Ortadoğu Uzmanı Prof. Tomar: 1.Dünya Savaşı’ndan beri en kritik durum

DEVLETİN TEHDİT ALGISI BEKA SEVİYESİNE ÇIKTI

Türkiye, güney sınırındaki gelişmeler nedeniyle temkinli bir hareketlilik içinde. Rusya ve İran ile görüşmekte. Sebebi, DEAŞ bahanesiyle PKK’ya alan açan ve ağır silahlarla donatan ABD’nin, şimdi de Astana süreciyle çatışmasızlık bölgesi haline getirilen İdlip’i işaret ediyor olması. Bu kez öne çıkan terör örgütü El-Nusra. Türkiye hem bundan rahatsız, hem bu bahane ile PKK’nın bölgeye yerleştirilerek PKK koridorunun tamamlanması planından. Devletin tehdit algısı, beka seviyesine çıkmış durumda. Bu nedenle Afrin’e olası bir askeri operasyondan sıklıkla söz ediliyor. Ne olmakta, ne yapmak gerek, Yalova Üniversitesi öğretim üyesi, Ortadoğu ve uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Dr. Cengiz Tomar ile konuştuk.     

TOMAR: Afrin-İdlib Türkiye açısından olmazsa olmaz. Aksi halde Türkiye kuşatılmış olur. Bu I. Dünya Savaşından sonra Türkiye için en kritik durumdur. Bu operasyon DAEŞ’ten ziyade PYD/YPG’nin hâkimiyetini engellemeye dönük olur.

Şu an fiilen ne durumda Suriye? 

Çeşitli nüfuz bölgelerine bölünmüş durumda. Şu an iki alanda mücadele var. DAEŞ’ten alınacak bölgelerin ABD destekli PYD/YPG diğer adıyla SDG’mi yoksa İran destekli rejim tarafından mı sahiplenileceği ve diğer taraftan İdlib’in ne olacağı. Özellikle İdlib, Suriye savaşının en önemli kördüğümlerinden biri. 

 İdlip neden önemli?

İdlip’te hâkimiyeti ele geçiren güç Suriye’de siyasi pazarlıklar öncesi büyük avantaj elde edebilecek. 

TÜRKİYE’NİN HAKLI ENDİŞESİ

Türkiye ile nasıl bir ilgisi var bu durumun?

Türkiye’nin şu anda en büyük endişesi Suriye sınırında PYD/YPG kontrolünde bir Kürt kuşağı kurulması, Arap topraklarıyla karasal bağlantısının kesilmesi, kendisine alternatif bir enerji koridorunun açılması ile Irak ve Suriye’deki bu yapıların kendi vatandaşlarını etkilemesi. Tabii bir de içlerinde radikal unsurların da bulunduğu iki milyonluk yeni bir göç dalgası. Türkiye’nin sözde stratejik müttefiki ABD, tıpkı daha önce Çekiç Güç vasıtasıyla Irak’ta yaptığının bir benzerini Suriye’de adım adım uygulaması. DAEŞ’e karşı başka bir terörist örgüt olan PKK ile işbirliği yapması. Daha önce söz verdiği gibi Menbiç’i de boşalttırmaması. PYD/YPG’ye bol miktarda ağır silahlar vererek bir devlet olmanın ilk şartları olan toprak hakimiyeti ve ordu oluşturması. Yüzlerce tırlık savaş mühimmatının yanısıra ABD kökenli yeni nesil Javelin adlı çok gelişmiş anti-tank silahları Türkiye tanklarına karşı kullanılmak üzere PYD’ye verilmiş durumda. ABD Savunma bakanlığı geçen yıl 500 milyon dolar ayırdı bu işe. Biz de ise tam tersi, Türkmen kardeşlerimize, gönderilen bir iki tır yardım malzemesi FETÖ ve bazı basın mensupları tarafından deşifre edilerek engellendi. 

Türkiye’nin Afrin’de bir operasyon yapabileceği söylentilerinin ardından İdlib’in HTŞ’nin eline geçivermesi. Şayet ABD hava gücüyle İdlib’e bombardıman yaparak karada PYD/YPG ile İdlib’e girerse PYD kuşağı Akdeniz’e ulaşacak. Türkiye bunu bekası için tehdit görüyor ve oldu bittiyi kabul edemez. Önlemek için savaş dahil her şeyi göze alır.

DAEŞ’İN SİLAHLARI ABD’DEN 

İdlib’te şu an durum nedir? 

İdlib özellikle son dönemde Haleb’in rejimin eline düşmesi, Suriye’nin pek çok bölgesinde muhasara altındaki muhaliflerin yapılan anlaşmalarla buraya gönderilmesi sonucunda Kuzey Suriye’nin en önemli muhalif merkezlerinden olmuştu. DAEŞ ve Nusra mensupları rejim, Rusya ve İran tarafından rejimin yeşil otobüsleriyle özellikle bilinçli olarak Türkiye sınırına getirildi. DAEŞ’in elindeki silahların büyük kısmı ABD menşe’lidir. Bu grup içinde Suriyelilerden çok Zerkavi’nin fikirlerini benimseyen kuzey Afrika, Mısır, Suudi Arabistan ve BAE vatandaşları mevcut. Suriye halkı sosyolojik olarak Araplar içerisinde radikalleşmeye en az müsait toplumdur. 

