Elbette zor bir dönemden geçiyoruz. Kabullenmek bir yana tartýþýlmasý bile kolay olmayan sorunlarla yüzleþiyor, canýmýzý yaksa da, bazý þeylerden fedakarlýk etmek zor gelse de çözüm için ve ortak bir gelecek adýna yürümeye çabalýyoruz. Zorlanýyoruz, ama yürüyoruz.
Böylesi dönemlerde gözler daima bilge insanlara, son dönemin moda kavramýyla ‘akil’ adamlara çevrilir. Onlarýn ne diyeceði, nasýl bir duruþ sergileyecekleri önemlidir. Bir bakýma kriz dönemlerinin can simidi rolünü üstlenirler.
Türkiye’de tam da bu noktada ciddi bir eksiklik, eskilerin deyimiyle ‘kahtý rical’ yaþadýðýmýzý bir kez daha görmüþ olduk ne yazýk ki. Terör, Kürt sorunu ve daha büyük resimdeki sorunlar/çatýþmalar devam ederken, neredeyse sesi soluðu çýkmayan, yol gösterici olmak bir yana, sýradan güvenlik tezlerinin ardýna saklanan isimler, þimdilerde sahnede bambaþka bir çehreyle yer alýyor.
Þaþýrtýcý deðil. Dün elini taþýn altýna sokmayanlar, bugün ateþten bir gömlek haline gelen süreci desteklemek bir yana, farklý kaygýlarla kösteklemeye çabalýyor. Dün çözüme dair önerisi olmayan, kafa yormayan ve bir gelecek inþasý üzerinde çaba göstermeyenlerin, bugün farklý davranmasý da beklenemez zaten.
***
Bir parantez açayým izninizle. Hayatým boyunca hiçbir ortak metne imza atmadým. Bu yönde gelen tekliflerin tamamýný geri çevirdim. Bunun nedeni sadece metinlere olan itirazým deðildi. Sözkonusu metinde kimlerin imzasýnýn yer aldýðý çok daha önemliydi benim için. O nedenle de en az metin kadar, imza sahipleriyle ortak bir zihin dünyasýna sahip olup olmadýðýmý sorguladým.
Geçtiðimiz günlerde çok sayýda ismin imza attýðý ve son dönemin kritik tartýþmalarýný esas alan bir metin yayýnlandý. Tam da yukarýda ifade ettiðim gerekçelerle metinden çok imza sahipleri dikkatimi çekti.
Ýmza sahibi onca ismi tek tek sayacak yerim yok. Ancak sadece birkaç örnek verebilirim. Ýlber Ortaylý ve Halil Ýnalcýk gibi iki düþünce adamýný, mesela Osman Pamukoðlu ve Hüsamettin Cindoruk’la ortak imzada buluþturan ruh halini anlamak zor doðrusu.
Eðer bu isimleri ayný zeminde buluþturan ‘Türkiye nereye gidiyor’ sorusu ve bunun ortaya çýkardýðý endiþeler ise durum daha da vahim. Bu takdirde Ýlber Ortaylý’nýn her vesileyle vurgu yaptýðý tarih algýsý ve gelenekle; Cindoruk’un dünyasýný buluþturan ortaklýðýn ne olduðunu anlamamýz gerekir.
***
Sýradan insanlardan bahsetmiyoruz. Bilgisi, birikimi ve cesaretiyle herkese meydan okuyan, yeri geldiðinde bir harfin, kelimenin ve kavramýn hesabýný soracak kadar hassas insanlar sözkonusu olan. Þu halde hangi endiþe ya da gerekçe onlarý Pamukoðlu, Cindoruk ve benzeri isimlerle ayný gelecek tasavvurunda birleþtirebilir.
Tüm bunlarýn ‘Memlekette iþler iyiye gitmiyordu, bu hassasiyeti duyan herkesle ayný yerde buluþurum’ gibi bir gerekçesi varsa, o zaman hepimize geçmiþ olsun. Demek ki gözümüzde büyüttüðümüz bunca birikim ve bilgelik; bu ülkenin deðerleriyle hiçbir aidiyeti olmayan isimlerle ayný metinde/çatýda buluþmaktan sakýnmýyor.
Oysa þu sözlerin sahibiydi Ýlber
Ortaylý:
‘Birbirlerini tanýmayan, birbirlerinden þüphe eden kitlelerin bulunduðu yerde ne sulhüsalah yani barýþ, ne de onurlu bir eþitlik olur.’
Ne kadar hazin.