‘Öteki’ olmanın psikolojik savaşı

X-Men serisi ötekileştirilen mutantların kendi içindeki mücadelesini anlatırken, ciddi bir soruna da parmak basıyor. Bu hafta vizyona giren X-Men: Apocalypse ise görsel efekt anlamında sınırları zorluyor.

1963 yılında yayın hayatına başlayan X-Men çizgi romanı günümüze kadar değişime uğrayarak pek çok şekilde geldi. Bu şekil değiştirmeler tabii ki animasyon ve film süreci içerisinde olgunlaştı. Çizgi roman okurlarının favorilerinden X-Men, mutant diye bilinen doğaüstü varlık veya yaratıklardan oluşan bir ekibin adıydı. Daha çok radyasyon vasıtası ile bir değişimi andırsa da karakterlerin hepsinin hikayesi başkaydı. Çizgi roman okurlarının bu denli ilgi gösterdiği bu doğaüstü topluluğun beyazperde macerası ise 2000 senesinde başladı. Bu zor göreve The Usual Suspects (1995) filminin yönetmeni Bryan Singer getirilmişti. Singer başarılı bir iş kotararak X-Men serisinin ilk filmi ile gönüllerde taht kurdu. Bunda özenle seçilen
cast etkisi de vardı tabii. Daha sonra karakteri ile adeta özdeşleşecek olan Hugh Jackman Wolverine rolüyle adeta filmi alıp götürmüştü.

Ölümsüzlüğün yolu

Bunun yanı sıra Ian McKellen, Halle Berry, Anna Paquin, Patrick Stewart gibi usta oyuncular filme büyük bir artı getirmişti. 2011 yılında X-Men’i oluşturan karakterlerin gençliklerine döndük ve bu serinin üçüncü filmi X-Men: Apocalypse bu hafta vizyona girdi. Burada X-Men kadrosunun geçmiş hikayesi ile mutant mitolojisinin de başlangıcını seyrediyoruz. Antik Mısır’da El Sabah Nur/Apocalypse adlı firavun yıllar içinde yaşamını devam ettirmek için başka güçlü mutantları kurban edip bilincini onların vücuduna taşıyarak ölümsüzlüğün yolunu bulur.

Efekt harikası

Bu sefer bulduğu mutant aynı Wolwerine gibi kendini iyileştirme gücüne sahiptir. Tam bilinç transferi yapılırken insan isyancılar büyük bir ayaklanma çıkartırlar. “El Sabah Nur takipçileri tarafından uyandırılınca insanlık için yapılan mutant iç savaşı başka bir evreye geçmiştir.”Firavunun piramiti üstüne çöker. Daha sonra yüzyıllar geçer, Magneto ve Charles Xavier ayrı düştükleri günümüze geliriz. Magneto Doğu Avrupa’da kendine gizli bir hayat kurmuştur. Evlenmiş ve bir kızı olmuş, demir fabrikasında normal bir insan gibi çalışıp hayatını kazanmaktadır. Fakat bir kaza anında gizli kimliği ortaya çıkar. Polislerin evine yaptığı baskın sırasında ise kızı ve eşi ölür. Magneto artık hayatının tek amacının insanlara yıkım vermek olduğuna karar verir. Xavier ise bir üniversiteye çevirdiği köşkünde yardıma muhtaç mutantları eğitmekte ve X-Men’in gelişimini sağlamaktadır. Tam bu sırada binlerce yıldır mezarında yatan El Sabah Nur takipçileri tarafından uyandırılır. Artık insanlık için yapılan mutant iç savaşı başka bir evreye geçmiştir. Bryan Singer’in yönetmen koltuğuna oturduğu filmin özellikle efekt anlamında mükemmele ulaştığını söylemeliyiz. Hem X-Men serisinin hikayesini hatırlamak hem de gelinen son noktayı daha anlandırmak için gelin geçmiş filmlere de bir bakalım.

X MEN  - 2000

Efsane seri iyilerle kötülerin savaşıyla başlıyor

X Men’in ilk filmi tantların bir yandan ‘kötü mutantlar’ ile mücadelesini anlatırken bir yandan da insanlarla olan sorunlarına ayna tutuyordu. Kendilerini topluma kabul ettiremeyen bu topluluk kötülüklerle savaşıp, insanlarla yardım etseler dahi bir türlü geçer not alamıyordu. Bu eksen etrafında insanlara hiçbir şekilde yaranılmayacağını düşünen Magneto (Ian McKellen) ve beraberindeki mutant grup insanlığa dehşet saçarken, insanları korumaya çalışan bu iyi mutant grupla da mücadele içindeydi. Film, çizgi roman veya animasyon serisi ile aynı konuya sahip, dinamik yapısı ile hareketli ve bir o kadar eğlenceliydi.

