Fenerbahçe þipþak attýðý gollerle maça baþladý ama; durum 2-0 olana kadar, iyi oynayan ev sahibi Rize’ydi... O kadar ki; sarý-lacivertliler 5. dakikada attýðý ilk gol öncesinde býrakýn þut atmayý, tehlike yaratmayý, pozisyon bulmayý; rakip yarý alana bile girememiþti... Evet yanlýþ okumadýnýz, tekrar ediyorum; rakip yarý alana bir kaç adým dahi olsa girememiþti.
Ç.Rize o kadar istekli, baskýlý ve tehlikeli geliyordu ki; taraftarý bu futboldan coþmuþ, adeta kendinden geçmiþ ve tezahüratýyla ortalýðý inletir olmuþtu... F.Bahçe’nin ilk 3 ataðýndan ikisi, tam da bu sýrada gol olmuþtu. Biri, Giray’ýn hediyesiydi.
Ama hakkýný yemeyelim; kaptan Emre bu iki golde de, ancak klas bir futbolcunun yapabileceði önseziyle, stratejik deðerde ince iþ paslar gönderdi. Övgü, atandan çok attýrana yakýþýrdý. Bu arada Sow’un kendi yarý alanýndan tek baþýna çýkýp, onca mesafeyi katederek ve önüne geleni çalýmlayarak attýðý gol; Maradona’nýn Ýngilizlere attýðý o meþhur gol kadar efsanevi ya da mucizeviydi. Bu beceriye “Jeneriklik” demek az gelir.
Goller böylece 3’e çýktý ama, Ç.Rizespor’da teslim olma duygusu ya da maçý býrakma gevþekliði oluþmadý. Skorda herhangi bir deðiþiklik yokmuþ gibi, iþtahla rakibe yüklenmeyi devre sonuna kadar gayet güzel sürdürdüler. Etkili de oldular. Bu taraflarýný çok beðendim... Maçýn skor tabelasýna göre oynamayan Alman ekolü gibiydiler. Ama fark giderek açýlýnca, ayný direnci ve futbol anlayýþýný sürdürebilmek haliyle pek mümkün olmadý. Gene de gol attýlar.
***
Farklý skora raðmen, F.Bahçe’de öyle ahým þahým bir oyun örgüsü yoktu. Fakat maç içinde birbirlerini arayarak ve kollayarak “Takým bütünlüðü” içinde oynadýlar. Ciddi, tutarlý, yeterliydiler.
Emenike’nin oyuna alýnmasý, yaþananlarýn üstüne bir sünger çekme giriþimi için olumlu bir baþlangýç oldu. Ona yönelik olasý tepkilerin önceden gazýný almak için, iyi bir fýrsat deðerlendirmesi diye görmek gerek. Ama Emenike formsuzdu.