Hatýrlayacaðýnýz gibi CHP lideri Kemal Kýlýçdaroðlu’nun Kürt sorunu ve terör üzerinden attýðý tarihi adým herkesi heyecanlandýrmýþtý. Önce Baþbakan Tayyip Erdoðan’la görüþmesi, ardýndan herkesin kapýsýný çalacaðýný ilan etmesi gerçekten çok önemliydi. Ýki liderin görüþmesi çözüm için büyük umuttu.
CHP’nin sürpriz biçimde attýðý adýmýn nereye kadar devam edeceðini kamuoyu sabýrla bekledi. Çünkü böyle bir adýmýn varlýðý bile sorunun çözümüne ciddi katkýlar saðlayacaktý.
Eðer CHP ve Kemal Kýlýçdaroðlu, bu konuda parti içindeki çekiþmeleri bir kenara býrakýp attýðý adýmýn arkasýnda durabilseydi, Türkiye sadece Kürt sorununda deðil, tüm kritik baþlýklarda ihtiyacý olan ‘siyasi aklý’ daha güçlü biçimde inþa edebilecekti.
Ama olmadý. Kýlýçdaroðlu, partisinin geleceðe bakan yüzüne deðil, bir kez daha statükonun gücüne teslim oldu. Üstelik tam da Adnan Menderes’in kabrini ziyaret ederek yakaladýðý çýkýþýn paralelinde.
***
CHP’nin Oslo süreciyle ilgili yaptýðý çýkýþ, hiç kuþkusuz iç dinamikleri aþan bir özelliðe sahip. Baþka bir ifadeyle bu hamle, ABD’de neoconlarýn elinin güçlendirilmesi çabasýyla þaþýrtýcý bir paralellik içinde. Þu halde Menderes ziyaretini de bir ‘deðiþim’ adýmý olarak deðil, ‘Demirelleþme’ süreci olarak okursak haksýzlýk etmiþ olmayýz.
Günlerdir þehitlerinin acýsýyla yanýp kavruluyor Türkiye. Malum cinayet þebekesi bölgesel ve küresel ölçekte elde ettiði taktik avantajlarý her zaman olduðu gibi ahlaksýzca kullanýyor. Terör örgütünün ve onun parantezinde siyaset yapanlarýn bir halkýn kesimin veya topluluðun hak ve özgürlükleri adýna deðil, bölgesel ve uluslararasý hesaplaþmalarýn taþeronu olarak hareket ettiðini bir kez daha görmüþ oluyoruz böylece.
Peki tüm bunlarýn ortasýnda, üstelik saldýrýlarýn þiddetinin giderek arttýðý bir dönemde, CHP’nin Oslo deþifresine soyunmasý ne anlama geliyor? Az önce de ifade ettiðim gibi, bu basit bir muhalefet çýkýþý deðil. Aksine Amerikan seçimlerinin ardýndan dünyayý neocon rengine boyama hesabý içinde olanlarýn hesaplarýyla son derece uyumlu.
Eðer Kýlýçdaroðlu bu sürece teslim olur ve partisinin neocon damarýna bir kez daha kapýlýrsa, deðil iktidar görmek, partisinin genel baþkanlýðýný devam ettirmesi bile hayal olur.
***
Nasýl bir akýl terörle mücadele ve Kürt sorunu gibi devasa sorunlar üzerinde þekillenen devlet politikasýna katký vermek yerine, onu baltalamaya ve deþifre etmeye kalkýþýr? CHP, Türkiye’nin önemli sorunlarýný siyaset eliyle çözebilme imkanýna bir kez daha darbe vurmuþtur.
Daha önce müzakere üzerine yazdýklarýmý bir kez daha tekrar edeyim. Her þeyden önce müzakere eden deðil, edemeyen devlet güçsüzdür. Müzakere, akýl, tecrübe ve derinlik ister. Dahasý söz konusu soruna tüm boyutlarýyla hakim olmanýzý gerektirir. Eðer ortalýkta gezen müzakere eleþtirileri bu yöndeyse, sonuna kadar eyvallah.
Yok eðer bu müzakere düþmanlýðýnýn baþka nedenleri varsa; sözgelimi siyasi iradenin bu anlamda güç kazanmasý ve sorunu çözüm sürecine sokarak elini güçlendirmesi birilerini rahatsýz ediyorsa, iþte orada duralým. Bu baþka bir akýldýr, baþka bir projedir ve de kimseye faydasýnýn olmayacaðý daha þimdiden bellidir.
CHP’nin Menderes üzerinden destek arayýp, böyle bir projenin parçasý olmasý akýl alýr gibi deðil.
Halkýmýzýn eþsiz benzetmesiydi; ‘Doðan görünümlü Þahin’.
Karþýmýzda böyle bir Kýlýçdaroðlu var sanýrým. Deðiþim mesajý veren, ama gerçek yüzü Demirel olan.