Aslýnda ne Esed ne de Suriye rejimi diye bir þey var. Yüz binlerce insanýn katledildiði milyonlarcasýnýn yerinden yurdundan sürüldüðü bu bahtsýz coðrafyada, Rusya ile Ýran’dan baþkasý yok artýk. Suriye bu iki ülkenin iþgali altýnda, haritalardaki mevcudiyetini ne yazýk ki yitirmiþtir.
Bu iki iþgalci gücünün dýþýnda, iki aktif örgüt var: Gayet kullanýþlý yapýlarýyla PYD ve DAEÞ.
Acaba, Rusya ile Ýran’ýn kendilerini birer yararlý maymuncuk gibi araçsallaþtýrdýklarýný fark edebilecekler mi? Bunu içinden geçmekte olduðumuz “en uzun ikindi”nin son kýsmýnda göreceðiz. Ama ne Rusya’nýn ne de Ýran’ýn tarihi ajandasýnda, tuzaða çektikleri avý paylaþmaya dair bir adetleri yok.
Birisi Kürdistan’ý diðeriyse Harici Devleti kuracaklarýnýn coþkusuyla, iki iþgalci gücün elinde ölümcül birer oyuncaða dönüþmüþ haldeler. Rusya ve Ýran’ýn müsamahasý ve teþvikiyle, bölgenin “temizlik” iþlerine taþeronluk yapýyorlar... Bölgeden sürülen Arap ve Türkmen nüfusun yaþadýðý insanlýk dramý çok feci... Ama PYD’nin sürükleyerek hedef haline getirdiði Kürt halký ile DAEÞ’in býçak zoruyla elinin altýnda tuttuðu kesimler de ciddi anlamda bir krizi yaþýyorlar. Kazananýn olmadýðý bir Pirus Zaferine gidiyor Ortadoðu, ikindinin bitimine doðru...
Rusya ile Ýran da ciddi kayýplar altýndadýr daha þimdiden. 1. Rusya, Batý bloðu karþýsýnda Ýslam toplumlarýyla kurmayý hedeflediði çatýyý, Suriye iþgaliyle birlikte çökertmiþtir. 2. Ýran, 1979 devrimiyle yakaladýðý “Ýslam Cumhuriyeti” imajýný yitirmiþ, Ýslam toplumlarý nezdinde güvenilirliðini kaybetmiþtir.
***
Suriye’nin dört güç arasýnda (Rejim, PYD, DAEÞ ve ÖSO) paylaþýlacaðýna dair ileri sürülen öngörü, son yaþananlar çerçevesinde muhtemel paylaþýmý; Rusya, Ýran ve Kürdistan þeklinde dizayn etmiþe benziyor.
Türkiye’nin en uzun sýnýr komþusunda yaþanan bu yeni iþgal düzeneðine seyirci kalmasý en kabataslak þekliyle þu iki sebepten imkansýz: 1- Mevcut sýnýr yapýsý en baþýndan beri sunidir ve akraba halklarý zoraki dikenli teller ve mayýn tarlalarýyla birbirinden kopartmayý hedeflemiþ muktedirlerin bir dayatmasýdýr. 2- Ýran ve Rusya’nýn iþgalinden kopan fýrtýnanýn en aðýr bedelini Türkiye ödemektedir. Hem mülteci krizi, hem sýnýrlarýmýzý taþan taciz ve taarruz kritiði, hem de PKK vasýtasýyla savaþ gereci haline dönüþtürülen terör... Türkiye’yi Suriye iþgaline karþý kayýtsýz býrakacak durumda deðildir...
***
Bu zorlu satrançta, Türkiye’nin Brüksel/Katar hattýný önemsemesi elbette gerçekçidir. AB ile yapýlan anlaþma, her ne kadar Türkiye’yi mülteciler üzerinden “çýpa ülke” formuna yakýnlaþtýrsa da, bu aþamada bu ittifakýn önemi açýk... Katar’da imzalanan enerjiden kültürel mutabakatlara kadar uzanan bir dizi anlaþma da Sünni Dünya ile ittifak olarak okunabilir... Rus uçaðýnýn düþmesinin ardýndan hýzla devreye sokulan bu iki faz ve Rusya ile diplomatik iliþkinin devamýna dair Türkiye’nin ilk aðýzdan yaptýðý olumlu çaðrýlar, Türkiye’nin bölgede macera aramadýðýnýn kanýtlarýndan...
Bu diplomatik ataklarýn yaný sýra Türkiye’nin Suriye takviminde Kürtlerle ne yapacaðý meselesi, bunlardan daha önemli. Suriye’deki Kürtlerin PYD temsiline terk edilmesini adeta seyrettik. Suriye’de PYD dýþýndaki Kürt temsiline alan açýlabilir mi? Ýttifak mevzuunda Kürt imkanýný yeterince kullanabiliyor mu Türkiye?
Rusya ve Ýran evet iþgalci güçlerdir ama Kürtler oranýn yerli halkýdýr. Týpký Araplar ve Türkmenler gibi. Kendi evimizdeyiz. Evin çocuklarý akþam çökmeden, eve dönmek zorunda... Yerler mühürlenmeden...