerlerde karþýdan karþýya yürüyerek geçildi. Ancak Türkiye iyi komþuluk yapýyor ve suyu kesmiyor, Irak’ta sýkýntý olmamasýna özen gösteriyor.
Þu günlerde aðýr bir kimlik bunalýmý geçiren NATO, zamana oynayýp, Donald Trump fýrtýnasýnýn geçmesini bekliyor. Genel Sekreter Stoltenberg, NATO’nun daha önce de benzer badireler atlattýðýný söyleyerek, çevreye moral vermeye çalýþýyor.
Hangi badireler? Genel Sekreter 2003 Irak iþgali ve 1956 Süveyþ Krizinde de ABD ile Avrupa’nýn karþý karþýya geldiðini ve sonra anlaþýlmaya varýldýðýný, NATO’nun ayakta kaldýðýný söylüyor. Dýþ tehdide karþý kurulan ve þimdilerde düþman bulmaya çalýþan NATO’nun iç çekiþme ile kilitlenmesi, ayrý bir hikaye. 2003 ve 1956 krizleri, Batýnýn iç krizleriydi.
2003’te ABD ve Ýngiltere Irak’ta iþgali savunurken, Fransa-Almanya iþgale karþýydýlar. Ancak bu karþýtlýkta ýsrar etmediler ve son sözü ABD söyledi. ABD hakimiyeti o zaman daha netti.
Þimdi ise NATO harcamalarý ve Ýran Nükleer Anlaþmasý, bu dörtlü arasýnda sorun yaratýyor. 2003’ten farký, ABD sözle deðil, icraatla, vergiyle ve yaptýrým-ambargo tehdidiyle herkesin üzerine gidiyor. Demir Çelik vergileri, otomobil ve diðer mallara ithalat vergisi tehdidi, bankacýlýk sistemi yaptýrýmlarý, Ýran ile ticaretin net olarak kesilmesi için adýmlar, adeta savaþ adýmlarý. Ve ABD’nin daha tam baþlamayan yaptýrýmlarý hem üç Avrupa ülkesinin yavaþlamýþ ekonomisini vuruyor, hem de net Ýsrail kartý oynayýp Ortadoðu’yu daha da karýþtýrarak, Avrupa’nýn þimdiye dek giriþtiði siyasi hamleleri boþa çýkartýyor.
Brexit’e kýzan AB, Ýngiltere’yi AB Güvenlik Sisteminden de atarak cezalandýrma derdinde. Ýngiltere ABD’ye sarýlmayý umuyordu. O kapý kapalý. Þimdi NATO’nun yarýsý dolu bardaðý ile avunmak zorunda. Fransa, liderlik ateþiyle yanýyor ve ortamý boþ bulup rol kapma derdinde, ancak Almanya olmadan AB içinde bir hükmü yok.
Almanya’ya gelince: Bütün bu iþleri Almanya’nýn kararlarý yönlendirecek. Almanya hiç istemediði þekilde AB, ABD, Ortadoðu, NATO iþlerinde kendini ön safta buldu. Merkel’in Rusya ve Çin ziyaretleri Almanya’nýn rol arayýþýnýn yansýmasý. Merkel’in ‘Avrupa’nýn kendi yolunu seçmesi’ ya da ‘Amerika’dan artýk koruma-kollama beklememeli’ açýklamalarý, önce Almanya’nýn kendi yolunu belirlemesini gerektiriyor.
Avrupa’nýn daha önce ABD ile Süveyþ Krizi yaþadýðýnýn hatýrlanmasý ilginç. Çünkü 1956 Süveyþ, Ýngiltere ve Fransa’nýn, yanlarýna Ýsrail’i de alýp Mýsýr’a silahlý müdahalesiydi. Bu üçlü, Ortadoðu’daki dar çýkarlarý için Mýsýr’ýn üzerine çullanýp, Mýsýr topraðýný iþgal etmiþlerdi. Planlarý, Mýsýr Devlet Baþkaný Nasýr’ý devirmek, Mýsýr’ý da kukla yapmaktý. Plan daha da ilerlemeden, ABD müdahalesiyle durduruldu. Fransa ve Ýngiltere’nin emperyal-sömürgeci alýþkanlýkla giriþtikleri iþgali, ABD kol bükerek durdurdu.
