OSMANLI’NIN SON ÝMPARATORU ABDÜLHAMÝD HAN-2 Kurtlar sofrasýnda tek baþýna bir adam

Rus Çarý I. Nikola'yla, Ýngiltere Büyükelçisi Sir Hamilton sohbet ederken (9.01.1853), Çar bir ara öne eðilerek þöyle der: "Önümüzde can çekiþen bir hasta var. Bu da bizim için çok büyük bir fýrsat demek! Türk devletinin ölümünden önce biz, aramýzda anlaþmalýyýz."  

Osmanlý'yý ayakta tutmak ya da Avrupalý devletlerle paylaþýp ona son vermek kararýný Ýngiltere verecekti. Frank Edgar Bally'nin "Ýngiltere'nin Dýþ Politikasý ve Türk Reform Hareketi 1825-1853" adlý tezinde belirttiði gibi Ýngiltere, ne Osmanlý'nýn güçlenmesini ne de batmasýný istiyordu. Ýlla da batacaksa bu Ýngiliz denetiminde olmalýydý. Ancak 1880'de Türk düþmaný Lord Gladstone baþbakan olunca, "Türkler bütün silah ve aðýrlýklarýyla Avrupa'yý terk etmeden Doðu sorunu çözülemez. Uygarlýðýn geliþmesi için onlarý ya Orta Asya'ya geri sürmeliyiz ya da Anadolu'da yok etmeliyiz!" buyurdu ve Ýngiltere, ne öldür ne de ayaða kaldýr siyasetini terk etti... 

Abdülhamid Han þehzadeliði döneminde Sultan Abdülaziz'le birlikte uzun bir Avrupa gezisine çýkmýþtý. Fransa'yý bir eðlence ülkesi olarak görürken, Ýngiltere'nin bir tarým ve sanayi ülkesi olduðunu anlamýþ ve çok beðenmiþti. Almanlarýn yönetimi, askeri gücü ve disiplinli çalýþmalarýný da hoþuna gitmiþti. Anýlarýnda, "Benim korunmak istediðim Avrupa'nýn bilgisi deðil, Avrupa'nýn düþmanlýðýdýr. Sayýsýz öðrenciyi Avrupa'ya ben gönderdim bununla da övünürüm" demiþtir. 

Osmanlý'nýn tek baþýna direnecek gücü yoktu; Abdülhamid Han'ýn zekasýndan baþka. Bu öyle bir zekaydý ki, Alman devlet adamý Bismarck, "Dünyadaki bütün akýllarýn yüzde 90'ý Abdülhamid'de, yüzde 5’i bende, kalan yüzde 5’iyse oraya buraya daðýlmýþ" demiþti. 

Padiþah kýrk yýl süreyle büyük devletlerin birbiriyle kapýþmasýný bekledi: "Osmanlý'nýn geleceðini buna baðlý gördüm. Sonunda o beklediðim gün geldi. Ne var ki ben tahttan uzaklaþtýrýlmýþtým. Ülkemi yönetenlerse yeteneksiz, beceriksiz ve akýlsýz adamlardý. Tam kýrk yýldýr beklediðim büyük fýrsat, bir daha ele geçmemek üzere, Osmanlý'nýn avucundan uçup gitmiþti..."

Sultan'ýn Baþkatibi Tahsin Paþa, "Sultan Hamid bir dünya savaþýnýn çýkacaðýný görmüþtü. Almanlarýn Fransa ve Ýngiltere'ye karþý ittifak önereceðini de biliyordu. Bu öneri de Kayzer'in Ýstanbul ziyareti sýrasýnda geldi. Sultan bir dünya savaþý çýkarsa Osmanlý'nýn mutlaka tarafsýz kalmasý gerektiðini her fýrsatta dile getiriyordu. Kayzer'e de bunu açýkça söyledi..."

Yabancý tarihçiler aðýz birliði etmiþçesine þöyle yazýyorlardý: "Abdülhamid Han’ýn uyguladýðý dýþ politika, Ýttihatçýlar tarafýndan da izlenseydi, Osmanlý'nýn ömrü uzardý. En azýndan bu gün Türkiye'nin elinde kalan toprak parçasý daha geniþ bir alana yayýlabilirdi."

(Yarýn: Abdülhamid Han'ýn saltanatýnda Ermeni sorunu ve Misyonerler)