ÖSYM’den Bir Yenilik Daha: Klasik Formatla Sınav

Geçenlerde ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir ile birlikte yardımcıları Prof. Dr. Ercan Öztemel ve Prof. Dr. Ömer Pekşen’i ziyaret ettim. Gündemlerindeki konu ve yeniliklerle ilgili konuştuk. Ardından, aşağıda aktaracağım yenilikle ilgili Ercan Bey ile ayrıca görüştüm. Önce bazı hatırlatmalar.

Algoritmadan Seçim Malzemesi

Bilindiği üzere, 2010 KPSS’de kopya tespit edilmesi üzerine Prof. Dr. Ünal Yarımağan istifa etti. Ardından gelen mevcut ÖSYM yönetimi, yaklaşık üç buçuk yıldır görevde. Geldiklerinden sonra çok sayıda yıpratma kampanyasının hedefi oldular.

Bugüne kadar ÖSYM’nin hata yaptığı hatta “yandaş”larına kayırmacılık yaptığına ilişkin bir sürü iddia ortaya atıldı. Örneğin, 2011 Haziran genel seçimi öncesi, Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanının sonradan asılsız olduğu anlaşılan iddialarını, birçok okuyucu hatırlayacaktır. Aslında herhangi bir adaya kayırmacılık yapıldığını gösteren somut bir delil yok. Örneğin, 2011 YGS’nin savcılık incelemelerinde de herhangi bir suç unsuruna rastlanmadı.

Ali Demir, herhangi bir adayın kayırıldığına ilişkin bir durumun söz konusu olamayacağını, olması durumunda gerekeni yapacağını defalarca ifade etti. Hatırlayacaksınız, ÖSYM Mayıs 2012’de 1.546 avukatın yarıştığı adli yargı hâkim ve savcı adaylığı sınavını, kopya çekildiğine ilişkin hiçbir somut kanıt olmadığı halde,  yaptığı istatistiksel analizlerde tespit ettiği anormalliklere dayalı olarak iptal etti.

Yani, ÖSYM sadece 1.546 adayı ilgilendiren bir sınavdaki anormalliklerin üstünü örtmedi. Ama bu iptal, bazı avukatlar tarafından mahkemeye taşındı. Mahkeme, ÖSYM’nin istatistiksel analizlerini, sınavı iptal etme gerekçesi olarak kabul etmeyerek tartışılan bir karara imza attı.

Ali Demir ve ekibi, sürekli eleştirilse de ÖSYM’yi yeniden inşa ediyor ve güvenlik tedbirlerini artırmak için doğru bildiklerini yapmaktan sakınmıyor.

Klasik Formatla Sınav

Malum, Türkiye’de çoktan seçmeli testleri eleştirmek moda. Fakat testlerin üstünlüğü, yüzbinlerce adayın sınav sonuçlarının hızlıca ve nesnel bir şekilde değerlendirilmesine olanak sunması. Açık uçlu formatın üstünlüğü ise, şans faktörünü azaltması ve daha zengin veri sunması. Sanıldığının aksine, açık uçlu formatta da bazı sınırlılıklarla birlikte nesnelliği sağlamak mümkün. Bundan dolayı, TOEFL gibi dil sınavlarında açık uçlu format kullanılıyor.

ÖSYM, bazı küçük çaplı sınavlarda (örneğin az sayıda adayın girdiği yabancı dil sınavları) açık uçlu sorular kullanıyor. Fakat büyük çaplı sınavlarda açık uçlu sorular sormanın pratik zorlukları var. Birinci zorluk, değerlendiriciler arasında birlikteliği sağlamak ve böylece sonuçları nesnel kılmak. İkincisi, değerlendirmeleri kısa zaman içerisinde açıklamak.

ÖSYM zorlukları aşmak adına öngördüğü sistemi denemek üzere, bu hafta sonu bir pilot çalışma yapacak. Ankara’da 20 farklı lise türünden yaklaşık 2.600 lise son sınıf öğrencisi, yarısı test yarısı açık uçlu hazırlanan bir deneme sınavına girecek. Pilotun amacı, adaylara not vermek değil, ÖSYM’nin açık uçlu sınav uygulamasını öğrenmesi. Yani, ÖSYM, bu defa kendini sınava sokuyor!

Her bir soru, iki öğretmen/uzman tarafından notlandırılacak. Bu kişiler, adayın adını ve birbirlerinin notlarını görmeyecek. İki kişi arasında belli bir puan farkı olursa, soru üçüncü bir süpervizöre gönderilecek. Öngörülen sistem, bir çok ülkede yaygın olarak kullanılıyor. Örneğin, geçen Nisan ayında Türkçe Olimpiyatları vesilesiyle ziyaret ettiğim Avusturalya’da benzer bir sistem kullanılıyor.

Şayet pilot uygulama başarılı olursa, 2-3 bin adayın girdiği ÖSYM sınavlarında 2014 yılından itibaren açık uçlu sorular da sorulacak.

ÖSYM’nin sisteminde ilginç yenilikler var. Örneğin, çoktan seçmeli sorular, doğrudan soru kitapçığındaki yere işaretlenecek ve optik okuyucular orayı okuyacak. Böylece adayların cevaplarını kitapçıktan cevap kâğıdına taşıma telaşı ve “kaydırma” derdi olmayacak.

Tebrikler.