Takrîben iki haftadýr ülkede bir iyimserlik havasý esiyor.
Benim þahsen birkaç aydýr sezinlediðim, en azýndan sezinlediðimi sandýðým, bir savaþ yorgunluðunun tabii sonucu gibi geliyor bu bana. Bu tür yorgunluklar taraflarýn boðazlaþma azmini törpüleyip huzur hasretini keskinleþtiriyor anlaþýlan. Bilhassa boðazlaþarak “nihâî” sonuca varma ümîdinin ortadan kalkdýðý veyâ iyice geri plana itildiði durumlarda.
Ben bunu, o zamanki görevim îcâbý adamakýllý yakýndan izlediðim Yugoslavya Savaþý sýrasýnda da farketmiþdim. 1994/95 gibi...
Yugoslavya Savaþý dedim de, aðzýmdan yel alsýn, o savaþ Yugoslavya’nýn tesbih tâneleri gibi darmadaðýn olmasýný intâc etmiþdi. Türkiye için böyle bir ihtimâlin, zayýf bir derecede var idiyse bile, artýk gitgide daha da imkânsýz bir hâle geldiði belli oluyor.
Aman ne iyi! Peki, nerden belli oluyor?
Bâzý ipuçlarý var:
(Þimdi itlik olsun diye konuya pazar günü devâm edeceðimi yazýp bitirsem kim bilir ne küfür yerim ama buna asâletim mânî! Halkýma bu eziyeti revâ göremem!)
Bu ipuçlarý kýsmen iç ve kýsmen de dýþ kaynaklý. Ýç kaynaklý olanlar, yukarýda deðindiðim savaþ yorgunluðuna baðlý olarak yaygýnlaþmaya baþlayan “bitirelim artýk bubaþbelâsýný” sendromu. Huzur ve sükûnetin avdetinden sonra Türkiye’nin, zâten þâyân-ý hayret ölçüde kuvvetli olan ekonomik geliþmesini daha da hýzlandýrarak görülmedik bir refah seviyesine eriþmesi boþ bir hayâl deðil “reel” bir ihtimâl. Bunu artýk heriki tarafýn en þâhin aktivistleri dahî biliyor. Çünki 29 yýldýr 300 milyar dolara vardýðý hesablanan terörle mücâdele masraflarýna raðmen Türkiye’nin kaydetdiði ekonomik geliþme ve bunun sür’ati meydanda! Bir de yýllýk üç ilâ dört milyar dolarlýk bu askerî ek masrafýn ekonomiye kanalize edildiðini düþününüz!
Bunu Türküyle Kürdüyle Ermenisiyle Arabýyla þusuyla busuyla herkes biliyor.
Dýþ ipuçlarý ise aðýrlýklý olarak Washington kaynaklý.
Amerika; Irak, Sûriye, Lübnan, Filistin ve tabii Ýsrâil’in yer aldýðý coðrafyada kalýcý bir istikrârýn saðlanmasýný istiyor. Benim görebildiðime göre bu istikrarlý bölgenin baþýna bir tür “bekçi” olarak da Türkiye’yi münâsib görüyor.
Zîrâ Amerika bundan böyle Pasifik bölgesinde Çin’le uðraþmak zorunda! Bu sebebden Ortadoðu’yu Türkiye’ye emânet etmek istiyor.
Ancak Türkiye’nin bu rolü lâyýkýyla oynayabilmesi için önce kendi evinin içini düzene koyup temizlemesi elzem!
Ýþte zannýmca Kürd Meselesi þâyet iki tarafýn da menfaatine ve zevkýne uygun olarak çözülebilirse bu sâyede çözülecek.
Kýsa süredir muhtelif basýn organlarýnda yer alan “Türklerle Kürdlerin berâbercebüyümesi” temalý yazýlarý bu zâviyeden okumak bence yararlý olabilir.
Yâni bir Kürd devleti olacak olmasýna muhtemelen ama bu devlet, nasýl söylesek, meselâ Teksas gibi bir devlet olursa þaþmamak lâzým bence.
NOT: Galatasaray Üniversitesi Binâsý’ný da hayýrlýsýyla kül etmek nasîb oldu! Cenâb-ý Mevlâma þükürler olsun!
Daha nice nice târihî binâlara inþaallâhüteâlâ!
Bence bir hayýr sâhibi himmet edip nihâyet þu Küçüksu Kasrý ile Dolmabahçe Sarayý’ný da halletse de sýra öyle öyle Topkapý Sarayý’na gelse!
Þöyle düþünüyorum da...Galatasaray Üniversitesi’ne gelene kadar ilk hatýrladýklarým...
Geçen Aralýk Millî Eðitim Müdürlüðü Binâsý ile Kapalýçarþý...Ondan evvel Beyazýd Câmii Hünkâr Kasrý, Haydarpaþa Garý, Kýlýç Ali Paþa Câmii...
Allah belânýzý versin!
Elektrik kontaðý imiþ!!!
Hepsi mi? Evet, hepsi!!!
Peki, tedbir?
Ben sizin kelle-i bî-devletlerinize uygun bir tedbir biliyorum:
Elektriði yasak edin!