Kime sorarsanýz sorun; herkesin kendi anlayýþýna, kendi dünya görüþüne, kendi meþrebine göre bir cevabý var bu soruya. Kimilerimiz “Osmanlý medreseleri müspet bilimle, felsefeyle ilgiyi kesince devletin ilerlemesi durdu ve doðal olarak batýdaki geliþmelere ayak uyduramadýk” diye düþünüyor. Kimilerimiz ise bunun tam aksini savunuyor ve “öz kültürümüzden ve medeniyetimizin inanç temellerinden uzaklaþtýðýmýz için yükselme dönemindeki heyecaný kaybettik ve batýnýn gerisine düþtük” diyorlar. Ecdadýmýza kusur yüklemek istemeyen kimilerimiz de “bizi savaþ meydanlarýnda yenemeyen düþmanlarýmýz içimize kendi adamlarýný sýzdýrarak devletimizi yýktýlar” diyor.
Bunlar “sokaktaki adam”ýn görüþleri diyebilirsiniz... Ama aydýn diye bildiðimiz ve aðzýndan çýkana kulak verdiðimiz insanlarýn konuya iliþkin yaklaþýmlarý da üç aþaðý beþ yukarý bu üç kategoriden biri içinde yer alýyor. Neyse ki sayýlarý az da olsa dünya standartlarýnda tarihçilerimiz ve sosyal bilimcilerimiz de eksik deðil. Onlarýn vukufla çizdikleri tablo bazý duygularýmýzý tatmin edemiyor ama hem dünü anlamak hem de bugünü deðerlendirmek için önem taþýyor.
O tabloda bir taraftan batýda coðrafi keþifler ve sömürgecilik sayesinde hammadde tedarik imkânlarýnýn artmasý ve sanayi devrimiyle birlikte güçlenen seri üretime dayalý ticaretin dünyanýn geri kalaný ve bu arada Osmanlý ekonomisi bakýmýndan rekabet edilemez tabiatýndan kaynaklanan “objektif þartlar” var... Diðer tarafta ise devletin askeri alandaki rekabet gücünün de zayýflamasýna yol açan Osmanlý maliyesindeki bozulmayý tarým düzenindeki bozulmaya ve diðer yapýsal problemlere baðlayan “açýklama”lar var.
Ama yapýsal problemleri ortaya çýkaran faktörler konusunda farklý yaklaþýmlar görülebiliyor. Bazý tarihçiler bunu yine zýmnen de olsa zihniyet deðiþimine baðlayarak iç dinamiklerle izah etmeye eðilimli. Kimileri ise dünyada yaþanan geliþmelerden baðýmsýz deðerlendirilemeyeceði fikrindeler. Özellikle iktisat tarihçileri mesela 16. yüzyýlda Güney Amerika’dan eski dünyaya Ýspanyol ve Portekiz gemileriyle taþýnan ganimetlerle altýn ve gümüþün bollaþmasý sonucunda yaþanan büyük devalüasyonun Osmanlý mali sistemi ve giderek ekonomik düzeni üzerindeki etkisinin yýkýcý nitelikte olduðunu düþünüyorlar.
Baþýmýza ne geldiðini ve neden dolayý geldiðini anlamamýz için böylesi maddi bilgilere ihtiyacýmýz olduðu açýk. Bunlar bilinmediði takdirde komplo teorilerine müracaat etmek en kestirme yol oluyor.
Ne var ki tarihçiler tarihteki sosyal ve politik olaylarý açýklamak için artýk sadece sosyo-politik veya iktisadi geliþmelere bakmakla da yetinmiyorlar. Bilhassa Annales’den itibaren her þeye bakmaya çalýþýyorlar. Mesela yardýmcý bilim disiplinleri arasýna bir süredir “iklimbilim”de girmiþ bulunuyor. Yani tarihte yaþanan sosyal ve politik hadiseleri birçok baþka faktörün yaný sýra birtakým iklim deðiþikliklerinin etkilerini de göz ardý etmeden açýklýða kavuþturmak istiyorlar. Sözgelimi belirli dönemlerde yaþanan büyük kuraklýklarýn veya benzeri doðal afetlerin tarýmsal üretimi ve dolayýsýyla sosyal geliþmeleri ve giderek siyasi yapýlarý etkilemesi kaçýnýlmaz.
Bu sahada özellikle Amerikan üniversitelerinde gerçekleþtirilen çalýþmalar nerdeyse kütüphane dolduracak sayýya eriþmiþ görünüyor. Bunlar arasýnda Amerikalý genç Osmanlý tarihçisi Sam White’ýn iki sene önce Cambridge Üniversitesi Yayýnlarýndan çýkan “Ýsyan Ýklimi” baþlýklý eseri 15. Yüzyýldan 19. Yüzyýla kadar süren ama en sert þekliyle 1570-1630 arasýnda yaþanan “Küçük Buzul Çaðý”nýn Osmanlý toplumu üzerindeki etkilerini araþtýran bir eser. Daha doðrusu iþin bu boyutunu merkeze alarak yazýlmýþ mükemmel bir iktisadi ve toplumsal tarih çalýþmasý. Daha fazla ipucu isterseniz, Celali ayaklanmalarýna karýþan kitlelerin motivasyonunu iklim þartlarýnda arayan bir eser diyelim.
White’ýn kitabýný zorlukla edinmiþ ve tam okumaya baþlamýþtým ki bizim Star Kitap ekinde Alfa Yayýnlarý’nýn ilanýný gördüm. “Osmanlýda Ýsyan Ýklimi” Türkçeye çevrilip yayýnlanmýþtý. Yayýnevi kitabý gönderdiðinde gördüm ki Nurettin Elhüseyni’nin yaptýðý çeviri de mükemmel. Bizde ne yazýk ki iyi çeviri az rastlanan bir nimet olduðundan bunu da kaydetmek istedim.
Bir de konu kitaplardan açýlmýþken, doðrudan iklimbilim çalýþmasý olmasa da yine bu dönemi iklimle ilgili hadiselerin etkileri baðlamýnda ele alan “çok özel” bir baþka yayýndan da söz etmeden geçemeyeceðim: Osmanlý tarihçisi Oktay Özel’in birkaç ay önce Ýletiþim Yayýnlarý’ndan çýkan “Türkiye 1643 Goþa’nýn Gözleri”baþlýklý kitabý hem içeriði ve yapýsý hem de dili ve üslubuyla çok farklý ve gerçekten özel bir tarih eseri. Farklý ve özel çünkü kitap aslýnda müellifinin doktora çalýþmasýnýn “hikâyesi”.
16. ve 17. yüzyýllarda Anadolu’nun özellikle belirli bir bölgesindeki nüfus yapýsýnda görülen sýradýþý ve dramatik deðiþimin ve bunun yol açtýðý sosyo-ekonomik geliþmelerin izini sürerken gördüklerini ve düþündüklerini edebiyat tadýnda anlatan bir tarihçi var karþýmýzda.
Ama ne desem boþ; okumadan anlayamazsýnýz.