X-MEN 2 - 2003

Farklı olmanın zorluklarını ikinci filmde anladık

İlk filmin başarısı üzerine ikinci film için kollar sıvandı. Yönetmen koltuğunda yine Bryan Singer ve oyuncular tıpkı ilk filmdeki gibi yeniden bir araya geldi. Takvimler Mayıs 2003’ü gösterdiğinde ikinci film X2 adı altında vizyona girdi ve ilkinden de büyük bir başarı elde etti. Özellikle karakterlerin geçmişi ile hesaplaşmaları, kaybolmuşlukları, kendilerini ve amaçlarını bulma çabaları  detaylı bir şekilde irdelendi. Film, mutant adı altında, kendi istekleri dışında bir takım güçlere sahip olan varlıkların, her ne kadar imrendiğimiz süper güçlere sahip olsalar da ne kadar yalnız olduklarını gözler önüne seriyordu. Başkalaşım, diğeri gibi olma, yalnızlık ve kötü tarafı seçmiş mutantlar ve ısrarla iyi tarafta olan mutantların psikolojik savaşı da bu bağlamda önemliydi.

X-MEN THE LASTSTAND - 2006

Bütün dünya ‘değişmekten’ üçüncü filmde kurtuluyor

X2’nin büyük başarısı üzerine üçüncü film için kollar sıvandı. Bu sefer yönetmen koltuğuna Brett Ratner oturdu. X-Men: The Last Stand adı altında vizyona giren üçüncü film ikinci film kadar olmasa da yine de fanlardan geçerli not aldı. Yönetmen hariç ekip aynen geri dönerken hikayenin son basamağına da tanıklık ettik. İyi ve kötünün savaşındaki son nokta pek çok kaybı beraberinde getirse de nihayetinde sonuca ulaştı. Magneto ve ekibinin yenilişi, insanlara bir şans vermenin doğru olduğunu düşünen Logan (Wolverine) ve ekibinin bu nihai psikolojik ve fantastik savaşı tam olarak netlik kazanmasa da son buldu.

X-MEN: FIRST CLASS - 2011

Öykünün kökeni serinin dördüncü bölümünde anlatılıyor

Sene 2011 olduğunda yeni bir X-Men projesi de belirmişti. X-Men: First Class adı altındaki bu film X-Men ekibinin ilk yıllarını konu aldı. Magneto’nun nasıl kötü bir karaktere dönüştüğü, kardeşi gibi sevdiği Charles Xavier ile nasıl koptuklarını gözler önüne serdi. Film  pek çok genç yıldızını ön plana çıkarırken X-Men severleri fazlasıyla memnun etti. Son dönemin öne çıkan isimleri James McAvoy, Jennifer Lawrence, Michael Fassbender bu filmde bir araya gelmişti. Yönetmen Matthew Vaughn fevkalade bir iş kotararak seyirciden tam not aldı. X-Men ekibinin ilk yıllarına tanıklık ettiğimiz bu film bizlere Erik Lensherr (Magneto) ve Charles Xavier’ın ilk yıllarda ekibi nasıl topladığını, birbirleri ile nasıl düşman oldukları başarılı bir şekilde aktardı.

X-MEN: DAYS OF 

FUTURE PAST - 2014: THE LAST

Kahramanların geçmiş ve geleceği aynı filmde bir arada

Mayıs 2014’te vizyona giren X-Men: Days of Future Past’e X-Men efsanesinin yolunda tam gaz gittiğini gördük. Bu sefer bir zaman yolculuğu da söz konusu olduğundan karakterlerin gençlik hallerini ve yaşlanmış hallerini de aynı anda perdede izledik. ‘Ötekileştirme’, ‘dışlama’ bazında enfes alt metinlere sahip bu seri daha ne kadar sürer bilinmez ama bizlere yaşattığı eğlenceli ve düşündürücü anlar ile, çizgi roman uyarlamaları arasında en tepedekilerden biri olduğu su götürmez bir gerçek.

X-MEN: APOCALYPSE - 2016

En son macerada ilk ve en güçlü mutantın hikayesini izleyeceğiz

Mayıs 2014’te vizyona giren X-Men: Days of Future Past’e X-Men efsanesinin yolunda tam gaz gittiğini gördük. Bu sefer bir zaman yolculuğu da söz konusu olduğundan karakterlerin gençlik hallerini ve yaşlanmış hallerini de aynı anda perdede izledik. ‘Ötekileştirme’, ‘dışlama’ bazında enfes alt metinlere sahip bu seri daha ne kadar sürer bilinmez ama bizlere yaşattığı eğlenceli ve düşündürücü anlar ile, çizgi roman uyarlamaları arasında en tepedekilerden biri olduğu su götürmez bir gerçek.

FİLMİN KÜNYESİ

FILMIN ORIJINAL ADI: 
X-Men: Apocalypse

YÖNETMEN: Bryan Singer

SENARIST: Simon Kinberg

OYUNCULAR: James McAvoy, Michael Fassbender, Jennifer Lawrence, Oscar Isaac

YAPIM: 2016, ABD, 144 Dk.