Kayserispor, ayný G.Saray gibi fýrtýna yüklü bulutlarla maça gözü kara daldý ama; TV reklamýndaki gibi “Kontrolsüz güç, güç deðildir” kuralý devreye girdi. F.Bahçe, girdiði ilk iki ataðýnda iki gol bulunca; evsahibi takýmýn efeliði çabuk söndü. Savunmayý boþluyorsan, fýrlattýðýn bumerang geri dönüp seni vuruyor.
Ama durumun þipþak 2-0 olmasýndan sonra, oyun aniden matlaþtý ve taraflar vasat futbol için inatlaþtý. Biri, “Bu farkýn altýndan kalkamam” moral bozukluðuna, diðeri de “Maçý sýyýrdýk” rahatlýðýna girdi. Maç bu yüzden biraz sýradanlaþtý...
***
Ýki tarafýn, “Denk gelirse gol olsun” tarzýndaki yumuþak ataklarý; oyunu renklendirmeye, heyecanlandýrmaya ve kalite katmaya yetmedi. F.Bahçe erken yakaladýðý farkýn özgüveni içindeydi ve kontrolu elinde tutuyordu. Bu yüzden devre arasýna 3 farkla girdi.
Bunlardan Aatýf’ýn golü, klas ötesiydi... Vedat gibi 20 yaþýndaki genç bir kaleci deðil, yýllarý devirmiþ çok tecrübeli kalecilerin bile yiyeceði türden þok bir goldü.
***
3-0’ýn gazýna gelip, “F.Bahçe ortalýðý yýktý” gazýna gelmeyin. Evet, akýllý/soðukkanlý/verimli oynadý ama; farký saðlayan temel þey, Kayseri’nin daðýlýþýydý. Kendisi oyun disiplini içinde kaldý. Bu özelliði kýyasýya övülebilir. Yoksa yüksek temposu yoktu.
Fakat ikinci yarý, sanki “Boþ boþ oturacaðýmýza, bari adam gibi top oynayalým” havasýna dönüþtü. Oyun hýzlandý, atak sayýsý çoðaldý, Þener dörtledi, seyirci gerilimi güne çeþni kattý da, maç bir þeye benzer oldu.
***
Israrla, inatla ve özellikle üstünde duruyorum ki; yüksek temposu olmayan maçlarý, göklere çýkarmamak gerekir. Ýþte bu yüzdendir ki; farkýn büyüklüðü, maçýn büyüklüðü anlamýna gelmiyor. Ama F.Bahçe’nin ciddi, dayanýþmalý, soðukkanlý ve rakibine pozisyon vermeyen futbolu; elbette takdiri hak ediyor.