Þimdi NATO ve Batý Ýttifakýnýn 1956 Süveyþ’ten beri en büyük kriz yaþadýðý söyleniyor. Ancak þartlar Süveyþ þartlarýyla tam benzemiyor. Süveyþ’te de Atlantik’in iki tarafý kopmuþtu. Ancak ABD ne de olsa hak-hukuku temsil ediyordu. Hedef ülke Ýran’ýn Mýsýr ile benzerliði görülse de ABD ayný zamanda Avrupa müttefikleriyle çatýþma halinde. Trump’ýn ‘Evvela Amerika’ sloganý, her yerde herkesle çatýþmayý kapsýyor.
Süveyþ olaylarý sonucunda, Ýngiltere ve Fransa hem sömürgeci tahtlarýndan inmiþler, hem de dünya çapýnda nüfuz kaybetmiþlerdi. Yerlerini de öncelikle Ortadoðu’da ABD devralmýþtý. Þimdilik görünürde benzer bir tasfiye planý yok. Tam aksine, herkes elindekini býrakmama çabasýnda. Ortadoðu’yu yakýn izlemek gerekiyor. Tarihi, þekillenirken, akýþýn içindeyken görmek zordur. Zaman geçtikten sonra dikiz aynasýndan geri bakmak, tabii daha kolaydýr. Hiç kuþkunuz olmasýn: Tarihin içindeyiz.
Eski sömürge güçlerinin Ortadoðu’da nüfuz arama çabalarý hiç bitmedi. Fransa’nýn Suriye’de rol kapma telaþý, Ýngiltere’nin perde gerisi çabalarý sürüyor.
Brexit ile AB’den çýkýþ çalkantýsý yaþayan ve Ýran Nükleer Anlaþmasýnýn iptaliyle ABD’den ayrýca darbe yiyen Ýngiltere, önceliklerini gözden geçiriyor.
Suriye ve Irak’ta ABD gölgesinde giden Ýngiltere, ABD ile baðlarýn zayýflamasýyla baþka yollar aramakta. Trump yönetimiyle siyasi kopuþun askeri alanda etkisi hemen beklenmese de, Ýngiltere Ortadoðu’da yeni hamle peþinde.
O yüzden Birleþik Krallýk þimdiye dek yapmadýðý bir þeyi yapýyor ve üst düzey bir Kraliyet mensubunu Ürdün, Ýsrail ve Filistin’i ziyarete yolluyor. Sykes-Picot ile Osmanlýdan paylaþtýklarý, sonra Balfour Deklarasyonu denen utanç belgesiyle böldükleri, Transjordan diye manda yaptýklarý araziyi ziyaret.
Taht sýralamasýnda ikinci olan Prens William, 24 Haziran’da Ürdün’e gelecek. Sonra Tel Aviv, Kudüs, Ramallah ve Beytüllahim’e geçecek. 5 günlük ziyaret.
Bölgeye ilk Kraliyet ziyaretini 1862’de Kraliçe Viktorya’nýn veliahtý Prens Albert Edward yapmýþtý. Orada Osmanlý Ýmparatorluðu kapsamýnda Mýsýr odaklý nüfuz pekiþtirmesi vardý. Prens Albert, sonra Kral 7. Edward oldu.
1882’de de 7. Edward’ýn çocuklarý, Prens Albert Victor ve George Kudüs’ü ziyaret ettiler. George sonra 5. George olarak tahta çýktý.
Tarih bir iþaretse Veliahtlar, Kudüs gördükten sonra tahta çýkýyorlar. Peki William ne yapacak? Ürdün-Ýsrail statükosuna destek verecek, yapabilirse Ürdün Kralýnýn iktidarýný pekiþtirecek, daha çok Ýsrail’e 70. yýldönümü desteði verecek. Filistinlilere de hikaye anlatacak. Ziyaret, ‘Ýngiltere Kraliyetinin Ýsrail’e ilk resmi ziyareti’ sayýlýyor. Dýþarýda itiþen ABD-Fransa-Ýngiltere þimdi Ortadoðu’da da itiþirlerse, ne olur? Yanlarýna bölgeden destekçi bulmak zorundalar. Ürdün ve Lübnan ise çatýþma alanlarý arasýnda zayýf halkalar.