Ortadoğu ve devletlerarası savaş ortamı oluşturma gayreti...

Giderek gerilen ilişkiler, Amerika’ya Trump’ın gelişi, ikide bir her şeyin altında Rus hackerları arama saçmalığı, eski FBI Direktörü’nün yemin altında verdiği beyanları sorgulayan senatörlerin uyguladığı üslup ve direktöre daha fazla tutunmak için yönlendirici sorular, hepsi tesadüf olabilir mi?

Katar’a yönelik saldırılar, Suudi Arabistan’ın tutumu, Trump’ın Suudi Arabistan, İsrail, Mısır’a ziyaretleri, gündem oluşturma gayreti mi?

İsrail’e ses çıkarmayan Arap ülkelerinin, Katar’a karşı saldırgan tutumları, Katar’a basit bir ayar verme gayreti olabilir mi?

Değil! İşin esasında Ortadoğu’daki Katar’a; Kerkük - Musul hattındaki enerji havzasını, kimin ve kimlerin kontrol etmesi gibi durmaktadır. İsrail güvenliği ve gelecekte bu coğrafyada hiç sesi çıkmayan İsrail’in elini güçlendiren denklemi kurgulamak! İhvan’a ve Hamas’a yönelik saldırıların altında yatan şeyin bu olduğu gözükmüyor mu?

İsrail’i hiç konuşulmuyor, dikkat ediyorsanız! Neden acaba? Ayının bin oyununun bir armut üstüne olduğu aşikâr değil mi?

Sünni - Şii savaşını tetiklemek, buna zemin oluşturmak, kime ve neden gerekli? Peki, bu durumdan kim kaybeder, kim kazanır, bunu düşündük mü?

Katar üzerinden savaş çıkmayacağı aşikâr. Burada, Katar üzerinden yapılması istenenlere bakmak daha doğrudur. Katar önemli bir tutum sergilemektedir. Coğrafyadaki diğer Arap devletlerinden farklı siyasi hedefleri var. İhvan hareketini desteklediği kimseye sır değildir. Peki, neden İhvan’ın en güçlü döneminde değil de, zayıf düştüğü dönemde böyle bir ayar verilme gayreti oldu Katar’a? İran’a bakış açısı sır değil! Belki tam da İran saldırıları öncesi, tek bir küçük ses bile “Sünni sesleri parçalamasın” diye mi ayar peşindeler Katar’a?

İsrail! Dikkat etmemiz gereken şey, İsrail ve Anglosakson ittifakın yapmak istedikleridir.

İran’daki saldırının içeriğini de, başka perspektiften okumak gerekiyor zannımca! İran tehlikenin farkında tabii ki! Bu son saldırılar; İran’daki toplumla yönetim arasında mesafe varsa, onu daha da kısaltacak. İnsanlar “en kötü devlet, devletsizlikten daha iyidir” demeye başladı bile. ABD’nin Irak işgali ve getirdikleri, Suriye’deki kaotik kanlı ortam, coğrafya insanında devletini sahiplenme duygusunu daha da derinleştirdi.

Trump; İran’daki saldırıyı kınama yerine, “terörü destekleyenler, sonunda terörün kurbanı olur” demiş. Aynı mantıkla baksak, 11 Eylül saldırılarını da öyle mi değerlendirmemiz lazım acaba! ABD terörü desteklediği için mi 11 Eylül’de ikiz kuleler hedef alındı yoksa?

Amerikan Başkanı esasında kurulu düzene kafa tutarak aday oldu. Lakin şimdi bu düzenin parçası olma gayretinde! Yani kurulu düzen, şimdi Trump’a ayar vermektedir.

Katar konusu muhtemeldir ki; sükûnetle çözülecek. Biraz Katar taviz verir, biraz Suudi Arabistan’ın sert gözüken tutumu yumuşar. Sonunda Amerika’nın esas çıkarları, bu coğrafyadaki kontrollü siyasi adımların olmasıdır. Ve paranın merkezi olan bu coğrafyanın cebine getirdiği paraları, ne olduğu belirsiz ortama itmeyeceği de aşikârdır. Türkiye ilkelerinden taviz vermeden arabulucu tutumunu devam ettirerek, ileride olası Sünni - Şii çatışmasına bile engel teşkil edecek konumunu hep muhafaza etmelidir. Zaten nihai hedefin Türkiye olduğunu da şimdiden görmemiz lazım. İran; şimdiki durumda yalnızlığa terkedilemez. İran tüm yanlış mezhepçi politikalarını gözden geçirmek zorunda kalacaktır. Zaten ortamı bu kadar kaotik yapan şey, bölge ülkelerinin mezhepçi tutumları ve olaylara kendi çıkarları noktasından baktıkları için değil mi?

Trump; Suudi Arabistan’a büyük paralara silah sattı. İhvan’dan daha ziyade, Hamas’ı zayıflatma niyetine hizmet eden adımları pekiştirecekleri de aşikârdır. Çıplak gözle bile, bunun İsrail’i rahatlatma operasyonu ve “bölgenin enerji rezervleri kimin kontrolünde olacak” sorusuna cevap arayışı olduğu gözükmüyor mu?

Bu arada, Kuzey Irak’tan bağımsızlık referandumu ve Kerkük - Musul hamlesi, neleri getirecek hiç düşündünüz mü? İşte tam da bu ortamda, olaylara parça parça değil topyekûn stratejiler olarak bakmayı öğreneceğiz hep beraber.

Not:Oliver Stone’un Putin ile gerçekleştirdiği “Putin Röportajları” isimli yeni belgeselinin ilk bölümü bugün akşam saatlerinde Amerikan televizyonu Show Time’da yayınlanacak. Verdiği cevaplar çok önemli! Röportajdan birkaç cümle örnek verirsem; “kaderimizi tek olan Tanrı biliyor” ve “olası Amerikan - Rusya savaşında kimse sağ kalamayacak”!

Akıllı olmak, senaryosunu kendinin yazmadığı senaryoya koşmamak ve mümkünse senaryo yazarlarını ve merkezlerini değiştirmek şart olmuştur...