Gelen göçlerle bölgede iki milyondan fazla insanın çok zor şartlar altında yaşadığı biliniyor. İdlib güney, doğu ve batıdan rejim, kuzey batıdan Türkiye ve Kuzey doğudan da PYD ile çevrili. Şu anda tek çıkış noktası da Türkiye. Burada Türkiye’ye müzahir pek çok muhalif grubun yanısıra el-Kaide ile bağlantılı Nusra Cephesi (HTŞ) adlı radikal örgüt de bulunuyor. Nusra Batı’nın ikiyüzlü politikalarıyla güçlendi, el-Kaide’den ayrılıp adını HTŞ yaptı. Geçen ay HTŞ, diğer muhalif grup Ahrarü’ş-Şam’ı yenerek İdlib’in Türkiye sınır bölgesinin büyük kısmında hakimiyetini pekiştirdi. Aynı DAEŞ gibi Nusra cephesi de istihbarat üretimidir. 

ABD’NİN TERÖR ARAÇLARI

Türkiye Reyhanlı’daki Cilvegözü Sınır Kapısında geçişlere kısıtlama getirdi. Neden?

Türkiye’de haklı olarak insani yardım ve ilaç haricinde herkes tarafından terörist olarak kabul edilen bu gruba silah ve mühimmat ulaşmaması amacıyla böyle bir tedbir alıyor. Tabi bu işin bir de Afrin boyutu var. Bu terörist gruplara ulaşan mühimmat bir nevi muhasara altındaki Afrin’e de ulaşabilir. Ben başından beri her türlü silahlı grubun bu bölgeye gönderilmesinin kasıtlı olduğunu düşünüyorum. Bölgenin, manidar bir zamanda, Türkiye’nin Afrin’le ilgili harekatının konuşulduğu bir dönemde el-Kaide’nin eline geçtiğini değerlendiriyorum. ABD, daha önce manivela olarak kullandığı DAEŞ gibi bu sefer kendisi ve PYD/YPG’nin çıkarları için el-Kaide (HTŞ; terörizm) kartını kullanabilir. Böylece Türkiye’nin Afrin’e bir harekât yapması durumunda Rakka harekâtından çekileceğine dair PYD şantajını da engellemiş oldu. Yani ABD açısından bir taşla birkaç kuş vurma imkanı oldu. 

ABD-İSRAİL PROJESİ

Türkiye güney sınırının terör örgütleri tarafından çevrelendiğini tespit ediyor ve müttefiki ABD’nin PKK’yı devletleştirmeye çalıştığını söylüyor. Sahadaki durum teyit ediyor mu? 

Tespit yüzde yüz doğru. ABD, Irak’ta yaptığını şimdi Suriye’de yapıyor. Sahadan aldığım kişisel malumatlar da bunu teyid eder nitelikte. Bu plan aslında 1980’lerden beri mevcut bir plan. 20. Yy. başlarında tamamlanamamış bir projenin parçası. ABD ve İsrail çıkarları açısından da çok önemli bir proje. Ortadoğu bağlamında olaya bir de şuradan bakın, Irak el-Kaide (daha sonra DAEŞ), Suriye DAEŞ, Türkiye önce PKK sonra FETÖ (Milletimizin sağduyusu ve devlet olarak tarihsel tecrübemizin derinliği nedeniyle başaramadılar. Sırada İran var. Yakınlarda İran’da da böyle bir şey çıkarsa şaşırmayın. Türkiye ve İran ikisi de bu açıdan zor lokmalar. Ama Türkiye ve İran’da bu manada denemelerin bitmiyeceğini söyleyebiliriz. Buna rağmen Türkiye ile İran’ın işbirliği yapması çok zor. 

KUŞATMAYA KARŞI MÜCADELE

Olası Afrin – İdlib operasyonun amacı ne olacak?

Afrin-İdlib Türkiye açısından olmazsa olmazdır. Aksi halde Türkiye kuşatılmış olur. Bu I. Dünya savaşından sonra Türkiye için en kritik durum. Bu operasyon bence DAEŞ’ten ziyade PYD/YPG’nin hâkimiyetini engellemeye dönük olur. Türkiye de el-Kaide ve terörizm kartını kullanabilir. Tıpkı el-Bab’da olduğu gibi. Burada güvenli bir bölge olabilir ve göçler engellenir. 

AFRİN ÇOK BÜYÜKTÜR, EL-BAB İLE KIYASLANMAZ

Olası Afrin operasyonunun riskleri ve imkanları nelerdir?

