Farklý olaný ‘ötekileþtirme’ hatta ‘þeytanileþtirme’ siyaseti, cumhuriyetten bu yana, Türkiye’de hiç eksik olmadý.
Yakýn tarihin dört baþý mamur ‘ötekileþtirme mühendisliðinin’ hedefinde ise Kürtler vardý. .
1984’ten sonra yaþanan sýcak çatýþma ortamý, ötekileþtirme politikalarýnýn deðirmenine su taþýdý ve daha da güçlendirdi.
Her Kürt, yabancýlarla, Türkiye’nin düþmanlarýyla iþbirliði yapmaya hazýr, potansiyel bir suçlu gibi görülüyor ve Kürt olmakla PKK’li olmak ayný anlama geliyordu. Ya da memleketin yeni ‘Kürt algýsý’ bu yönde oluþmuþtu.
Kürtler eþittir PKK algýsý, bizim o yýllarda iç siyasetimize ‘büyük katkýlar’ yapýyordu doðrusu! Bu ‘katký malzemesini’ kullanmaya, vicdanen ve ilkesel olarak karþý çýkan dürüst siyasetçilerimizin dahi PKK’li olmalarýndan þüphe duyulabiliyordu!
Adi suçlar, hatta trafik kazalarýnda bile PKK’li parmaðý aranýyordu.
Hiç unutmuyorum, Ýzmir’de park sorunu yüzünden çýkan bir tartýþmada biri, silahýný çekip, Doðulu bir vatandaþýmýzý vurmuþ, bu kiþi kendisini savunurken, ‘Tartýþtýk, PKK’lý olduðunu anlayýnca vurdum’ demiþti. Oysa PKK’lý diye vurulan þahsýn Doðu’da korucu bir aileye mensup olduðu, askerliðini bitirip adeta canýný kurtarmak için Ýzmir’e geldiði ortaya çýkmýþtý.
Ticarette rakip olarak gördüðünüz bir firmayý, PKK’lý olmakla suçladýnýz mý, firmanýn satýþlarý tepetaklak oluyordu.. Leyla Zana’nýn Türkiye’nin en ünlü ve kaliteli markalarýndan biri olan bir hazýr giyim firmasýnýn ortaðý olduðu haberi internete düþtüðünde, o yýl firmanýn satýþlarý galiba yüzde 12 civarýnda düþmüþtü.
Öcalan’ýn hem Bekaa’dayken hem Türkiye’ye getirilmesinden sonra karþý karþýya kaldýðý ‘þeytanileþtirme’ söylemleri ise iþin ayrý bir sayfasý.
PKK’ nin sivilleri hedef alan eylemlerinin, bu eylemlerin yol açtýðý ihlallerin, ötekileþtirme siyasetinde oynadýðý rol elbette inkardan gelinemez. Ama kabul edelim ki, inkar politikalarýyla iç içe geçen ötekileþtirme siyaseti, farklý versiyonlarda ve PKK henüz sahnede yokken dahi, cumhuriyet tarihi boyunca var olan bir þeydi.
Kürtler Þeyh Sait isyanýndan bu yana, bir çok ayaklanmaya kalkýþmýþ ve yabancýlarla haince iþbirlikleri gerçekleþtirmiþ bir halk olarak algýlanýyordu.
Öcalan Bekaa’dayken ve daha sonra da bu algýnýn yeni koþullarda hep baki kaldýðýný biliyoruz.
Ama PKK ve Öcalan, izledikleri politik tutum bakýmýndan, bu netameli tarihi þimdilerde ters yüz etmiþ gibi görünüyor.
Türkiye’nin ‘Dünya’yla baþý belada’ bir ülke olduðunun adeta ispat edilmeye çalýþýldýðý bir süreçte, yani bu defa da Türkiye’nin ve Türk olanýn, adeta bütün dünyanýn ötekisi haline geldiði yani ‘ötekileþtirildiði’ bir dönemde, daha düne kadar gayrý milli bir ihanet grubu olarak görülen Öcalan ve PKK, ortaya Türkiyeci ve millici bir tavýr koyuyor.
Türk halký olup biteni muhtemelen þaþkýnlýkla izliyordur, ama Öcalan ve PKK/BDP’nin bu tutumu, bence Kürt halkýný fazlasýyla memnun ediyor.
Türkler’in kendi ülkelerine, siyasetçilerine liderlerine olan güvenleri inanýlmaz bir ‘toplum mühendisliði’ çalýþmasýyla kýrýlmaya çalýþýlýyor.
En hayýrlý iþler bile, dünyaya meydan okumak ve baþýmýzý belaya sokma giriþimi olarak tanýmlanýyor.
Erbil’le ittifak, çözüm süreci, Barzani’yle buluþmak, Ýran’la dost olmak, Suriye’de kendi halkýnýn katili olarak tarihe geçecek bir yönetime karþý çýkmak, Ýstanbul’da yapýlan bunca güzel iþ, askeri vesayetin kýrýlmasý, bu ülkenin kaynaklarýný heba eden bir iç çatýþmanýn sona ermesi, bütün bunlar Türk halkýna ve dünyaya, Baþbakan Erdoðan’ýn yeni büyük kabahatleri ya da baþýmýzý dünyayla belaya sokacak iþler olarak sunuluyor
Medyada okuduðumuz köþe yazýlarý, ‘Yeni Oryantalizm’ adýyla bir kitap yazmýþ olan Ian Almond’u hatýrlayarak diyebiliriz ki, ‘yabancýlarýn yazdýðý ‘Türkçe yazýlar’ dan farksýz yazýlar.
Bu ülkeyi her fýrsatta, aslý astarý olmayan bilgi kirliliði üzerinden, dünyaya ‘ihbar eden’ ibret vesikalarý olmaktan ibaret yazýlar!
Bir zamanlar Türkiye’yi ve hatta dünyayý Kürtlere dar edenler, þimdi elbirliðiyle Dünya’yý Türklere ve Türkiye’ ye dar etmeye çalýþýyorlar..
Gitti ‘hasta adam Osmanlý, geldi ‘hasta adam Türkiye!’
Yeteri kadar ironik olsa gerek, hasta düþmüþ, ateþler içinde kývranan Türkiye imajý oluþturma mücadelesi, yeni bir siyasi ittifakla, Kemalist-Ýslamcý ittifakla gerçekleþiyor.
Çorbada tuzu bulunanlarýn ise haddi hesabý yok.
Soframýza konulan bu zehirli çorbada Kürtler’ in hiç tuzunun olmadýðýný bilmek, inanýn, insana huzur veriyor.
Dün akþam bir dost sofrasýnda, ‘Dünyanýn artýk ne Kürtler’ e ne Türkler’ e boyun eðdirmeye gücü yetmez, boþuna uðraþýyorlar’ deyince, adýný bile bilmediðim Afrika ülkelerine ilaç satan genç bir Kürt iþadamý dostum, dedi ki, ‘Hele ikisinin birlikteliðine hiç yetmez!’
Ol hikaye bu, baþka bir þey deðil!
Dün yazdýðým ‘Ayten’in Acýklý Akýbeti’ baþlýklý yazýmda yanlýþlýkla baþka bir kitap kapaðý kullanýlmýþ. Söz konusu kitabýn kapaðý bu olacaktý.