Osmanlýca ‘karþý devrim’ için mi?

Yazýnýn baþýna henüz oturmuþtum ki twitter’da bir arkadaþ Gerçek Hayat dergisindeyken Eyüp Ýmam Hatip Lisesi öðrencileriyle yaptýðým bir röportajý paylaþtý. Okuyunca o günlere gittim yeniden. Kýzlar okullarýnýn kapýsýnda bekleþirken polis tarafýndan derdest edilmiþ ve Ýstanbul’un daha önce hiç gitmedikleri yerlerinde öylece sokaða býrakýlmýþlardý. Tesadüfe bak ki ayný dergide Milli Eðitim Bakanlýðý’nýn ders kitaplarýný eski kelimelerden ‘paklama’ kararýyla ilgili bir de yazý yazmýþým. Sene 2002. “Divan edebiyatýnýn tedrici tasfiyesi ve eski kelimelerin ders kitaplarýndan çýkartýlmasý”. Orhan Okay’ýn da konuyla ilgili bir görüþüne yer vermiþiz. Okay “eski yeni ayrýmý yapmak taassuptur” dedikten sonra ekliyor: “Dilde örneðimiz büyük þairlerin, romancýlarýn, bilim ve fikir adamlarýnýn söz ve yazýlarý olsun.”

28 Þubat’ýn devamý niteliðindeki icraatlardandý bu da. Týpký katsayý engeli, baþörtüsü yasaðý, karma eðitimin zorunlu hale getirilmesi gibi...

Cumhuriyet’in 76. yýlýnda Cumhuriyeti korumak adýna baþ gösteren paranoyanýn tezahürlerinden biri...

***

Osmanlýca tartýþmasý hafýza tazeletti, durduk yere.

Lafýn tamamýný da aslýnda yine “en Kemalist þýklýðý” ile Nur Serter söyledi; “Osmanlýca dersleriyle meselenin Osmanlý kültürünü öðrenmek, araþtýrmak deðil, Arap harflerini okullara sokarak Harf Devrimi’ne karþý darbe yapmak olduðunu” öne sürdü.

Eskiden olsa “karþý devrim” idam demekti, darbe demekti; neyse ki þimdilerde bir ortaoyunu izler gibi izliyoruz tepkileri.

Ziyaný yok, 1928’de yapýlanýn Osmanlý’nýn modernleþmeci-Batýlýlaþmacý birikimini çöpe atmak pahasýna geçmiþle ve Ýslam’la olan irtibata ve hafýzaya vurulan bir darbe olduðunu, yeni bir tarih ve toplum inþa etmek için yürütülen “kültür devrimi”nin en mümeyyiz cüzü olduðunu hepimiz biliyoruz. Bir tek biz mi, Sözcü’den Aydýnlýk’a Yurt gazetesinden Cumhuriyet’e Mustafa Kemal’in ne kadar askeri varsa hepsinin telaþa düþmesi, daha meseleyi tam olarak anlamadan Osmanlýca karþýsýnda yek vücut olmalarý bundan iþte.

Saydýðým zevatýn bir haftadýr yýðýnla boþ laf edip anlatmaya çalýþtýðý þeyi Nur Serter özetledi. Demek istedi ki Osmanlýcayý mevzu bahis edenler “karþý devrimi” yapmaya niyetliler.

***

Mustafa Kemal’in askerleri nöbet yerlerini ve silahlarýný býrakacak kadar paniklemiþ vaziyetteyken akýllý siyasetçi ne yapar?

Erdoðan ve Davutoðlu ikilisinin yaptýðýný...

Bir kaþýk suda kýyamet kopartýp “karþý devrim” korkusu pompalamaya devam edenler sadece ve sadece Ak Parti’nin elini güçlendiriyor, bizden söylemesi!

***

Aslýnda niyetim Milli Eðitim Bakaný Nabi Avcý’nýn dün basýn mensuplarý karþýsýnda yaptýðý kýsa konuþmayý burada alýntýlamaktý. Tartýþmaya nokta koyacak berraklýkta, devrimcileri de “karþý devrimcileri” de suhulete davet eden üç beþ kelam etti. Niyetim susun da Nabi Hoca konuþsun demekti. Yazýya baþka türlü girdim, ama zararýn neresinden dönersem kardýr, sözü Nabi Hoca’ya býrakayým da ben de bu laf kirliliðini daha fazla zenginleþtirmeyeyim.

Nabi Hoca der ki; “Bir okuma listesi yapalým, Mümtaz Turhan’ý, Atila Ýlhan’ý, Þevket Süreyya’yý, Cemil Meriç’i, Talat Sait Halman’ý okuyalým. ‘Ortaçað karanlýðý’ gibi kliþelerden uzakta, berrak bir zihinle tartýþalým. Talat Sait Halman Topkapý Sarayý’nda bir Itri konseri yaptýðý için Kültür Bakaný görevinden istifa etmek zorunda býrakýlmýþtý. UNESO (2012’yi) Itri yýlý ilan etti...”

Nur Serter kýsmen haklý; Osmanlýca’nýn liselerde seçmeli ders olarak okutulmasý ‘devrim’ niteliðinde bir geliþmedir.

Bir zamanlar Itri’ye tahammül edemeyenlerin torunlarý için ise yapabileceðimiz fazla bir þey yok!