Ýran, Amerikan ambargosu altýnda ama Irak’ta Amerika ile olan iþbirliðini daha da artýrmak istiyor. Ýsrail, Ýran’la nükleer müzakere yapýlmasýna fanatikçe karþý. Amerika, Ýran’la nükleer meselesini halledip Ortadoðu’da yeni bir eksen kurmanýn peþinde. Ýran, ‘büyük þeytan’ dediði Amerika’nýn ‘þeytan ekseninden’ çýkýp, geçtiðimiz ay ilk teklifini yaptýðý gibi ‘ortak mücadele’ alanlarý arýyor. Ýran’ýn uzantýsý Hizbullah, Ýsrail’in savaþtýðý Hamas’ýn duramadýðý Suriye’de rejimin yanýnda. Amerika, Irak’ta Kürtlerin ‘36. Paralel dünyasýndan’ çýkmasýný istemiyor. Kürtler Ankara’ya yanaþýyor. Baðdat Erbil’e, IÞÝD Baðdat’a, Erbil ÝÞÝD’e düþman. Irak ve Suriye’de yükselen isyanýn, Ýran taraftarý rejimleri devirecek güce ulaþmamasý için Rusya ve Ýran aktif, Amerika ise pasif destek saðlýyor. Bu tahkimatla Ýran’ýn güçlenmesine Ýsrail ve Körfez itiraz ediyor. Mezkur itirazý Mýsýr darbesine ayný anda Amerika ve Ýsrail destek vererek telafi etmeye çalýþýyor...
Sykes-Picot ve Camp David düzeni ayný anda sallanýyor. Düzeni yýkmayacak kadar optimal sallantý noktasý bulunmaya çalýþýlýyor. Bir imkansýz misyon içerisinde ayný anda Suud’u, Ýran’ý, Ýsrail’i, Mýsýr’ý, Filistin’i, Kürtleri, isyan dalgasýný ve Türkiye’yi tatmin edecek, tamamý ‘deðiþken girdilerle’, bir denklem kurulmak isteniyor. Bu elbette mümkün deðil. Normlarýný kimin belirlediði belli olmayan, meþruiyetinin kaynaðý muðlak bir baþarý çizelgesi de var kazanan kaybeden listesi de. Önerilenleri, illa ciddiye alýp bir isim vereceksek, ‘kaotik diplomasi’ denilebilir. Çünkü ortada bir politika yok. Bir perspektif ve istikamet de yok. Her meselede ayrý perspektif, ayrý prensip, ayrý istikamet ve ayrý tercihlerin absürt dünyasýndan çýkacak tek þey siyasetsizliktir. Ýþin daha hazin yaný, ortaya çýkan kaosun ve saçmalýðýn sofistike yaklaþým olarak paketlenmesidir.
Bu durumu Arap isyanlarýnýn hemen baþýnda þu örnekle ele almýþtýk. Milenyumun ilk yýlýnda, 10 Haziran günü, Ýngiltere’de “ileri teknoloji” ürünü olduðu söylenen Milenyum Köprüsü kraliçe Elizabeth tarafýndan resmen açýldý. Resmi açýlýþtan sonra köprünün yürüme yolundan binlerce insan geçmeye baþladý. Birkaç dakika içinde köprü sallanmaya, yayalar da saða sola tutunmaya baþladýlar. Köprüyü hemen kapattýlar ve çok fazla kiþinin aniden yürümesi sonucu sallanmanýn meydana geldiðini söylediler. Ýkinci gün köprü, sýnýrlý sayýda yayanýn kullanýmýna tekrar açýldý. Sonuç deðiþmedi, köprü sallanmaya devam ediyordu. Ýki gün sonraki denemede de manzara ayný olunca köprü açýklanmayan bir tarihe kadar tamamen kapatýldý. Bazýlarý köprünün statiðini, bazýlarý da sýra dýþý hava þartlarýný sebep olarak dile getirdi. Oysa gerçek sebep köprünün mimarisiydi. Yürüme yolunun, yayalarýn yarattýðý harekete vereceði tepki hesaplanamamýþtý. Sadece bir kiþinin yürüme yolunda ayaklarýný kaldýrýp indirmesiyle oluþan etki belki anlamsýzdý. Ama yüzlerce kiþi ayný anda ve düzensiz bir þekilde yürüdüðünde oluþan etki yaya bandýnýn etkilenmesi için yeterliydi. Bu etki, köprüyü salladýkça daha çok kiþi kendi dengesini korumak üzere “sistem karþýtý” harekete tepki vermekteydi. Tepki dozajý arttýkça, sallanma dozajý artmakta, hem geçici sistemik hem de karþýt hareket, dengeyi yakalamak umuduyla tepkilerine devam etmekteydiler. Bu döngü, kaçýnýlmaz olarak köprünün yýkýlmasýna yol açacaktý.
Son birkaç yýldýr sofistike diplomasý, baþarýlý dýþ politika diye paketlenen tartýþmalarýn köprüdekilerin halinden farký yok. Her krize, her sistemik hareketlenmeye, ‘dengede durma ümidiyle’ verilen aksi refleksin ismine dýþ politika yapýmý olduðunu zannediyorlar. Kýsa vadede, anti-sistemik tepkisinin yarattýðý ferahlama ile dengeyi yakalayacaðýný düþünenler; ayný güruhun peþine takýlmayý reddedenleri ise ‘yalnýz kalmakla’ suçluyorlar. Bu durum bölgesel mimarinin krizleri taþýyamayacaðý noktaya kadar gidecek. Türkiye, Irak iþgaline ortak olmadýðý günden beri, köprünün üstündeki güruha dahil olmamaya gayret ediyor. Bu durum köprünün üzerindekilerin, sisteme odaklý denge reflekslerinden farklý bir görüntü ortaya koyuyor. Kaotik, perspektifi ve vizyonu belli olmayan, neredeyse taktiklerin prensiplerin yerini aldýðý ‘kriz yönetimini’, kurucu ve istikameti olan bir siyaset üretimine tercih etmeye davet ediliyor. Bu geçiþ döneminin ürettiði türbülansýn ortasýnda; paniðin ürettiði bu davetin cazibesine katýlmayan, kapasite artýrýmýna ve düzenin mimarisine odaklananlar siyaset üretmeye devam edecekler. Örnek mi? Irak’ta, Mart 2010 seçimlerinden beri köprü güruhuna katýlmayý reddeden politikaya, 2014 Aðustos itibariyle, köprüden neredeyse birbirini ezerek geri dönme gayretinde olanlarýn haline ne dersiniz?