Öyle ittifaklar geliyor ki

Siyasetin normalleþmesi konusunda beklenti sahibi olanlar sadece sermaye sahipleri mi? Elbette hayýr. Çok geniþ kesimler, Türkiye’nin yakýn tarihte yakaladýðý siyasi ve ekonomik istikrarý bir an önce yakalamasýný istiyor. Olup bitenin bu denli yüksek tansiyonda devam etmesini isteyenler, giderek daha küçük bir alana sýkýþýyor ve yapýp ettiklerinin sadece kendi varlýklarýný koruma kaygýsýyla olduðu ortaya çýktýkça tablo netleþiyor.

Türkiye’nin bir istikrara kavuþmasýný isteyenleri, sadece kendi sýnýrlarýmýz içinde aramayalým. Son derece yanlýþ ve gereksiz bir yaklaþýmla Türkiye’ye savaþ açtýðýný düþündüðümüz pek çok ülke ya da çevre de bu istikrarý isteyenler arasýnda yer alýyor. Elbette kendi çýkarlarý gereði.

Baþbakan Tayyip Erdoðan, siyasetin normalleþmesi için olaðanüstü bir çaba harcýyor. Kuþkusuz meydanlara yansýyan gergin hava, söylem ve artýk geri dönülmesi mümkün olmayan bazý çatýþma alanlarýna bakýldýðýnda bunu anlamak kolay deðil. Ancak gerek yakýn gelecekte ortaya çýkacak yeni siyasi mimari, gerekse de bugüne kadar atýlan bazý adýmlar konusunda çok ciddi sürprizler kapýda.

Nitekim Erdoðan, gerek üç dönem þartý, gerekse cumhurbaþkanlýðý seçimleriyle ilgili verdiði mesajlarla ‘yeni dönem’e iþaret ediyor kuvvetle, ama dikkatle.

***

Yýl 2007. Herkes, ama gerçekten birkaç istisna dýþýnda herkes, özellikle de kimi meslektaþlarýmýz Tayyip Erdoðan’ýn kesinlikle cumhurbaþkaný olacaðýný yazýyor ve geleceðin siyasetini böyle öngörüyordu. O günlerde bu tahmine þiddetle itiraz ettim. Türkiye’deki mevcut siyasi gidiþatýn ve elbette bunu etkileyen uluslararasý þartlarýn, Erdoðan’ýn baþbakan olarak yoluna devam etmesini iþaret ettiðini savundum.

Yýl 2014. Neredeyse son üç yýldýr tekrar ayný biçimde, hatta bu kez daha kuvvetli bir söylemle Baþbakan Erdoðan’ýn Çankaya Köþkü’ne çýkacaðý ifade ediliyor. Muhtemelen benim bir kavrayýþ sorunum var ve hala bunun neden bu kadar kesin bir yaklaþýmla ifade edildiðini anlayamýyorum.

Türkiye, üzerine ziyadesiyle hesap yapýlan ve bu hesaplarýn ustaca kýlýflara sarýldýðý ülkelerden baþýnda geliyor. 17 Aralýk diye adlandýrdýðýmýz darbe sürecinin, esasen nasýl baðýra çaðýra geldiðini aylar deðil, yýllar önce anlatmaya çalýþtýðýmda duymadýðým laf, uðramadýðým hakaret kalmamýþtý. Þimdi iþler alýp baþýný gidince bakýyorum ki herkes on adým önde yürüyor. Vay canýna diyorum kendi kendime!

***

Ukrayna yaný baþýmýzda ciddi bir örnek. Yaný sýra Kýrým’da yaþananlar. Bir el neredeyse tamamý bize dokunan geniþ bir alanda geziniyor, iktidarlarý deðiþtirmek üzere operasyonlar yapýyor.

Benzer operasyonlarýn bizdeki karþýlýðýný ve zincirini sadece Gezi ve 17 Aralýk üzerinden görmeye kalkýþýrsak, kelimenin tam anlamýyla yanýlmýþ oluruz. Operasyon 2002’de Recep Tayyip Erdoðan’ýn seçimlere girmesini yasak sayan hamleyle baþlamýþtý. 2003 karþý hamle geldi: Siirt seçimleri. Devamýnda 2007’deki kapatma davasý baþta olmak üzere onlarca hamle ve karþý hamle sayabilirim.

Bunlarýn her birinde Erdoðan siyaseten galip geldi. Kolay mý oldu, asla. Þimdi kolay mý olacak? Buna verilecek cevap çok daha net: Çok ama çok zor olacak, ama eninde sonunda siyaset galip gelecek.

Bu sürecin sonunda hiçbir þey eskisi gibi olmayacak. Bugün ayrýlmaz gibi gördüðümüz nice ittifak sona ererken, asla yan yana gelemez dediklerimiz birlikte hareket edecek.

Öyle iþte...