‘Saad’ diye anýlan Lübnan Baþbakaný Saadeldin Refik el Hariri’nin Suudi Arabistan’dan yaptýðý açýklamayla istifa etmesi, Ortadoðu’da yeni gerilimler yarattý. Hariri’nin hem Lübnan, hem de Suudi vatandaþý olduðunu bilmeyenler için bu durum fazla þaþýrtýcýydý. Ancak Ortadoðu standartlarýnda hem görünen hem de görünmeyen faktörler vardýr.
Ortadoðu dediðimiz yer, Ýskenderun’un, Mardin’in Þýrnak’ýn hemen aþaðýsý... Ortadoðu hem tarihimiz, hem de coðrafyamýz. Ortadoðu’nun görünmeyen ve kalýcý faktörü Osmanlýdýr. Ortadoðu’da her yol geriye, Osmanlý’ya uzanýr. Bölgede günümüz bakýþýyla bizim dýþýmýzda sanýlan her geliþme, Osmanlý tarihinin izlerini taþýr. Lübnan’da bugün olanlarý dün Osmanlý’da olanlar þekillendirmiþtir. Lübnan bize hiç de uzak ve yabancý deðildir.
BEYTÜDDÝN- CEBELÝ LÜBNAN’DA OSMANLI GARNÝZONUNDA SABAH ÝÇTÝMASI
Fransa Cumhurbaþkaný Emmanuel Macron’un iki taþýn arasý Lübnan arabuluculuðuna soyunup Hariri’nin Suudi Arabistan’dan çýkmasý için çalýþmasý, kimisini þaþýrttý. Fransa kendine nereden görev çýkartmýþtý? Fransa tarihten görev çýkartýyor... Hem de Osmanlý tarihinden. Fransa Lübnan ya da genel kýyý þeridine verdiði isim olan Levant’a olan alakasýnýn 16. yüzyýlda Kral Fransuva’dan kaynaklandýðýný söyler. Fransuva alakasýný kimden saðladý? Kanuni Sultan Süleyman’dan.
Ortadoðu’da bizim tarihin üzerinde baþkalarý dans ediyor... Bilmediðimiz, unuttuðumuz, ihmal ettiðimiz, sýrt döndüðümüz tarihimizin parçalarý üzerinden baþkalarý jeopolitika çýkartýyor. Ortadoðu’da yaþayýp, kendimizi potansiyel bir Ýsviçre sandýðýmýz dönem neyse ki geride kaldý. Halen tarih ve coðrafyamýzýn bilincindeyiz ve kaybettiðimiz zamaný telafi etmeye çalýþýyoruz. Osmanlý artýk bir idari hakimiyet deðil, ortak hatýra ve paylaþýmdýr. Osmanlý ortak geçmiþ ise bunun ortak geleceði de olur. Dýþarýdan gelenler bölgede ne yapýyorsa, bizim daha da fazlasýný yapacak zeminimiz var. Neyse ki geri döndüðümüz topraklarda bizi iyi hatýrlayan çok. Lübnan’da da dostlarýmýz var. Unutmamýþlar.
Fransa’nýn ‘tarihi’ baðlarý
Fransa 12. yüzyýlda Haçlý Seferleri ve kilisenin telaþýyla Ortadoðu’ya geldi. Geliþleri turistik maksatlý deðildi. Hýristiyanlýðýn köklerine ve dini merkezlere ulaþmak derdindeydiler. Frenk haçlýlar, Lübnan’da Maruni Hristiyanlarla buluþtuklarýnda kendilerine müttefik de bulmuþlardý. Kilise kardeþleri birlikte savaþtýlar, birlikte yaðmaladýlar. Akdeniz’in bereketli doðu kýyýsý hem dinler hem de etnik gruplarýn toplanma alanýydý. Liman ve ticaret yollarýnýn da buralarda olmasý tesadüf deðildi.
16. yüzyýlda Fransýz kralý Fransuva, Kanuni Sultan Süleyman’dan öncelikle Levant’taki Hristiyanlarýn korunmasý imtiyazýný aldý. Fransa’nýn önceliði Lübnan’daki Maruniler’di. Sonra Fransa Balkanlarda Yunan Bulgar Sýrp bölgelerinde de Hýristiyanlýðý koruma rolüne geçti. 20. yüzyýla kadar Levant ya da Suriye vardý. Lazkiye’den Yafa’ya uzanan Akdeniz’in kýyý bölümüydü.
Fransa Ýndoþin dediði Vietnam’da 1890’larda uyguladýðý dolaylý sömürge sistemini Lübnan’da uyguladý. Ýþgal etmeden, kilise, sosyal etki ve misyoner okullarýyla. Myanmar-Tayland-Laos-Vietnam-Kamboçya’da Ho Þi Minh, Pol Pot, Norodom Sihanuk büyük ve kanlý bir siyasi kavganýn rakipleriydiler ama hepsi Fransýz mektebinden çýkmýþtý. Her tarafta etki sahibi olmak böyle bir þey.
Fransa çok kültürlü Lübnan’da 17. yüzyýlda misyonerlik faaliyetleriyle kök saldý. Maruniler desteklendi ve Fransa okullarý, hastaneleri yayýldý. 19. yüzyýlda Lübnan ve civarýnda eli kalem tutan hemen herkes Fransýz okullarýndan mezundu. 50’den fazla okulda her an 7 bin öðrenci vardý. Fransa ayný zamanda Süveyþ kanalý inþaatý vesilesiyle Mýsýr’a geçmiþti. Stratejik rota üzerinde olan Mýsýr için Ýngiltere ile savaþýyorlardý. Lübnan ve Doðu Akdeniz Ýngilizlere biraz uzak kalmýþtý.
