Oyları böldürme Koray!

Geliyor... Solcunun, sağcının, Perinçekçinin, Ergenekoncunun, Balyozcunun, Kürtçünün, Türkçünün, Gezicinin ortak adayı Mustafa Sarıgül geliyor.

İstanbul sermayesi mutlu...

Nişantaşı ve Cihangir ahalisi mutlu...

Beşiktaş ve Çarşı Grubu mutlu...

Koç’lar, Doğan görünümlü şahinler, bağımsız yazarlar, sosyalist akademisyenler, Koray Çalışkan’lar zil takıp oynuyor.

Kemal Bey beklenen çağrıyı yaptı: “Buyursunlar” dedi, “Sarıgül’ü ve TDH’lıları komple partimize bekliyoruz.”

Sarıgül “buyuracağını” açıkladı, Kemal Bey’e övgüler düzmekten de kendini alamadı.

İyi olur... Gelsin...

Belli ki “gelişi muhteşem olacak...”

İyi de, bu muhteşem gelişin bir de gidişi vardı.

Bunu konuşmayacak mısınız?

Mustafa Sarıgül’ü CHP’den kim gönderdi? Ve niçin? Hakkındaki 57 sayfalık yolsuzluk raporunun altında hangi “mutemet” partililerin imzası vardı? Bu rapor kim tarafından işleme kondu ve “Disiplin Kurulu” ne karar verdi?

Hayır, elbette “Mustafa Sarıgül yolsuzluk yapmıştır” demek istemiyorum.

Elimde bir belge yok.

Böyle bir merakım da yok ve hiç olmadı.

Mahkemece kesinleşmemiş hiçbir yolsuzluk iddiasına prim vermedim. Sarıgül hakkındaki yolsuzluk ve rüşvet iddialarına da prim vermem.

İddia, bizzat CHP’ye ait...

CHP demiştir ki, “Bu Sarıgül, yolsuzluk yaptığı için partiden ihraç edilmiştir.”

Bu, Sarıgül’ün yaşadığı ilk ihraç da değildir.

Daha önce de, bir arkadaşının verdiği önergeyi sahte imzayla geri çekmeye yeltendiği için Erdal İnönü tarafından SHP’den gönderilmişti.

Sarıgül mütemadiyen gidiyor.

Her defasında “umut” olarak geri dönüyor.

Madem döndürecektiniz, niçin gönderdiniz? Dahası, niçin günahını aldınız?

Hadi gönderiyorsunuz, elinizde “yolsuzluk ve rüşvete bulaştığına ilişkin” 57 sayfalık “çok ciddi” bir rapor var, o zaman niçin tekrar çağırıyorsunuz?

Hadi çağırdınız, hangi becerisine ya da “beledi hizmetlerine” bakarak bir de “umut” olarak pazarlıyorsunuz?

Sorularım bu kadar...

Bundan sonrası, Koray Çalışkan hocaefendiyle ilgili.

Hiç yandaş olmayan, “bağımsız ve tarafsız gazeteciliğini” özenle koruyan Koray Çalışkan hocaefendi, haftalardır, “Oyları böldürmeyelim” diye ağlayıp duruyor.

Bir Sırrı Süreyya Önder’e şarlıyor...

Bir BDP’ye...

Bir, Sırrı’nın adaylığını destekleyen yazarlara...

Bir, “Seçmen istediği partiye oy verir. Sana ne Koray!” diyenlere...

Duygulu ve sitem dolu yazılar yazıyor; “Oyları böldürürseniz AKP kazanır” diyor ve aynı ağlak üslupla ekliyor: “AKP adayı Kadir Topbaş kazansın diyorsanız, size söyleyecek bir şeyim yok...”

Benim var...

Benim Koray Çalışkan ve “gibilerine” söyleyecek bir çift sözüm var:

Madem hiç “yandaş” değilsiniz ve her tarafından “CHP bayrağı” fışkıran köşelerinizde “bağımsız ve tarafsız gazetecilik” oynuyorsunuz, bari açık vermeyin.

Motivasyonunuz “AK Parti kaybetsin!” olmasın.

Motivasyonunuz, “Sarıgül kazansın” olsun.

Herkes en az sizin kadar akıllı, sizin kadar sağduyulu, sizin kadar sorumluluk duygusuna sahiptir.

Dileğiniz Sarıgül’ün kazanmasıysa, düşüncelerinizi bu dilek etrafında örgütleyin.

Başka partilerin, başka seçmenlerin iradelerine ipotek koymayın.

Hem ayıp oluyor, hem terbiyesizlik...