Oyun kurabilirler, ama savaþtýramazlar


Rusya ve Çin Suriye konusunda baþka ülkelerden farklý düþünüyor. Akçakale olayý sonrasýnda da Moskova ile Pekin ayný tavrý sergiledi ve Türkiye’ye itidal tavsiye etti... Acaba baþta ABD ve Ýngiltere olmak üzere Batý ülkelerinin çizgisi ne?

Bu soruyu aklýma düþüren dün Ýngiliz Daily Telegraph gazetesinde Con Coughlin imzasýyla çýkan ‘Türkiye’nin Büyük Oyunu’ makalesioldu. Coughlin, Türkiye’nin Batýlý kurumlar ve ülkeleri arkasýna alarak Suriye’yi kendi nüfuz alanýna çekmeyi, bu olmazsa iþgal etmeyi planladýðýný ileri sürüyor.

Libya’da olduðu gibi “Derhal müdahale edelim” havasýnda deðil Batýlý ülkeler, hiç deðiller; peki ya Türkiye tek baþýna böyle bir maceraya kalkýþýrsa ne tepki verirler?

Fazla tepki vermeyeceklerini belli ettiler aslýnda; ikili görüþmelerde “Girin” diyorlarsa hiç þaþýrmam.
Tarihsel olarak Müslüman ülkeler birbirleriyle savaþmýyorlar. Bunda ‘barýþçý’ bir din olan Ýslâmiyet’in büyük payý var. Ýslâm dini ayný inanca sahip olanlar arasýnda savaþa kesinkes karþý; yalnýz bu kadar da deðil, farklý inançlýlarla savaþ için de ‘ancak saldýrdýklarý zaman’ onay veren bir din Ýslâm...

Yakýn zamanlarda bu ilkelere tamamen ters iki olay yaþandý: Ýlkinde Saddam’ýn baþýnda olduðu Irak komþusu Ýran’a saldýrdý ve ardýndan çýkan savaþta bir milyona yakýn insan hayatýný kaybetti. Ýkincisinde de Saddam komþusu Kuveyt’i iþgal etti...
Ne diyeceðiz buna?
Þunu diyeceðiz: Irak’ýn komþusu Ýran’a saldýrýsý ABD’nin teþvikleriyle oldu... Ýran’da Humeyni Devrimi’nin gerçekleþtiði (Þubat 1979) yýl, Irak’ta perde gerisinde duran Saddam Hüseyin’in ipleri eline almasýný (Temmuz 1979) bir saray darbesiyle CIA saðlamýþtý. Bir yýl sonra (Eylül 1980) savaþý baþlattý Saddam. Savaþ boyu Irak’ý istihbaratla CIA besledi...
CIA ile Saddam arasýndaki bu iliþkiyi de, tesadüfe bakýn, ‘Saddam: The Secret Life’ adlý kitabýnda yine Con Coughlin yazmýþtý.
Irak’ýn Kuveyt’i iþgaline ateþ püsküren ve ilk Körfez Savaþý’ný o yüzden baþlatan ABD’nin aslýnda iþgali teþvik ettiði iddiasýna ne dersiniz? Pek çok cürmü yüzünden Saddam’ý idam cezasýna çarptýranlar, nedense, ABD’nin Baðdat Büyükelçisi April Gillespie’ýn iþgalin hemen öncesindeki görüþmesinde, Saddam’a, “Kuveyt iþi bizi ilgilendirmez, siz bildiðinizi yapýn” teþvikini dert etmediler...
Ne dersiniz, birileri ikili görüþmelerde þimdi de benzer teþviklerde bulunuyor mudur?
Müslümanlarýn yaþadýðý iki ülke ancak baþkalarýnýn itmesiyle birbirleriyle savaþa giriþiyorlar; arkasýndan iterek savaþýn patlak vermesini saðlayanlar sonradan tavýr deðiþtirip savaþ açana haddini bildirmekten geri durmuyorlar.
Ortadoðu’nun en güçlü diktatörlerinden Saddam Hüseyin’in âkýbeti bunun en açýk örneði...
Türkiye böyle bir oyuna gelir mi? Meclis’ten istediði ülkeye karþý savaþ açma yetkisini tezkereyle almýþ olan hükümet, bu yetkiyi Suriye’ye karþý kullanýr mý?
Oyunu kuranlar, Türkiye’nin böyle bir maceraya sürükleneceðini düþünenler yanýlýyorlar. Türkiye’nin tercihi ‘savaþkan güç’ olmak deðil, Cumhurbaþkaný Abdullah Gül’ün yakýnlarda yeniden vurguladýðý üzere, ‘erdemli güç’ olmaktýr.