Ortadoğu’da üç dinamik

Arap Baharı” ülkelerinde geçerli olan üç farklı dinamik, Libya’da Amerikan büyükelçisinin ve üç Amerikalı yetkilinin hayatlarına mal olan ve komşu ülke Mısır’da da ortaya çıkan korkunç şiddet patlamasında birleşti. 

İlk olarak Selefi boyutu: Californialı sabıkalı bir dolandırıcının çektiği, İslam’ı yeren, açık saçık, politik ve vasat bir filmi, Arap dünyasında patlamaya hazır bir siyasi meseleye çevirmek için bilinçli medya müdahalesi ve siyasi ajitasyon gerekti. Yayma ve ajitasyon işini, Selefi akımla ilişkili medya kuruluşları ve politik örgütler üstlendiler. Çoğu Suudi Arabistan tarafından desteklenen Selefiler; anaakım İslamcı politikacıların İslami referanslarına meydan okuyarak ve inancın ‘gerçek’ savunucuları olduklarını iddia ederek, siyasi otorite için Müslüman Kardeşler içindeki hakim İslamcılar ile rekabet etmeye çalıştılar ve Araplar’ın demokratikleşme sürecinde bir joker olarak ortaya çıktılar. Mısır ve Tunus’u yöneten anaakım İslamcılar ve Libya’da yol gösterecek bir uzlaşma sağlamaya çalışan laik partiler ve ılımlı İslamcılar, küresel ekonominin gerçeklerini kabullenerek, vizyonlarını gerçekleştirmek için pratik bir yol bulmaya ve yatırım ve yardımı teşvik etmek için Batı ile yeni köprüler kurmaya çabalıyorlar. California’dan çıkan berbat propaganda filmi gibi bir mesele, anaakım İslamcılar’ı rahatsız bir konumda bırakan tepkileri ateşlemeye yetti. Mısırlı Müslüman Kardeşler’in liderleri halka videoyu protesto etme, ifade edilmesi gereken kızgınlıklarını paylaşma çağrısında bulunuyorlar. Ancak bunun camiileri gibi ortamlarla sınırlı kalmasını, ABD Konsolosluğu ve benzeri yerlerde gerçekleşebilecek yüzleşmelerden kaçınmalarını söylemeleri, onların ne kadar ince bir çizgide yürüdüğünü gösteriyor. İster İslamcı ister Libya örneğinde olduğu gibi laik olsun, Kardeşlik ve benzeri partiler berbat propaganda videosu gibi meseleleri; siyasi rakipleri tarafından güvenilirliklerini azaltmak, Batı ile istikrarlı bir ilişki kurma çabalarını baltalamak ve Selefi akımının cazibesini artırmak üzere kullanılan yanıltmalar gibi görüyorlar.

***

İkinci unsur, Arap dünyasında ABD’ye pek de güven duyulmaması. Başkan Obama’nın 2009’da Kahire’de yaptığı destek konuşmasında verdiği sözleri tutamadığı düşünülüyor: Afganistan’daki savaşı sürdürdü, Guantanamo hapishanesini açık tuttu, İsrail yerleşimlerinin genişlemesini engelleyemedi, İran ile kurmayı vaat ettiği diplomasi yükselen yaptırımlara ve savaş tehditleri savuran bir rejime yol açtı, yönetimi Arap dünyasındaki demokratik ayaklanmalara karşı kararsız tepkiler verdi ve Obama’nın insansız hava aracı saldırılarını büyük ölçüde artırması, neredeyse hiç destek bulmuyor. Bu bildik dert silsilesi patlamaya hazır olmasa, rencide edici videonun yarattığı “fünye” etkisi nispeten zararsız olurdu. Bunun yerine Selefiler, sanki diğer tüm sorunlar için bir açıklamaları varmışçasına, bu tip zulümleri değerlendiriyor. Örneğin Amerika’nın Müslüman dünyasını en çok öfkelendiren tavırlarının temelinde, yalnız çıkar politikası ve eylemlerinden etkilenenlerin endişe ve çıkarlarını yok sayma yok. Onlara göre bunun yerine, bizzat İslam’a yönelik kapsayıcı bir düşmanlık var. Selefiler, Müslüman Kardeşler içindeki rakiplerinin Batı ile faydacı ilişkiler içine girmelerini engellemek üzere bu mesajı yayıyorlar.

Üçüncü unsur ise basitçe Mısır ve Libya devletlerinin güçsüz olmaları. Mısır’ın resmi güvenlik yapıları yerlerinde; fakat Mısır toplumundaki yeni güç dağılımı, işlevlerini karmaşık hale getiriyor. Müslüman Kardeşler Başkanı Muhammed Mursi siyasi açıdan zayıf; otoritesi, geleneksel imtiyazlarını koruyup kollamak isteyen askeri kurum tarafından sınırlandırılmış. Ordu, eski Mübarek rejiminin kalıntıları, liberal ve laik partiler ve onun başarısız olması arzusuyla bir araya gelmiş Selefiler gibi güç odakları tarafından kuşatılmış halde. Bunun bir sonucu olarak politik baskıya açık ve müttefik aramaya ve tabanını desteklemeye ihtiyaç duyuyor. Video protestolarına verdiği yanıta, ABD ile faydacı bir ilişkiye duyduğu ihtiyaç kadar, bu istekler de açıkça yol gösterdi.

Libya’da devlet güçsüz; Albay Kaddafi’yi devirmek için girilen savaşla güvenlik güçleri dağıldı. Kaddafi, güçlü devlet kurumlarının ortaya çıkmasını bilinçli olarak engellemişti. Bunun yerine güvenlik, kendi gündemlerinin peşindeki derme çatma milislere ve her yıl birbirlerinin alanları için çatışan yerel çıkar odaklarına emanet. Bu ise Selefi milislerin hareket edebileceği verimli bir ortam yarattı. Libyalılar’ın bir protestoya RPG ve havan toplarıyla gelebildikleri gerçeği, Kaddafi’nin devrilmesinden bir yıl sonra güvenliğin hala tehlike altında olduğunun göstergesi.

* Bu yazı STAR Gazetesi için kaleme alınmıştır.