Lübnan’da Hristiyan, Sünni, Þii diye üç gruba ayrýlmýþ idari yapý var. Nüfus 6 milyon ama 6 milyon etnik ve dini bölünmelerle gruplara ayrýlmýþ. Tahmini yüzde 27 Þii, yüzde 27 Sünni, yüzde 20 Maruni Katolik, yüzde 8 Rum Ortodoks, yüzde 5 Rum Katolik, yüzde 6 Dürziler... diye liste gidiyor. Lübnan’da resmi kayýtlarda tam 18 dini grup var. Osmanlý’nýn Þam vilayetinden Lübnan çýkartmak da Fransa’nýn marifeti... Hristiyanlara ayrý ülke verip Müslümanlardan ayrý bir alan yaratmanýn adýdýr Lübnan. Liman kentleri Trablusþam, Sayda, Sur, Beyrut’u Suriye’den ayýrýp Lübnan dediler. Cebeli Lübnan, Trablusþam’ýn arkasýndaki daðýn adýdýr. Bu yüzden Suriye’nin Akdeniz’e kýyýsý da azaldý. Mösyö Picot’u hatýrlayan var mý? Sykes’ýn Picot’su.
Ortadoðu’da bir Fransýz
Peki Paris dünü bugüne nasýl baðlýyor? Tarihten falan yola çýkýyor. Ama ‘ortak tarih, ortak gelecek’ dendiðinde, akýllara Türkiye gelmeli.
Paris þimdi Suriye’de DEAÞ sonrasý süreç için bir þeyler yapmak niyetinde. Þam-Esed ailesinin Fransa baðlantýlarýna burada hiç girmeyelim. Ayrýca Fransa Irak’ta son dönemde perde gerisinden ‘koalisyon’ olarak çatýþmalara girdi, Musul - Erbil taraflarýnda dolaþtý.
Hariri olayýnda eski Baþbakanýn Suudi Arabistan’dan çýkýþýný ve Lübnan’a dönmesini amaçlýyor. Bu arada Fransa dýþiþleri bakaný önceki gün Suudi Arabistan yanýndan biraz fazla sert gelip ‘Ýran bölgede hegamonya kurmaya çalýþýyor’ deyince, Ýran’ýn tepkisini çekti. Ýran da ‘Fransa tarafsýz ve dengeli davranmazsa bölgede gerçekten kriz yaratabilir’ diyerek uyardý.
Halbuki Fransa Lübnan’da Þiilerle de iyi temasý olduðunu söylüyordu. ‘Fransa olarak Lübnan’ý severiz ve Lübnan’ýn her kesimiyle temas kurarýz’ diyerek. Hatta ABD’yi küçümsüyorlardý ‘ABD sadece kendine yakýn olanlarla konuþur, biz Lübnan’da herkesle konuþuyoruz’ diye bir sözü Paris’ten bu yakýnlarda duyduk. Herkese þirin görünmek de zordur ve sürekli þirinlik, kuþku yaratýr.
Emmanuel Macron’un Lübnan gerekçesiyle Ortadoðu’da boy göstermesi biraz da ortamý boþ bulmanýn telaþý. Trump Amerikasý bölgede yok, siliniyor. Ýngiltere, Brexit derdine düþmüþ, Londra’nýn da gözü Ortadoðu görmüyor. Almanya hem kendi derdinde hem Ortadoðu’ya zaten mesafeli… Ortada Irak, Suriye, Lübnan, hatta Suudi Arabistan var… Sanki bu araziler boþta, sanki ortalýk da kediye kalacak!
Yumuþak gücün yumuþak yüzü
Þimdi tarihi baðlar iyi hoþ da, maharet tarihi baðý bugüne baðlamak. Geçmiþ bað, birbirini anlayan iç içe geçmiþ kitleler yaratýyor. Baktýðýmýz zaman, herkesin bir baþkentte büyükelçiliði var ve kimse limana savaþ gemisi yollayýp toplarýný hükümet merkezine çevirip istekte bulunmuyor. Onun yerine yumuþak güç tercih ediliyor.
Bir coðrafyada dýþarýdan da geliniyorsa etki kurmak için çaba, din, ortak dil, kültür aþinalýðý, eðitimdi, okuldu, müzikti televizyondu sanattý diye baþlýyor. Oradan yerel unsurlar dýþarý, etki merkezine akýyor, mesela Gigi Hadid, Emel Clooney olunuyor. Gigi sayesinde yeni dünya Lübnan’ý öðrendi. Bayan Clooney yani Amal Ranzi Alamuddin ile Lübnan’daki Dürzi cemaati yeni profil kazandý. Dürzi cemaati Ýsrail ve Suriye’de de zaman zaman dikkate gelir. Fransa’da Lübnan dükkaný, Lübnan tüccarý, Lübnan lokantalarý, müzisyenleri, emlaki var. Lübnan’da Fransa muhipleri var.
Lübnanlýlarýn en büyük özelliklerinden biri, dünyanýn dört bir yanýna daðýlmýþ olmalarýdýr. Fransa koruyucu olarak bölgeye gelince, Arap Lübnanlý, Fransýz pasaportu ya da korumasýyla diðer Fransa sömürgelerine yayýldý. Batý Afrika, ABD, Kanada, Meksika ve Latin
Amerika’da Lübnanlý topluluklar boldur.
LÜBNAN BAÞBAKANLIK MAKAMI BÜYÜK SARAY - 1832 OSMANLI BÝNASI
TRABLUSÞAM ÝBADÝ MEKTEBÝ