Cumhuriyet Halk Partisi, Baþbakan Erdoðan’a Oslo görüþmelerinin içeriðine iliþkin bazý sorular soruyor. Özetle, kamuoyunun hükümeti ihanet içinde zannetmesini saðlamaya yönelik gayet sert ve merak uyandýrýcý sorular.
Bilindiði gibi, Oslo görüþmelerinin kayýtlarý soðuk savaþ dönemi casusluk operasyonlarýnýn bir benzeriyle elde edilerek Türkiye kamuoyuna servis edilmiþti. Amacý, MÝT Müsteþarýný ve elbette hükümeti yýpratmaktý. Tersi oldu; hem MÝT, hem de hükümet kampanyadan güçlenerek çýktý. Ancak ne yazýk ki, Kürt meselesinde görüþme trafiði sekteye uðradý. Bugün içinde bulunduðumuz atmosfer de ortadadýr.
Ýddia edilen belgelerin ne olduðunu tahmin etsek de tam olarak bilmiyoruz. Tahminen, ortalýkta dolaþan artýk bir sýr olmayan metinler ama o kadar... Çünkü, ana muhalefet partisi belge açýklamýyor, sadece soruyor. Oysa, bir siyasi partiye imalý sorularla politik þantaj yapmak yakýþmaz. Parti sözcüsü, týpký Kemal Kýlýçdaroðlu’nun Afyon patlamasýnýn sabotaj olduðuna iliþkin ortaya attýðý sorumsuz iddia gibi söyleyip çekiliyor.
CHP bir parti gibi davranmalýdýr, internet sitesi gibi deðil... Elindekini açýklayýp, soracaðýný sormasý beklenir. Baþka türlüsü siyasi þantajdýr ve kamuoyunu yanýltmaktan baþka bir sonuç doðurmaz.
Ne büyük çeliþkidir ki, Klýçdaroðlu’nun “dürüst politikacý” imajýný bu tür görünürde etkili ama gerçekte anlamsýz sorular inþa etmiþtir. Kamuoyunu sarsan bu sorularýn çoðu fiyasko çýkmýþ ve CHP Genel Baþkaný, maðdur ettiði insanlarýn açtýýð davalarda tazminatlara mahkum edilmiþtir. Ýmaj ile hakikat arasýnda böylesine derin çeliþkinin bulunduðu baþka bir politikacý profili zor bulunur. Þimdilik, o ayrý mesele.
Oslo görüþmeleri de böyledir... Tam bir yýl önce bugün, uluslar arasý bir operasyonla sýzdýrýlan müzakerelerin dosyasý açýlýyor. Kamuoyunun da bunun bir mantýðý olup olmadýðýný sorgulama hakký vardýr. Zira, Oslo görüþmelerinden býrakýn CHP’yi; Ýsrail’in de küresel ve bölgesel çözüm ortaklarýnýn da ekmek yiyemediði biliniyor. Büyük umutlarla giriþtikleri operasyonun yüzlerine gözlerine nasýl bulaþtýðýný herkes gördü. Ortalýkta dolaþan o belgeleri geçin, kasetleri de herkes dinledi ve kimse aldýrýþ etmedi.
Bu meselenin üzerinden bir de genel seçim geçti.
Dahasý hükümet CHP’nin þimdi sorduðu soruya daha önce defalarca cevap verdi ve bir metne imza atmadýðýný söyledi. Kimse de hükümetin altýna imza attýðý bir mutabakat belgesi gösteremedi. (Ayrýca, gösterse ne olur. Bir kere müzakereye karar verilmiþse bunun çocuk oyuncaðý olmadýðýný da herkesin biliyor olmasý gerekir.)
O zaman, CHP niye bu sert oyuna girdi?
Þaka deðil... Uluslar arasý bir operasyonla elde edilmiþ ve muhtemelen 3 veya 4 taraflý bir giriþimin ürünlerinden söz ediyoruz.
13 Eylül 2011’de baþlayan bir hikayeye CHP þimdi birdenbire neden dahil edildi, merak etmek hakkýmýz.
Genel Baþkan Kýlýçdaroðlu’nun Afyon fiyaskosunu örtbas etmek için mi?
Kürt açýlýmý için ortaya çýktýktan sonra, meselenin zorluðunu görüp geriye dönüþü perdelemek için mi?
CHP’nin Hüseyin Aygün partisi olmadýðýný göstermek için mi?
Ya da onulmaz bir siyasi yara açýp Anayasa görüþmelerini imkansýz hale getirmek için mi?
Yoksa nasýl bir oyunun içine girdiðinin farkýnda deðil de akýl verenlerin kurbaný mý oldu?
Bu sorularýn cevabý Oslo’da ne olup bittiðini öðrenmekten daha çok merak uyandýrýcýdýr.