Osmanlý tokadý yiyince, afalladý

Aslýnda maça iyi baþlayan taraf Osmanlýspor’du... Ama Trabzon ilk iki ataðýnda, birbiri ardýna 2 gol atýnca; evsahibi takýmýn þaftý kaydý. Düzeni bozuldu, isteði kýrýldý, temposu düþtü... Sonradan toparlansa da. Olan olmuþtu bir kere!

Kucka’nýn ikinci goldeki diklemesine, derin ve ara pasý; yaratýcý futbolun eseriydi. Golü Yusuf attý ama, ben Kucka’nýn diye kabul ettim... Tamam, Yusuf da üzerine düþeni yaptý ama; lezzetli bir yemeði piþirenle servis eden bir midir?

Kucka bir gol attýrdý... Az daha kendisi de gol atýyordu.. Üstüne üstlük bir Osmanlý ataðýný tek baþýna önledi... Çok çalýþtý.

***

Osmanlýspor yüzünde tokat etkisi gibi patlayan goller sonrasýnda sarsýlsa/þaþýrsa/somurtsa da; zamanla oyuna döndü. Ama devre arasýna kadar sonuç alamayýnca, Trabzon soyunma odasýna huzur içinde girdi.

Trabzon ilk yarýda belki süper oynamadý. Fakat “Bu ne biçim futbol” dedirtecek bir tepkiye de neden olmadý. Gollerin erken gelmesi; devrenin sorunsuz ve rahat geçmesine zemin hazýrladý. Ama ikinci yarý; Musa Çaðýran’ýn uzaktan, sert ve þok golü ile açýlýp hemen ardýndan Rodellega’nýn yarým röveþatasý buna karþýlýk verince, maç “Tamam, budur” dedirten seyir lezzetine kavuþtu. Osmanlý zorluyordu.

***

Hatta iþ o hale geldi ki; Trabzon eli-kolu baðlý halde, baþýna geleceklere kendini hazýrlýyor gibiydi. Osmanlý’dan bu denli ayaða kalkýþ devrimi beklemiyorlardý. Ýlk yarýnýn rahatlýðýný üzerinden atamadýlar. Arka arkaya goller geldi.

Trabzon gibi bir takýmýn, bu kadar rahat çözülmesini kabul etmek mümkün deðil. Bu tür durumlara karþý tedbirli, cesaretli ve tecrübeli olmasý gerekirdi. Herhangi bir sýradan bir takým gibi daðýldýlar.