Statlara giden seyirci sayýmýzda düþüþ durmuyor... Buna yapay gerekçeler üretmekte üstümüze yok. Birinci derecede suçlu passolig uygulamasý gösteriliyor!
Kimisi, "kartý alanlar bile gitmiyor" gibi tutarsýz yaklaþýmda bulunuyor.
Kart bir bilet deðil ki!
Bilet almak için kolaylýk saðlayan yöntemin anahtarý.
Buradan çýkarak, seyirci azalmasýnýn önemli nedenlerinden birinin üzerine gidilmemesinden söz etmek istiyorum. Ana gerekçe, sporsal yapýmýzýn iyi yönetilmemesi, bunu yönetmede kullanýlan ortak aklýn yetersizliðidir.
Bu ortak aklý oluþturacak ve omuz vereceklerin konunun üzerine gerçekçi bir yaklaþýmla, içtenlikle gitmemesidir. Bakýn bir kaç örnek:
Devlet Galatasaray'a, Baþakþehir'e, daha birçok kente çaðdaþ statlar yapýyor, "Alýn bakýn onarýn, tepe tepe kullanýn, geliri sizin olsun" diyerekten veriyor (iyi de ediyor); ama onlar gibi gene toplum çýkarýna kullanýlacak Beþiktaþ stadýna bi gýdým yardým etmiyor!
Beþiktaþ, elindeki oyuncu Almeida'ya yýllýk 2,5 milyon avro öneriyor, muhterem bunu az bulup kabul etmiyor. Aylarca iþsiz kaldýktan sonra sýradan bir kulüple 400 bin avroya anlaþýyor! Peki, Beþiktaþ kulübü bu 400 binlik adama neden 2,5 milyon öneriyor?
Trabzonspor'a Halilhodziç gibi bir muhterem'i getirdiler. Adam sabah akþam elindeki kadroyu kötüledi! Tepeden baktý, özgüven yýkýmýna uðrattý. Bi halt üretemedi! Gönderip, Ersun Yanal'ý getirdiler. Bir haftalýk özgüven yüklemesi ile takýmýn içinde nasýl bir güç dolu olduðunu ilk maçta görüverdik!
G.Saray Prandelli'yi, Trabzon Halilhodziç'i neden getirdi? Önceden nerede olduklarý deðil, size uygun olup olmadýklarý önemliydi, kestiremediler.
Çalýþmalarý, emeði ile kulübün büyüklüðüne büyüklük katan Fenerbahçe'nin Baþkaný, taþýdýðý sýfata uygun, olgun söylemler yerine, toplumu birbirine düþürücü, kýþkýrtýcý söylemleri hiç sakýnmadan kullanýyor! "Kulübün çýkarý söz konusu ise soyunma odasý da basarým" diyor Baþkan! O çýkarý; yasaya, kurala, töreye göre koruyacaðýný söylemek varken!
Bakýn TFF'ye! Hakemlere nasýl bir zorluk yükledi... Uygulanabilirliði de zor, istismarý da olasý...
Yönetmedeki bakýþ açýsý sorunumuzu çözmeden, bir ortak akýl oluþturmadan, tribün boþalmasýna çözüm üretemeyiz. Elbette tek gerekçe bu deðil, ama öteki gerekçeleri de ortadan kaldýracak en önemli öðe bu yönetme sorunu.