El-Bab da riskliydi ancak İdlib-Afrin’le karşılaştırılamaz. Burası çok büyük bir alan onlarca muhalif birlik (feylak) mevcut. el-Kaide, ABD ve PYD ve YPG olacak karşımızda. Bu operasyon ancak Suriye rejiminin vasisi olan Rusya ve İran’la işbirliği içerisinde Türk uçaklarının Suriye hava sahasına girmesiyle mümkün olabilir. 

Belki nispeten daha uygulanabilir olanı Rusya’nın zımni onayıyla Türkiye birlikleri girmeden sadece hava desteği vererek Türkiye’ye müzahir grupları sahaya sürmesi. Aslında sayıca İdlib’te Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) daha güçlü. Neredeyse Hey’etü Tahriri’ş-Şâm’ın (HTŞ) dört katı bir orduya sahip. İstihbarat örgütleri bunlara destek vermezse, Türkiye’nin desteğiyle, ÖSO HTŞ’yi ortadan kaldırabilir. 

“KÜRDİSTAN REFERANDUMU” BÖLGEDE NEYİN HABERCİSİ? 

Irak’ın kuzeyinde olanları Suriye sınırımızda olanlardan ayrı düşünemeyiz. IKBY 25 Eylül’de bağımsızlık referandumu yapacağını açıkladı ve geri atmayacağına yönelik açıklamalar yapıyor. Türkiye’nin bu konudaki tavrı “yapmayın, zarar görürsünüz” şeklinde. Türkiye ilişkilerine önem veren Barzani yönetimi bu kararı neden aldı? 

Çünkü zamanlama çok uygun. Türkiye’nin başında Suriye ve PYD/YPG problemi varken fazla ses çıkaramayacağını düşünüyor. Irak merkezi hükumeti de ses çıkaracak durumda değil. Ertelense bile er geç bu referandum yapılacak. Zaten demografiyi Türkmenler ve Araplar aleyhine yeterince dğiştirmiş durumdalar. ABD de bu durumu destekler. 

“Kürdistan referandumu” NATO’nun projesi mi? 

Bence ABD-İsrail projesi. Nato da ABD’nin elinde zaten.

BU BİR ARKASI YARIN…

“Kürdistan referandumu” sonrası Kuzey Irak’ta NATO-ABD yanlısı bir bağımsız Kürdistan devleti oluşursa ve ABD destekli PKK kuşağı da aşağıda tamamlanırsa, bu Türkiye için nasıl bir tehdit oluşturur? 

Sanırım Türkiye bunu tehlike olarak görmekle birlikte Suriye’deki kadar vahim olmadığını düşünüyor. Ama bence Irak dizinin birinci bölümü. Suriye ise ikinci. Arkası yarın. Sırada Türkiye ve İran’da var. Türkiye Kürt kuşağıyla çepeçevre muhasara edilmiş olur. Araplarla kara bağlantısı kesilir.

Diyelim ki evet çıktı sandıktan, Türkiye’nin tavrı ne olur, ne olmalıdır? 

Türkiye söylemsel olarak büyük tepki göstermekle birlikte bir harekat yapacağını düşünmüyorum. Çok zor bir durum. Ancak Barzani en azından Türkiye ile işbirliği yapıyor. Türkiye için öncelik Suriye’de PYD yönetimindeki kantonlar.

RUSYA TÜRKİYE İLE NİYE İŞBİRLİĞİNDE? 

Ankara ile Moskova bir süredir yoğun görüşmede. Hangi zeminde ne tür bir ortak menfaat aranıyor? 

Sadece Rusya değil İran da işin içinde. Çatışmasızlık bölgelerinin yanısıra İdlib’le yakından alakalı. Türkiye ABD ve PYD karşısında Rusya ve İran ile işbirliği yapmayı amaçlıyor mantıklı olarak.

Rusya açısından Türkiye ile Afrin’de işbirliği yapmanın gerekçeleri, gerekleri nelerdir?

ABD karşısında düşmanımın düşmanı meselesi. Ayrıca Türkiye’yi Suriye politikasında ve genelde kendi yanında tutabilmek ve ABD’den uzaklaştırmak.

ABD’NİN AFRİN CEVABI NE OLUR? 

Afrin operasyonunu ABD ile yapmanın hiç ihtimali yok mu?

Maalesef yok. Burada amaç üzüm yemek değil. Türkiye ile ilgili. O zaman kara gücü PYD’yi küstürür ve bunu şu anda göze alamaz. Tabii Irak’ta çuval geçirme, Suriye’de yalnız bırakılma, Menbiç tecrübesi etkili.

Türkiye Rusya ile uzlaşır, Afrin’e operasyon yaparsa ABD ne yapar? 

Obama olsaydı bir şey yapamazdı. Ancak Trump ve adamlarının neler yapabileceği kestirilemiyor. Zira Trump ve Tillerson hariç büyük çoğunluğu bölgede savaşmış, muharip insanlar. Bir savaş çıkabilir. 

RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ!