Oy kullandýðým o ilk seçimden bugüne...

Yaþým tuttuktan sonraki ilk seçimdi 27 Mart 1994'teki yerel yönetimler seçimi. Ýlk oyumu Ýstanbul adayý olarak Recep Tayyip Erdoðan'a verdim. Bir yýl sürmedi, evin banyosundaki küvetin su deposu olmaktan çýkmasý ve asli iþlevine dönmesi. Akmayan sulardan dolayý tankerlerin önünde oluþan su bidonlarýyla insan kuyruklarý, hava kirliliði ve kömür kokusundan dýþarýya asýlamayan çamaþýrlar, sokaklardaki çöp yýðýnlarý... Bu genel memnuniyetsizliðe ilaveten bir de halka tepeden bakýlmasý ve en temel insan haklarýnýn bile toplumun bir kesiminden esirgenmesi söz konusuydu. 

Tayyip Erdoðan'ýn seçimi kazandýðýnýn ertesi gününü çok iyi hatýrlýyorum... Beþiktaþ'a, okuduðum okula gittiðimde bir önceki günden farklý bir hava ile karþýlaþtým. Zaten koca okulda saysanýz 20 baþörtülü kýz vardýk ve azýnlýk olmamýzdan da kaynaklý, üzerimizde bir baský hissediyorduk. Refah Partisi'nin Ýstanbul ve Ankara belediye baþkanlýklarýný kazanmasý bazý hocalarýmýzý feci halde rahatsýz etmiþti. 

Zaten daha okulun ilk günü bir hocamýz, "Kimler imam hatipli bakalým?" diye sorarak öðrencileri etiketlemiþti. Baþka bir hocamýz ramazan günü derste herkese çay ikram ederek oruç tutanlarý fiþlemiþti. Okulun zencileriydik zaten ama Refah Parti'sinin siyasi baþarýsý bizi büsbütün istenmeyen, sevilmeyen öðrenciler haline getirmiþti.

***

1994'teki yerel seçim baþarýsýný 1995'deki genel seçim takip etti. Tabii ki bunda Refah Partili belediyelerin halka hizmeti önceleyen yaklaþýmlarýnýn etkisi çok büyüktü. Erdoðan'ýn kýsa sürede Ýstanbul'da yarattýðý fark, tüm belediyeler için örnek teþkil etti. Ve tabii ki kendisinin siyasi kariyerinin de en önemli adýmýný oluþturdu Ýstanbul büyük þehir belediye baþkanlýðý.   

Ýlk kez oy kullandýðým 1994'ten bu yana, Türkiye o günlerde asla tahmin edemeyeceðimiz bir yol kat etti. Bu sürecin sadece þahidi deðildik, geniþ bir kitle deðiþimin sancýlarýný maðdur olarak da yaþadý. Çünkü demokratik deðiþim hizmetler alanýndaki kadar kolay gelmedi. 

1993'te girdiðim okuldan baþörtüsü yasaðýný kýl payý atlatarak mezun olmayý baþarmýþtým ama mezuniyet belgemi almak için okula giremiyordum. Dilekçemi benim yerime baþý açýk bir arkadaþým öðrenci iþlerine götürmüþtü. 

1994'te Erdoðan'la baþlayan bu hikayenin Türkiye'ye kazandýrdýklarýný, özellikle de son 5-6 yýlda, hep birlikte gördük. Ama bu kazanýmlarýn bedeli aðýr oldu. 90'lý yýllarýn insanlarýn üzerine nasýl karabasan gibi çöktüðü, 2000'lerde baþlayan kalkýnma ve demokratikleþme atýlýmlarýn "siyasi baðýmsýzlýða" evrildiðinde Türkiye'nin önünün nasýl kesilmeye çalýþýldýðý herkesin malumu. 

Özgürlüðün bedelini bu millet 15 Temmuz'da bir kez daha kanýyla ödedi.

***

Pazar günü Cumhurbaþkaný Erdoðan, Ýstanbul adayý olarak Binali Yýldýrým'ý  takdim ederken bunlarý düþündüm. Çeþmelerden iki gün temiz su akýtmanýn seçim vaadi olduðu günlerden Ýstanbul'un dünya baþkentleriyle yarýþtýðý günlere geldik. Nüfusu ve ekonomik gücü her geçen gün büyüyen ve bu yüzden de mutlaka iyi yönetilmesi gereken bir þehir Ýstanbul. 

Binali Yýldýrým tercihini, seçime ittifaklarla girmenin beraberinde getirdiði bir mecburiyet olarak deðil Ýstanbul'un artýk bir ülke vizyonuyla yönetilmesi gereðinin sonucu olarak görmek gerek. 

Yýldýrým'ýn 1994'te, Erdoðan'ýn belediye baþkaný olmasýyla birlikte baþlayan siyaset yolculuðunda, vekil, bakan, baþbakan ve meclis baþkaný olduktan sonra Ýstanbul'a baþkan adayý olmasý Ýstanbul'un artýk bir büyükþehirden fazlasý olduðu ve öyle de yönetilmesi gerektiðini gösteriyor.